ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Ay’a Apollo görevinden 50 yıl sonra yeniden astronot göndermeyi amaçlayan Artemis programı kapsamında Orion kapsülünü taşıyacak olan dev roketi uzaya fırlattı.
Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden fırlatılan roketle başlayan Ay’a yolculuğun ilk aşaması mürettebatsız.
Your browser doesn’t support HTML5
Orion kapsülü Ay’ın etrafında 4-6 hafta sürecek bir yolculuktan sonra Dünya’ya dönecek.
Mürettebatsız ilk aşamanın tamamlanmasının ardından Orion’ın 2024’te bu kez dört astronotla birlikte Ay’ın yörüngesinde bir test uçuşu gerçekleştirmesi planlanıyor.
Bu test uçuşunun da başarılı geçmesi halinde NASA 2025’ten itibaren Ay’ın yüzeyine mürettebat göndermeyi umuyor.
NASA’nın Artemis programı kapsamında yapacağı ilk test uçuşunun maliyeti 4,1 milyar dolar.
Your browser doesn’t support HTML5
Tasarım, roketin inşası, test dahil olmak üzere programın şimdiye kadar NASA’ya maliyetiyse en az 37 milyar dolar.
Programın başlatıldığı 10 yıl öncesinden itibaren 2025’e kadar maliyetinin toplam 93 milyar doları bulacağı öngörülüyor.
NASA 50 yıl sonra neden yeniden Ay’a gidiyor?
Amerikalı astronot Neil Armstrong, Eagle uzay aracından çıkıp “İnsan için küçük ama insanlık için büyük bir adım” diyerek Ay’ın yüzeyine ayak bastığında tarih 20 Temmuz 1969’du.
1969 ile 1972 yılları arasında altı Apollo misyonu boyunca 12 astronot Ay’da yürüdü.
NASA’nın Artemis’le Ay’a yeniden astronot gönderme planında amaç sadece “insan için küçük ama insanlık için o büyük adımı” yeniden atmak değil; Ay’da kalıcı bir varlık sağlayarak gelecekte Mars’a yapılacak yolculuğun da provasını yapmak.
VOA Türkçe’ye Artemis misyonunu önemini anlatan University of Central Florida’dan uzay tarihçisi profesör Amy Foster, Dünya’ya 3 gün mesafede olan Ay’a yeniden gidilmesinin 3 ay mesafede olan Mars’a yolculuğu da kolaylaştıracağını belirtiyor.
Misyonun adı neden Artemis ve Apollo’dan farkı ne?
Artemis Yunan mitolojisinde Apollo’nun ikiz kız kardeşi. NASA bu kez Ay’a ilk kez kadın ve beyaz olmayan bir astronotun ayak basmasını da amaçlıyor.
Uzay bilimcileri, çeşitlilik mesajı vermenin dışında, Ay’da radyasyon seviyeleri kadın ve erkek vücudunu farklı şekilde etkilediği için bu kararın bilimsel bir katkısının da olacağı görüşünde.
Profesör Amy Foster da bunun yalnızca bir halka ilişkiler çabası olmadığını belirterek, Apollo programının sona erdiği 1978’den bu yana NASA’nın astronot kadrosunun daha çeşitli hale geldiğini ve kararın bunu yansıttığını kaydediyor.
NASA’nın Apollo programında Satürn V roketi ve fırlatma sistemi kullanılmıştı. Bugüne kadar geliştirilen en güçlü ve karmaşık roket sistemi olarak tanımlanan Artemis, 32 katlı ve tam 98 metre uzunluğunda.
Uzay aracı Orion, Amerikan savunma sanayinin önemli şirketlerinden Lockheed Martin üretimi.
Misyonun en önemli amaçlarından biri Orion’ın görevini tamamladıktan sonra Dünya’ya dönebilme kabiliyetini göstermek.
NASA yetkilileri Orion’ın önceki uzay araçlarından farklı olarak atmosfere ses hızının 32 katı hızda gireceğini belirtiyor. Uzay aracının ısı kalkanı kapsülü yolculuk boyunca koruyacak şekilde tasarlandı.
