ABD Anayasa Mahkemesi, güneybatı eyaletlerinden Arizona'da Cumhuriyetçi Parti'nin desteklediği oy kullanma kısıtlamalarını destekleme kararı aldı.
Arizona'da alt mahkeme, kısıtlamaların; siyah, Latin kökenli ve yerli Amerikalı seçmenlerin oy kullanmasını orantısız ölçüde zorlaştırdığı kararına varmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin oy kullanma kısıtlamalarını destekleyen kararıysa Arizona'daki uygulamaya karşı çıkan Demokrat Parti açısından yenilgi olarak kabul ediliyor.
Anayasa Mahkemesi'nde görev yapan dokuz yargıç arasında altı muhafazakar üyenin üç liberal üyeye karşı aldığı karar, üçüncü şahısların erken kullanılan oyları toplamasına ve posta yoluyla gönderilen oy pusulalarına getirilen kısıtlamaların Seçme ve Seçilme Hakkı Yasası'nı ihlal etmediğine hükmetti. 1965 yılında kabul edilen bu federal yasa, oy kullanımında ırk ayrımcılığını yasaklıyor.
Biden'dan ilk tepki: "Kongre oy kullanma hakları konusunda harekete geçmeli"
Başkan Joe Biden, ABD Anayasa Mahkemesi'nin Arizona eyaletinde oy kullanma hakkına getirilen kısıtlamaları destekleyen kararı üzerine Kongre'nin temel seçme hakkını yeniden garanti altına almak için harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Biden, hasarı onarmak ve demokrasiyi garanti altına almak için yasamada koruyucu önlemler gerektiğini kaydetti.
"Bugün tanık olduğumuz bu saldırı, demokrasimizin atan kalbini güvence altına almak için ilave yasalar gerektiğini her zamankinden net şekilde gözler önüne seriyor" diyen Biden, "Demokrasi tehlikede" şeklinde konuştu.
Karar, eski Başkan Donald Trump'ın Demokrat Partili rakibi Joe Biden'a mağlup olduğu 2020 başkanlık seçimlerinde geniş kapsamlı sahtecilik yapıldığı şeklindeki asılsız iddiaları sonrasında eyaletlerin, Cumhuriyetçi Parti'nin desteklediği bir dizi kısıtlayıcı uygulamayı devreye sokmak için harekete geçtiği döneme denk geldi.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı, Arizona eyaletindeki Cumhuriyetçi Parti ve eyaletin Cumhuriyetçi Partili Başsavcısı Mark Brnovich açısından zafer olarak kabul ediliyor. Arizona'daki Cumhuriyetçi Partililer, eyalette alt mahkemenin, oy kullanma işlemine getirilmesi olanlanan kısıtlayıcı uygulamaları yasadışı olduğuna ilişkin kararını temyize götürmüştü.
Brnovich, kararı, "Bugün, Arizona ve ülke çapında seçim bütünlüğünün güvence altına alınması açısından bir zafer" olarak değerlendirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin muhafazakar kanadındaki yargıçlardan Samuel Alito'nun kaleme aldığı karar metni, yasadaki kısıtlamalara ve mahkemelerin oy kullanma kısıtlamalarını nasıl inceleyeceğine açıklık getirdi.
Yargıç Alito, "Uygulamanın etkisinde bazı uyumsuzluklar olması, sistemin eşit olarak açık olmadığı ya da herkese oy kullanmaları için eşit fırsat tanımadığı anlamına gelmez" dedi.
Liberal Yargıç Elena Kagan ise kaleme aldığı karşıt görüş metninde, "Burada trajik olan, Anayasa Mahkemesi'nin (bir kez daha) Amerika'nın büyüklüğünün abidesi olan ve en aşağılık dürtülerine karşı koruyan bir yasayı - zayıflatmak amacıyla - yeniden yazmış olmasıdır. Trajik olan, Mahkeme'nin oy kullanmada 'ayrımcılığın sonunu' getirmesi için tasarlanan bir yasaya zarar vermiş olmasıdır" dedi.
