Türkiye'deki Suriyeliler'in ekonomik durumunun Türk vatandaşlarından daha iyi olduğunu iddia eden İzmir’deki bir vatandaşın bir sokak röportajında "Ben muz yiyemiyorum, onlar kilolarca muz alıyor" sözlerinin ardından Suriyeliler’in sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladığı "muz yeme" videoları nedeniyle biri gazeteci 33 Suriyeli savcılık kararı ile gözaltına alındı.
Muz yeme videolarını mizah katarak haberleştiren Suriyeli gazeteci Majed Shamaa da, İyİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi İlay Aksoy’un 30 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı suç duyurusu üzerine gözaltına alınanlar arasındaydı.
İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra Gaziantep’e getirilen 33 kişi sınır dışı edilmek üzere Gaziantep Geri Gönderme Merkezi'ne yerleştirildi.
2011 yılından bu yana iç karışıklık ve savaşın devam ettiği Suriye’ye gönderilecek olan bu mülteciler hayatlarından endişe ediyor.
İHD Başkanı Taştekin: “Bu olayda bir linç kültürü var’’
Muz yeme videolarının bir protesto biçimi olduğuna dikkat çeken İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Sinan Taştekin, VOA Türkçe ’ye yaptığı açıklamada “Bu şahıslar hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması bence anayasal düzende devletin kendi vatandaşına kurduğu tuzakla bağlantılı bir durumdur. Devlet vatandaşına tuzak mı kuruyor?’’ dedi.
İHD Başkanı Taştekin bu durumu ifade özgürlüğü hakkının çiğnenmesi şeklinde yorumlayarak “Burada bir protesto biçimi var. 'Evimize muz alamıyoruz' diyen bir vatandaş Suriyelileri işaret ederek 'Onlar alabiliyor' şeklinde bir hedef gösteriyor aslında. Orada kişi bir nefret söylemi ifade etmiş oluyor. Buna karşılık da Ortadoğu’nun kadim halklarından olan Suriyeliler de protesto teknik ve yöntemlerinin nasıl olduğu noktasındaki bilince sahipler. Onlar da sosyal medyada bu muz yeme protesto biçimini gerçekleştiriyorlar. Suriye’de yerlerinden edilmiş, üçüncü güvenli ülkelere yerleşen şahıslar hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması hem yaşam hakkının, hem de sağlık hakkının en önemli boyutuyla ilgili Anayasa'da teminat altına alınan haklardan bir tanesi olan ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğinin en açık göstergesidir’’ diye konuştu.
Your browser doesn’t support HTML5
"Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçu işleniyor"
Suriyeli sığınmacıların düşmanlaştırma projesi doğrultusunda hedef gösterildiğini vurgulayan Taştekin sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Müdürlüklerine bir talimat veriyor, muz yiyip sosyal medyada paylaşan Suriyeliler’le ilgili adli soruşturma başlatılmasını istiyor. İl göç idaresinin görevleri bunlar değildir. Gazeteci Majed Shamaa ile birlikte toplamda 33 kişinin idari gözetim kararının tartışıldığı bir boyut var. Yani üçüncü güvenli ülke olarak sığındıkları Türkiye’den yaşam hakkının ihlal edileceği, infaz ile sonuçlanması muhtemel olan ülkelerine gönderilmeleri söz konusu. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti yaşam hakkını, sağlık hakkını ve ifade özgürlüğü hakkını nasıl koruyor? Bütün bunlara bakıldığında yansıtılan bir algı var. İyi Parti Kurucular Kurulu Üyesi olan kişi (İlay Aksoy) suç duyurusunda bulunuyor. Bu suç duyurusu sonrasında geçici koruma altında bulunan bu vatandaşlar gözaltına alınıyor. Gözaltı sonrası adli soruşturmanın olması normal, çünkü adli soruşturmalardan serbest kalınabiliyor ama KHK ile çıkarılan maddeyle birlikte ‘Suriyeliler adli soruşturma sonrası serbest kalsa dahi idari gözetim kararıyla Geri Gönderme Merkezlerinde tutulmak’ zorunda. Şimdi bu durumda ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçu var. İçişleri Bakanlığı'nın başka bir işi kalmadı mı? Hiçbir düşman kalmamışçasına bu sefer de düşmanlaştırma projeleri adı altında kendilerinin çağırdığı, kendilerinin getirdiği ve bakmakla yükümlü oldukları toplulukları mı hedef gösteriyorlar. Bu durumun altında bir linç kültürü boyutu var.’’
