Musul, bir zamanlar Irak’ın en büyük kültür merkezlerinden biriydi. Dinsel çeşitlilikaçısından da son derece zengin olan kentin bu özelliği şimdi IŞİD militanlarının tehdidi altında. IŞİD, Musul’un başkentleri olduğunu açıkladı. Örgütün Musul Müzesi ve müzedeki paha biçilmez eserlere verdiği büyük zarar, dünyanın dört bir yanındaki arkeologları çok üzüyor ve kaygılandırıyor.
IŞİD militanları Irak’ın binlerce yıldır ayakta duran tarihi zenginliklerini dakikalar içinde yok etti.
Militanların Musul Müzesi’ndeki tarihi eserleri balyozlarla kırdığını, matkaplarla deldiğini gösteren görüntüler tüm dünyada şok etkisi yarattı. Profesör McGuire Gibson, Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü’nden.
Gibson, ”Bu görüntüleri izledikten sonra depresyona girmemek çok zor. Yıllardır üzerinde çalıştığımız herşey yok oldu,” diyor.
Chicago Üniversitesi’nde Mezopotamya Arkeolojisi profesörü olan McGuire Gibson, Musul’u ziyaret etmiş ve tahrip edilen eserleri yerinde incelemiş bir uzman.
Eserlerin bazılarının replika yani kopya olduğunu söyleyen Gibson, IŞİD’in hakiki eserleri de tahrip ettiğine inanıyor. Uzman, insan kafalı kanatlı boğa heykelinin 2 bin 500 yıllık olduğunu söylüyor: ”Boğalardan birinin yüz kısmını parçaladılar. Halbuki eser çok iyi durumdaydı.”
Kanatlı boğa heykeli, 1920 ve 30’lu yıllarda Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü arkeologları tarafından kazılıp çıkarılmıştı.
Aynı dönemde kazılan daha büyük benzer bir heykel, şu anda Doğu Enstitüsü’nün müzesinde sergilenen en büyük parça.
Amerika Dışişleri Bakanlığı Kültür Programı Sorumlusu Laura Tedesco, Musul’daki kültür katliamını IŞİD’ın bir kışkırtması olarak görüyor: ”IŞİD’in Musul’daki eserleri tahrip etmesinin ardında farklı nedenler yatıyor. Putperestlik olarak gördükleri herşeyi yıkmak istiyorlar. Bir başka neden de gerek Irak ve Suriye halklarına gerekse tüm dünyaya gövde gösterisi yapma ve tepki uyandırma isteği.”
Laura Tedesco, çalışmalarının büyük bölümünde bir zamanlar Bamyan Vadisi’nde Buda heykellerine sahip olan Afganistan’a yoğunlaşıyor. 6‘ıncı yüzyılda bir dağa oyularak yapılan heykeller Taleban tarafından 2001’de yok edilmişti.
Tedesco, ”Bir medeniyetin mirasını, kültürel geçmişini yok ederek kültürel soykırım yapıyorlar. Bu tahribat, kimlik ve ait olma duygusunu silmenin bir yolu,” şeklinde konuşuyor.
Profesör Gibson, Buda heykellerini, Afganistan’a 1969’da yaptığı gezi sırasında görmüş. Heykeller şimdi fotoğraflarda ve Gibson’un anılarında yaşıyor: ”Kültür kendini yenileyemez. Kültür tahrip edildiğinde yok olur gider. Bu kültürel hazinelerin tahrip edilmesi, sonlarının gelmiş olması demektir.”
Gibson, medeniyetlerin beşiği antik Mezopotamya üzerinde kurulu olan Irak’taki gelişmeleri bu nedenle çok ürkütücü buluyor: ”Mezopotamya’da medeniyetin başlangıcına yolculuk yapıyorsunuz. İlk kentlerin kurulması, ilk yazı gibi medeniyetlerde değer verdiğimiz her olgunun başlangıcı, bu topraklar.”
Profesör Gibson, paha biçilmez tarihi eserlerin çalınarak karaborsada yüksek fiyatlar ödemeye hazır olan koleksiyonculara satılmasından da son derece büyük kaygı duyduğunu söylüyor.