Arizona'da 2016 yılında çıkarılan bir yasa, aile fertleri ya da bakıcıların haricinde bir kişinin seçim tarihinden önce, erken doldurduğu oy pusularını seçim yetkililerine teslim etmeyi suç olarak kabul etmişti. Toplum içinde aktif rol oynayan bazı kişiler, oy kullanma sürecini hızlandırmak ve seçmen katılımını arttırmak için erken doldurulan oy pusulalarını toplayarak seçim yetkililerine teslim ediyor. Üçüncü şahısların oy pusulası toplaması, kısıtlamalar farklılık göstermekle birlikte ABD'deki eyaletlerin çoğunda serbest. Cumhuriyetçiler, "Oy pusulası hasadı" olarak niteledikleri bu uygulamaya karşı çıkıyor.
Arizona'daki bir başka kısıtlayıcı oylama da eyalette uzun süredir yürürlükte olan ve bir seçmenin, kendisine tahsis edilen oy kullanma merkezi dışında herhangi bir yerde atılan oy pusulalarının imha edilmesiyle ilgili. Bazı bölgelerde bir seçmene tahsis edilen oy kullanma merkezleri, o seçmenin yaşadığı yere en yakın noktada yer almayabiliyor. Bu durum, yeni kısıtlamaları haklı çıkarmak için seçimlerde sahtecilik yapıldığının belgelenmesi zorunluluğu getirilip-getirilmemesi sorusunu gündeme taşıyor.
Demokrat Partililer, Cumhuriyetçiler'i, Demokrat Partili adayları desteklemeye daha meyilli olan azınlık seçmenlerin oy kullanmasını zorlaştırmak için seçmenleri baskı altına alan kısıtlamalar getirmekle suçluyor. Çok sayıda Cumhuriyetçi'yse yeni kısıtlamaların seçmen sahteciliğini azaltmaya yönelik olduğunu söylüyor. Oysa seçim uzmanları, seçmen sahteciliğinin ABD'de az rastlanan bir olgu olduğuna işaret ediyor.
1965 Seçme ve Seçilme Hakkı Yasası'nın ikinci fıkrası ne diyor?
Cumhuriyetçi Partililer, 2022 yılında yapılacak Kongre ara seçimlerinde ABD Kongresi'nin kontrolunu Demokrat Parti'den geri almayı hedefliyor. Arizona eyaletindeli hukuk mücadelesi, Seçme ve Seçilme Hakkı Yasası'nın ikinci fıkrasında belirtilen ve ırk ayrımcılığıyla sonuçlanan oy kullanma politikaları ve uygulamalarını yasaklayan özel hükümle ilgili.
İkinci fıkra, seçme hakkına getirilen kısıtlamaların azınlıklara karşı ayrımcılığa neden olduğu göstermek için başvurulan temel dayanak. Anayasa Mahkemesi, 2013 yılında aldığı kararla, 1965 Seçme ve Seçilme Hakkı Yasası'nda ırksal ayrımcılık geçmişine sahip hangi eyaletlerin oy kullanma yasalarını değiştirmeleri için onay alması gerektiğini belirleyen maddesini kaldırmıştı.
ABD Senatosu'ndaki Cumhuriyetçiler, 23 Haziran'da, Demokrat Parti'nin desteklediği ve oy kullanma haklarının kapsamını genişleten, Cumhuriyetçiler'in çoğunlukta olduğu eyaletlerde getirilmeye çalışılan kısıtlamalara karşılık tek tip ulusal oy kullanma standartları oluşturulmasını hedefleyen tasarıyı engelledi.
Başkan Biden, Georgia eyaletinin Cumhuriyetçi Partili Valisi Brian Kemp'in Mart ayında imzaladığı yasayı "vahşet" olarak nitelemiş ve uygulamayı, 1861-1965 yılları arasındaki ABD İç Savaşı'ndan sonra Güney eyaletlerinde ırk ayrımını yasallaştırmak ve siyahları oy kullanma hakkından mahrum bırakmak getirilen "Jim Crow" yasalarına benzetmişti.