Obama Sonrası ABD'nin Dış Politikası Nasıl Olacak?

Your browser doesn’t support HTML5

Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle yeni yönetimin dış politikasının ne olacağı da merak konusu. Başkent Washington’da siyaset uzmanları özellikle Ortadoğu ile ilişkilerin nasıl şekilleneceğini tartışıyor. Ancak genel kanı Amerika’nın Suriye’deki iç savaş ve IŞİD’le mücadeleden uzaklaşmaması gerektiği yönünde.

Obama’nın ardından Amerika’nın Ortadoğu politikasının ne olacağı siyaset ve akademi dünyasını en çok meşgul eden konulardan biri.

Başkent Washington’da düzenlenen panellerde de uzmanlar Donald Trump başkanlığındaki yeni yönetimle ilgili öngörülerde bulunmaya çalışıyorlar.

Ortadoğu Enstitüsü’nün panelinde bu konu ele alındı. Konuşmacılardan Ortadoğu uzmanı Brian Katulis, Amerika’nın belirsiz bir süreçte olmasının sıkıntı yaratacağını söyledi: “Şu anda keşfedilmemiş sulardayız ve Amerika’nın onlarca yıldır süren küresel düzeni sağlamaya olan bağlılığı konusunda bence ciddi bir risk var. Amerika’nın bu dokusu siyaseten sökülebilir. Bu sadece Trump’ın seçilmesiyle de olmadı, bence son bir kaç yönetimle başlamış bir şey bu. Umarım yanılıyorumdur ama şu anda gördüğümüz Amerika, zaten Obama yönetiminde içe kapanmışken, daha da iç politikaya, tartışmalara, sorunlara odaklanacak bir ülke.”

Amerika’nın bölge ülkelerinin eylemlerini yönetebilecek baskı unsurlarını kullanmamasını da eleştiren Katulis, yeni yönetimin iki şey yapması gerektiğini savundu: “Birincisi, güvenlik konularında bazı bölgesel ortaklarla angajmanı artırmalıyız. Bundan kastım mesela Suudi Arabistan’ın Yemen’deki koalisyonla yaptıklarına bakın ya da Suriye’de Esat karşıtı ortaklarımıza bakın. ABD bunların eylemlerini şekillendirecek baskı unsurlarını yeterince kullanmadı. İkincisi de Trump yönetiminin Mısır gibi geleneksel ortaklarla işbirliği yapacağını öngörebiliriz ama temel özgürlükleri sağlayan ahlaki değerlere bağlılık da gerekir. Bu birçok insanın gözünden kaçıyor ve tartışmalarda geride kalıyor ve Trump yönetiminin de konusu olacağını sanmıyorum.”

Ortadoğu Enstitüsü direktörlerinden Randa Slim ise Ortadoğu’nun bir çatışma spiralinin içine hapsolduğu kanısının hiçbir tarafa yarar sağlamayacağını ve bölgede garantörlüğün şart olduğunu dile getirdi: “Bölgenin yeniden yapılandırılması, işbirliği dinamikleri ve modellerinin oluşturulmasının Amerika ve Avrupa’nın çabası olmadan gerçekleşemeyeceğini düşünüyorum. Amerika hatta belki Rusya’nın bu sürecin ileriye götürülmesinin garantörü olması mümkün. Trump yönetiminin önceliğinin ne olacağı konusunda çok az bilgiye sahibiz. Korkum, bu tür bir garantörlüğün Trump yönetimince benimsenmemesi. Ki bölge bu tür bir yaklaşıma bu kadar hazırken tarihi bir fırsat kaçırmış oluruz.”

Slim’e göre bu süreç Rusyasız da olamaz: “Amerika’nın taraf değiştirmeden, Rusya’nın dünyanın çeşitli yerlerinde son 3 yıldır izlediği politikaları unutmadan marifetli, incelikli bir yakınlaşma politikası izlemesi iyi olurdu ancak söylemler bu konuda umut vermiyor.”

Düşünce kuruluşu The Century Foundation’ın Ortadoğu uzmanlarından Michael Wahid Hanna da Amerika’nın bölgede yeniden etkili olmaya Irak’tan başlaması gerektiğini belirtti: “Bence Amerika, Irak’a müdahil olma kapasitesi ve potansiyeline sahip. Hem IŞİD’le mücadele bağlamında hem de daha geniş anlamda bölgeye daha istikrarlı bir güç dengesi getirme bağlamında. Çünkü Körfez ülkelerinde, İran’da müdahil olmak zorundasınız. Irak, Şiiler’in çoğunlukta olduğu tek Arap ülkesi ve bu bakımdan eşsiz. Bu farka ve öneme odaklanırsak, gelip, yardım edip bölge ülkelerinin de kabul edeceği bir hareket tarzı belirlersek, bölgesel gerginliğin azaltılmasında ilk adımı atmış oluruz. Bence buradan başlamaya odaklanmalıyız.”

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Direktörü Michele Dunne ise yeni yönetimin acele kararlar vermemesi gerektiğinin altını çizdi: “Her yeni yönetimde, hele de siyasi parti değişikliği yaşanmışsa, önceki yönetimin yaptığı her şeyin yanlış olduğu fikrine eğilim olur ve hemen birkaç ufak değişiklik yapılmak istenir. Bir yandan da elbette bölgesel ortaklarımız, dilek listeleriyle sıraya girmiştir bile. ‘Bunu değiştirmeni istiyorum, bize şunu ver, politikanı değiştir’ gibi şeyler derler. Umarım yeni yönetim bu talepler karşısında bir süre hareketsiz kalır. Yeni başkanımız iyi bir müzakereci olduğunu söylüyor. O zaman öyle hareket etmeli.”

Dunne yeni yönetimde, ulusal güvenlik alanında çalışmamış isimlerin önemli makamlarda olmasının tehlikelerine dikkat çekti.