Aylardır konuşulan Musul Operasyonu artık başladı. Musul’un IŞİD’den temizlenmesi için başlatılan operasyonu Irak Başbakanı Haydar el Abadi açıkladı.
Haziran 2014’ten beri IŞİD’in elinde olan Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’un, terör örgütünden geri alınması için başlatılan operasyona Irak ordusu, Peşmerge ve Türkiye’nin Başika’da eğittiği Sünni milisler katılıyor. Operasyona Amerika öncülüğündeki koalisyon güçleri de destek veriyor.
Musul Operasyonu neden bu kadar önemli? Operasyonun amacı ne? Türkiye’nin Musul Operasyonu’na bakışı nasıl?
Musul Operasyonu’yla ilgili merak edilen bu sorular hakkında görüş bildiren eski Musul Başkonsolosu ve CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, bölgeyi iyi bilen birisi olarak Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulundu.
IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu’na yapılan baskın sonrası o dönem Başkonsolos görevini yürüten ve 43 kişiyle birlikte 101 gün alıkonulan Öztürk Yılmaz, Musul Operasyonu’nun, bölgedeki etnik çeşitlilikten ötürü güçleşebileceğine dikkati çekti: “Musul Operasyonu’nun ağırlıklı olarak Şii merkezi ordu ve federal polis tarafından yürütülmesi, Sünni grupların bu operasyona karşı çıkmasına neden olabilecektir. Musul’da var olan mezhepçilik sonucu IŞİD’i sevmemelerine rağmen, Şii bir ordunun müdahalesinden rahatsızlık duyup IŞİD’in etrafında kenetlenebilecek unsurlar olabilir.”
Öztürk Yılmaz, IŞİD’e bir zamanlar destek veren Musul halkının artık elektriğinin, suyunun, gazının ve gıdasının olmadığını ve şu anda halkın bıkma noktasına geldiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Musul halkı artık IŞİD’in gitmesini savunuyor ama bunu isterken Musul’un da yine kendi karakteristik özelliklerinin dikkate alınarak korunmasını ve hatta bölge olmasını destekliyor.”
Türkiye’nin Musul Operasyonu’nda en çok gözettiği konulardan birinin tekrar bölgede mezhep savaşlarının yaşanmaması ve bu geçiş sürecinin en kısa zamanda tamamlanması olduğunu dile getiren CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, “Musul’un geleceğini Irak’ın geleceği gibi görüyorum. Musul eğer bölünürse, istikrarsızlık olursa burada meydana gelecek bir çalkantının Ramadiye’ye, Fellüce’ye ve Tikrit’e yayılacağını düşünüyorum” dedi.
Amerika’nın Türkiye’yi Musul Operasyonu’nda istememesini de değerlendiren eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, bu tutumun Amerika’ya kısa dönemde yarar sağlayabileceğini ancak uzun vadede Türkiye’de Amerika’ya bakış açısını olumsuz etkileyeceğini savundu ve şunları dile getirdi: “Amerika’nın, bu kadar ülke bu operasyonla ilgilenirken Türkiye’ye bu operasyonla ilgilenmeyin demesini doğru bulmuyorum.”
Türkiye’nin, Irak’ın komşusu olarak ve bölgedeki istikrarsızlıktan ilk etkilenecek ülke olarak kaygılarını gidermek istediğine değinen Yılmaz, Türkiye’nin işgalci gibi tanıtılmasının yanlış olduğunu söyledi ve ekledi: “Türkiye’de de siyasi iktidarın sanki orada bir mezhepçilik politikası takip ediyormuşuz gibi yanlış bir imaj vermesi de bu ortamı alevlendirmiştir.”