Suriye ve Irak’ta genişlemeyi sürdüren IŞİD militanları, geçen hafta iki önemli kazanım sağladı. Irak’ta militanlar önce Bağdat’a yakın mesafede bulunan Sünni kenti Ramadi’yi aldı. Daha sonra Suriye’de Esat rejiminin elindeki Palmira antik kentinin bulunduğu Tedmur düştü.
Yaşanan bu iki olay da, Obama yönetiminin IŞİD’le mücadele stratejisine yönelik eleştirileri sertleştirdi. IŞİD’e karşı “zayıflat ve yenilgiye uğrat” stratejisini benimseyen Amerika, geçen yıl oluşturduğu IŞİD’le mücadele koalisyonuyla örgüt hedeflerine hava saldırıları düzenleyerek, karada militanlarla çarpışan Irak kuvvetlerine ve Suriyeli muhaliflere destek verdi. Ayrıca Amerika, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerle, “eğit-donat” programı” adı altında ılımlı Suriyeli muhaliflere eğitim ve teçhizat sağlıyor.
Başkan Barack Obama, Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest’in de açıkladığı gibi, bölgeye kara birliği göndermeye niyetli değil. Earnest,“Başkan, Amerikan askeri personelinin Irak’ta kara muharebesinde kullanılmasını kesin bir dille reddetti. Bunun gerekçesi, Irak’ın önceki işgalinden önemli bir ders çıkarmış olmamız” dedi.
Ancak stratejinin bir yere varmadığını söyleyenlerin sayısı geçen haftadan bu yana arttı.
Andrew Tabler, Washington Enstitüsü’nde Suriye ve IŞİD uzmanı. Tabler verdiği açıklamada, “Obama yönetiminin IŞİD stratejisi bir dizi zorluklarla karşılaştı. Amerika kazanacak mı kaybedecek mi, bulunduğumuz noktadan bunu göremeyiz. Bir konuda eminim, eğer strateji IŞİD’i kıskaç altında tutmak olacaksa, etkili bir şekilde mücadele etmek için şu anda yaptığımızdan daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Ama Ramadi’de olan bitenler planların beklendiği gibi yürümediğine ve şu anda hiçbir şeyin net olmadığına işaret” ettiğini söyledi.
Bugünlerde Washington’da merak edilen soru, Ramadi’ye saldıran IŞİD’in, 130 kilometre uzaklıktaki Bağdat’a da saldırıp saldırmayacağı. Irak ordusu ve orduya destek veren Şii milisler, böyle bir olasılığı önlemek için şimdiden yığınaklarını güçlendiriyor. Tabler konuyla ilgili olarak,“Bağdat’taki takviye birlikler yüzünden IŞİD’in bunu yapması çok daha zor. Oradaki nüfus da karışık. IŞİD Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu yerlerde güçlü. Bağdat daha karışık ve oraya saldırmak bu yüzden daha güç olur. Kısmen işgal edebilirler mi, Bağdat’ı zorlayabilirler mi, evet. Ama hemen Bağdat’a saldırmak şu anda öncelikleri olmayabilir” dedi.
Obama yönetiminin IŞİD’le mücadele stratejisini eleştirmek yerine, bazı ayrıntılarını gözden geçirmeyi öneren uzmanlar da var, özellikle de örgütü zayıflatma aşamasında. Irak Uzmanı Denise Natali’ye göre IŞİD’i “zayıflatıp yenilgiye uğratma” stratejisi, yalnızca askeri çözümle başarıya ulaşamaz. IŞİD’in yenilgiye uğratılması politikasının yeniden incelenmesi görüşünde olduğunu yineleyen Natali, IŞİD’in yalnızca Amerika’nın ve müttefiklerinin stratejik çıkarları çerçevesinde ele alınmaması gerektiğinin altını çizdi. Natali ayrıca, “bu olay radikal grupların ötesinde, selefi ideolojiyi ilgilendiriyor. Bu ideoloji eski Baasçılar arasında çok yerleşik. Bu sorunun derinliğine inmezsek, Ramadi tabi ki düşer, Musul da yıllarca ellerinde kalır. IŞİD ortaya çıkalı bir yıl oldu. Sünni Arapların yarısı IŞİD’le iç içe yaşıyor. Üstelik tüm Sünni Araplar, IŞİD’le mücadelede Amerika’nın yanında değil. Oysa ki onlar, IŞİD’in yenilgiye uğratılmasında çok önemli. Bu da Irak hükümetiyle ilgili siyasi sorunları ortaya çıkarıyor. Iraklı Sünniler’in büyük bölümü dışlanmış durumda. Sonuçta yalnızca Ramadi’nin neden ve nasıl düştüğünü değil, Sünni Araplar’ın neden IŞİD’le mücadele etmeme konusunda ısrarlı davrandığını anlamamız gerekiyor” dedi.
Obama yönetiminin IŞİD’i yenilgiye uğratma konusundaysa gözle görünür hedefler belirlemek durumunda olduğunu söyleyen Denise Natali’ye göre,“Yönetimin resmi görüşü IŞİD’i zayıflatıp yenilgiye uğratmak. Zayıflatma, bana daha ulaşılabilir bir hedef gibi geliyor. ‘IŞİD’i yenilgiye uğratacağız’ demek, ‘Ortadoğu’yu iki-üç yılda demokratik hale getireceğiz’ demeye benziyor. Sadece terörist ayaktakımını temizlemek yerine, IŞİD’in kökleşmiş bağlantılarını yok etmeyi hedefliyorsanız, bunu kısa bir zamanda yapamazsınız. Bunu yapamayız demiyorum elbette, ama belli bir zamanda neleri başarabileceğimiz konusunda daha gerçekçi olmamız gerektiğini söylüyorum” dedi.
Amerika 2007’de uyguladığı strateji değişikliğiyle, Irak’ın Sünni bölgelerinden destek alarak, o dönem o bölgelerde etkili olan el Kaide varlığının yükselişini önleyebilmişti. Bugünse bu Sünni bölgeler, el Kaide’nin mirasçısı olan IŞİD’in eline geçti.
Özellikle Ramadi’nin düşmesi, o dönem el Kaide’yle mücadelede Sünni aşiretlerle doğrudan temas kuran Amerikalı yetkililerden biri olan eski Bağdat Büyükelçisi James Jeffrey için oldukça rahatsız edici. Jeffrey, Ankara’da büyükelçiyken 2010’da Bağdat’a atanmıştı. Jeffrey’e göre, “Başkan Obama stratejinin işe yaradığını düşünüyor. Olaya dışardan bakanlar ve benim gibi Ramadi’yle, oradaki halk ve aşiretlerle duygusal bağı olanlar için hayal kırıklığı çok fazla. Normalde strateji IŞİD’i zayıflatıp yenilgiye uğratmayı hedefliyor. Ama eğer bir öncelik olmazsa, bir takvim belirlenmezse, bu stratejiyi yalnızca sözde dile getiriyorsak, yönetim de gelip, ‘evet, iyi günlerimiz de olur, kötü günler de yaşarız, ama bu uzun vadeli strateji’ deyip çıkar. Ortadoğu’da zaman lehimize işlemiyor. Özellikle de IŞİD açısından durum bu. Militanları geri püskürtmek için hareket geçmeliyiz.”
Obama yönetimi, Ramadi’nin IŞİD’in eline geçmesini “taktik gerileme” diye yorumluyor. Ama eski büyükelçi James Jeffrey’e göre Başkan Obama stratejik önceliklerini değiştirmedikçe, Ramadi gibi kayıpların yaşanması kaçınılmaz olacak.