Japon Fukuşima nükleer santralinde 9,0 büyüklüğündeki depremden sonra meydana gelen hasar akıllara bir kez daha Çernobil felaketini getirdi. Ukrayna’daki santralde 25 yıl önce meydana gelen patlama tam bir çevre felaketine dönüşmüştü.
Şu anda bir turizm alanına dönüştürülmüş olsa da, yetkililer hala nükleer atıklardan kaygılı.
Alexander Sirota, en güzel çocukluk günlerini yaşadığı eski evini ziyaret etmeyi sevdiğini söylüyor. Terkedilmiş apartman, terkedilmiş bir caddede, terkedilmiş bir şehirde. Alexander, Çernobil nükleer santralinden 13 kilometre uzaklıktaki Pripyat’ta doğup büyümüş. 25 yıl önce, 26 Nisan günü, 4 numaralı reaktör patlayınca, Pripyat’taki 50 bin kişi bölgeden tahliye edilmişti.
1970’li yıllarda Çernobil Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olarak inşa edildi. 1986 yılında, patlama olduğunda, dünyanın en büyük felaket noktası oldu. Fukuşima’daki felaket 25 yıl önceki Çernobil kazasını da yeniden tüm dünyaya hatırlattı. Başlangıçta Sovyet hükümeti kazayı inkar etti. Sonra 330 bin kişi bölgeden tahliye edildi. Bugün hala 4 bin 300 kilometrelik alan yerleşime kapalı.
Ocak ayında Ukraynalı yetkililer, kazadan tam çeyrek yüzyıl sonra, Çernobil’i turistik amaçlarla kullanmaya başladı.
Turistlerden bazıları maske takıyor. Bazıları da radyasyon ölçüm aleti taşıyor. Kimisi de hediyelik kalemler alıyor.
Donetsk’den Maxim, Çernobil’in harika bir turistik yer olduğunu söylüyor. Ama arkadaşlarını kendisiyle beraber gelmeye ikna edememiş. Maxim, “Bana deli gözüyle bakıyorlar. Radyasyondan korktukları için gelmediler,” diyor.
Turistik merkez Pripyat’ta. Bir zamanlar örnek bir şehir olan Pripyat artık turizmcilerin gözbebeği.
Turist otobüsleri Lenin Caddesi’nden geçerken, yolculara, kazadan sonra yayınlanan uyarı anonsunun kaydını dinletiyor. 25 yıl sonra ağaçlar ve parklar yeniden yeşil. Ama binalar dökülüyor. Çatılar çöküyor. Alexander’ın okulu da yıkıntı halinde.
Okul kantinine giden Alexander, eski mutlu günlerin bu kadar uzakta kalmış olmasına inanamıyor: “Bu, büyük bir değişim.”
Prizler paslanmış. Pencereler kapatılmış. 25 kış ve 25 yazdan sonra herşey yıkıntı halde. Bu eğlence parkı zaman yolculuğunda donmuş ve gelmeyecek bir festivali bekler gibi.
Baharla birlikte nükleer kent yeşile bürünmeden, amatör arkeologlar, eski Sovyet propaganda malzemeleri buluyor.
Posterlerden bazıları Sovyetler Birliği’nin 50’nci yılını kutluyor, bazıları dünya barışına çağrı yapıyor, mühendislerse hala nükleer tehlikeyi kontrol altında tutmaya çalışıyor.
Laurin Dodd, nükleer santrali izole etmek için yapılan kubbeden kaygılı: “Bu yapı hiç sağlam değil. Robotların yardımıyla olağanüstü koşullarda yapıldı. Geniş boşluklar var. Bu boşluklardan küçük hayvanlar, kuşlar girip çıkıyor.”
Dodd’un görevi Çernobil’i daha iyi tecrit edecek bir yapı inşa etmek: “Eski kubbenin içinde sıkışmış 200 ton kadar radyoaktif madde var. Bu yapı kazadan sonraki altı ay içinde inşa edildi. 10 yıllık bir kullanım süresi konulmuştu. Ama 25 yıl sonra hala kullanılıyor.”
Hareketli raylar üzerinde inşa edilen yeni yapı ise New York’taki Hürriyet Heykeli kadar yüksek ve türünün en büyüğü. Yaklaşık iki hafta sonra Ukraynalı yetkililer, Moskova’da bir konferans düzenleyerek, 1 milyar dolar bağış toplamayı planlıyor. Bu para yeni yapının inşasında kullanılacak.
Japonya’daki yetkililerin de bir süre sonra anlayacağı gibi nükleer felaket bir kez başladı mı, sona ermek bilmiyor.