“Mülteciler hakkında terörle ilişkili kayıt oluşturuluyor’’
Gaziantep Geri Gönderme Merkezinde Gazeteci Majed Shamaa ile görüşen Gaziantep Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Avukat Cumali Şimşek, GGM’de bekletilen mültecilerin bir kısmı için tahdit kaydı oluşturulduğuna dikkat çekerek ‘’Şahıslar hakkında öncelikle sınır dışı kararları alınacak, bu karara bağlı olarak idari gözetim kararı alınacak. Süreci tamamlanan bazı dosyalardan öğrendiğimiz kadarıyla Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nce bazı mülteciler için tahdit kayıtları girildi. Eğer bir şahıs hakkında bir tahdit kaydı varsa, bu kayıt o şahsın herhangi bir terör örgütü ile ilişkili olduğunu açıklar niteliktedir. GGM’de Majed Shamaa ile görüştüm kendisi ve birlikte getirilen 32 kişi şimdilik iyi durumda. Aynı zamanda bu görüşme sırasında Shamaa ile bir tutanak düzenledik ve tutanakta neden Suriye’ye gidemeyeceğini yazdı. Suriye’de devam eden savaş ortamı, aynı zamanda Shamaa’nın gazeteci olması, gideceği yerde zulümle karşılaşabileceği gerçeğini ortaya çıkarıyor. Kendisi aynı zamanda burada bir aile hayatı olduğunu, Suriye’deki rejimle olan sorunlarını kendi el yazısıyla dilekçesine döktü. Biz bu tutanakları Gaziantep Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim ettik. Şahısların GGM’de bulunmaları sınır dışı kararı alınacağı anlamına geliyor. Sınır dışı kararı verildiğinde şahıslar bu karara karşı dava açma hakkına sahipler. Biz avukatlar konunun takipçisi olacağız’’ diye konuştu.
Öte yandan GGM'de tutulan 33 kişiden biri olan Suriyeli Gazeteci Majed Shamaa Göç İdaresi Müdürlüğü'nün almış olduğu idari gözetim kararı ile serbest bırakıldı. Serbest kalan Shamaa ilk uçakla İstanbul'a uçtu.
‘Ülkesinde savaş olan meslektaşımızın sınır dışı edilmesini doğru bulmuyoruz’
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise, Suriyeli gazeteci Majed Shamaa’nın davranışının etik olmadığını ancak yaptığı hatanın da sınır dışı edilmesini gerektirmediğini belirterek “İzmir’deki Sokak röportajı sonrası çekilen muz yeme videoları Türkiyeli ve Suriyeli vatandaşları karşı karşıya getirdi. Bu sokak röportajında aslında vatandaşın kastettiği şey ülkedeki ekonomik krizin boyutunu ifade etmekti. Bu durumla dalga geçen videoları yayınlayan Suriyeli vatandaşlar Türkiye’de zaten siyasetçilerin her gün gerdiği gündemdeki ırkçı söylemleri tavan yaptırdı. Tabi sonrasında Suriyeliler’e yönelik ciddi bir tepki oluştu. Bu tepkiler üzerinden haber yapan Suriyeli bir meslektaşımız gözaltına alınarak sınır dışı edilmek üzere Antep’teki Geri Gönderme Merkezi'nde bekletiliyor. Gazetecilik etiği açısından baktığımızda bir meslektaşımızın, hele ki ülkesinde savaş olan bir meslektaşımızın sınır dışı edilmesini doğru bulmuyoruz. Toplumların gergin olduğu bir yerde gazetecilerin bu gerginliği körükleyen değil tam tersine sakinleştiren bir dil kullanması gerektiğine inanıyorum. Bu meslektaşımız yaptığı haberde her ne kadar alaycı bir dil kullanma hatasına düşmüş olsa da sınır dışı edilecek bir hata yaptığına inanmıyorum’’ ifadelerini kullandı.