Misyonun bu aşamasında amaç Ay’a yeniden NASA astronotları gönderilmeden önce roketin ve kapsülün performansını değerlendirmek.
Güvenlik neden en büyük öncelik?
1958’de kurulan NASA’nın tarihinde can kaybıyla sonuçlanan 3 trajik kaza yaşandı.
1967’de Apollo görevi için yapılan denemede çıkan yangında 3 astronot hayatını kaybetti.
Challenger uzay mekiği, 1986’da yakıt sızıntısı sebebiyle kalkıştan 73 saniye sonra patladı; 7 astronot öldü.
2003’te Columbia uzay mekiği inişe 16 dakika kala düştü, 7 astronot hayatını kaybetti.
Artemis’in uzaya fırlatılmasının ilk aşamada astronotlar olmamasına ragmen iki kez ertelendiğine dikkat çeken uzay tarihçisi Amy Foster, “Uzay aracında insan olmasa bile nelerin ters gidebileceğini anlamak ve bunu önlemek önemli” diyor.
Foster, “Yüz binlerce parçadan tek bir tanesinde yaşanan sorun can kaybıyla sonuçlanacak bir kazaya yol açabilir. Bazen teknolojinin her zaman çalışmasına alışabiliyoruz. Challenger ve Columbia kazalarına bizi götüren de benzer düzeyde bir rehavetti” sözleriyle yaşanan trajedilerden sonra NASA’nın güvenlik konusunu çok ciddiye aldığını vurguluyor.
Siyaset ve dönemin koşulları rol oynuyor mu?
NASA’nın yayımladığı Beyaz Saray görüşme kayıtlarına göre, Başkan John F. Kennedy’nin Ay’a astronot gönderme kararında ve zamanlamada Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile uzay yarışı etkili olmuştu.
Peki yıllık bütçesini yönetimden ve Kongre’den alan NASA’nın misyonlarında siyasi baskı ya da dönemin koşulları ne kadar rol oynuyor?
VOA Türkçe’ye konuşan Amy Foster, siyasi baskı olasılığının var olduğunun; ancak NASA’nın her zaman güvenliğe öncelik vermeyi öğrendiğinin altını çiziyor.
Foster, “Kennedy döneminde siyasi baskı olmasaydı Ay’a gitmezdik. Ama zamanlamaya baktığımızda o dönem Domuzlar Körfezi Çıkarması yeni olmuştu. Kennedy için bir hezimetti ve siyasi bir zafere ihtiyacı vardı. Sanırım Challenger’ın fırlatıldığı dönem de Beyaz Saray’dan biraz baskı vardı. Reagan o gün "Birliğin Durumu" konuşmasını yapacaktı. Ama Challenger kazasından sonra konuşmanın metni yeniden yazıldı” diyor.
İnsanoğlu Mars’ta yaşama ne kadar yakın?
Uzay yarışının geleceğini anlatan kurgu yapımlarda Ay’da ve uzay yarışının bir sonraki aşaması olan Mars’ta kalıcı üs kurulması sıklıkla işlenen bir tema.
Apple’da yayınlanan ve Sovyetler Birliği’nin Ay’a ABD’den önce indiği alternatif bir tarihi konu alan For All Mankind (Tüm İnsanlık İçin) dizisi bu yapımlar arasında.
Peki dizinin ilerleyen sezonlarında da işlenen Mars’ta yaşama hedefi yakın gelecekte mümkün mü?
NASA’nın uzayda yaşam ya da mikro yerçekiminin vücut üzerindeki uzun vadeli etkileri konusunda kapsamlı çalışmalar yaptığını belirten Amy Foster, “Bu sorunun net yanıtını bilmiyorum. Ama son 120 yılda tarihin nasıl evrildiğine bakılırsa Mars’ta yaşam düşündüğümüzden daha erken bir aşamada mümkün de olabilir. NASA bu konuda ayrıntılı ve kapsamlı rapor paylaşmadı ama muhtemelen uzayda yaşama konusunda kamuoyunun tahmin ettiğinden daha hazır olabilirler” diyor.