Suriyeli mültecilere karşı son zamanlarda saldırıların arttığına dikkat çeken 71 dernek ve sivil toplum kuruluşu, mülteci karşıtlığına dikkat çekmek adına İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi.
Sığınmacılar Platformu’nun çağrısıyla biraraya gelen dernek ve STK’lar, Suriyeli mültecilere karşı artan nefret ve şiddete karşı ortak duruş çağrısı yaptı.
Your browser doesn’t support HTML5
Irkçılığa Hayır Platformu’ndan Yıldız Önen, üretilen nefret ve dezenformasyonun son dönemde yaşanan nefret ve ırkçılık olaylarının sorumlusu olduğunu ifade etti. 10 yıldır Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerle ilgili bitmek bilmeyen bir yalan ve nefret kampanyası yapıldığına dikkat çeken Önen, basın bildirisinde, “10 yıldır Suriyeli sığınmacılara yönelik yoğun bir dezenformasyon sağanağı altında olmanın ürkütücü sonuçları, bugün yaşadığımız. Üretilen nefretin sonuçlarının ne olduğu düşünülmeden devam eden bir dezenformasyonla karşı karşıyayız. Sığınmacılar hak sahibi bireylerdir. Bu ülkede onların da insan onuruna yaraşır biçimde muamele edilmesini sağlamak, adaleti ve barışı önemseyen tüm bireyler bakımından insani ve ahlaki bir ödevi; devlet açısından ise hukuki bir gerekliliği ifade eder. Bu çerçevede tüm sığınmacıların insan olmak bakımından sahip oldukları haklar tanınmalı ve etkili biçimde korunmalı. Hükümet sığınmacıların can güvenliğini sağlamak için daha etkili önlemler almalı; sığınmacılarla ilgili dezenformasyonu gidermeye yönelik olarak toplumu bilgilendirme görevini yerine getirmelidir. Bunun için, birbirimizi düşmanlaştırmaya ve ortadan kaldırmaya çalışanlara karşı, hayatı çok daha kararlı biçimde savunmalı, ayrımcı ve ırkçı kötülüğü çok daha net biçimde mahkum etmeliyiz. Bu talepler ışığında herkesi artık can alıcı noktaya ulaşan nefreti durdurmaya ve adalet ve barış temelinde herkesi ortak bir tutum almaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Saldırılara ceza vermezseniz, caydırıcı olmazsanız, bu durum insanları teşvik ediyor”
Toplantı sonrası VOA Türkçe’ye açıklamalarda bulunan Yıldız Önen, “Önce Altındağ’da daha sonra İzmir Torbalı’da Suriyeliler’in yaşadıkları yerlere dönük linç girişimlerine benzeyen birtakım olaylar oldu. Bu olaylardan sonra maalesef bu saldırıya katılanlar hakkında kapsamlı bir araştırma ya da kapsamlı bir gözaltı olmadı. Bu iki olayın daha sonra yaşanan olaylara bir şekilde örnek teşkil ettiğini düşünmeye başladık. Aralık ayından itibarense arka arkaya neredeyse günlük olaylar duymaya başladık. Esenyurt’ta bir saldırı oldu. Olaya karışan en az 100 kişi var ama gözaltına alınanlar 4’ü çocuk toplam 8 kişi. Video var, saldıranlar belli ama tutuklama yok. Altındağ saldırısından bu yana başlayan süreçte gerçek anlamda bir ceza olmamasını bence hükümetin, yargının ya da emniyetin eksikliği olarak yorumlamak gerekiyor. Yeterince ceza vermezseniz, yeterince caydırıcı olmazsanız; bu durum insanları teşvik ediyor” dedi.
“Bu insanları 11 yıl sonra bile hala yabancı olarak görüyoruz, sorun entegrasyonda”
2012 yılında Suriyeliler Türkiye’ye gelmeye başladığında, Türk halkının bir bölümünün mültecilere çok yakın davrandığını ifade eden Sığınmacılar Platformu Üyesi Taha El Gazi, destek verenlerin de son iki senede mülteci karşıtı olduğuna dikkat çekti.
El Gazi, “Bu insanları 11 yıl sonra bile hala yabancı görüyoruz. Demek ki sorun entegrasyonda. Peki suç kimde? Türkiye’ye gelen mültecilerde mi yoksa bizim buradaki entegrasyon programlarında mı? Türkiye’deki bazı medya ve siyasilerin gözünde biz misafir miyiz, göçmen miyiz, mülteci miyiz, sığınmacı mıyız? Hala statümüz net bir şekilde belli olmadı. Bu geçici koruma statüsünün artık değişmesi gerekiyor. Avrupa’da da benzer bir statü var ama onun süresi 3 yıl. Daha sonra o kişiye önce ikamet, sonrasında da vatandaşlık veriliyor. Burada ise 11 yıl geçti hala geçici koruma. Bazı çocuklar burada doğdu. Şu anda ortaokul ve lise seviyesine geldiler’’ diye konuştu.
“1 milyon 200 bin çocuk vatansız”
1 milyon 200 bin Suriyeli çocuğun vatansız bir şekilde Türkiye’de yaşadığını ifade eden El Gazi, “Yaptığımız bazı araştırmalara göre çoğu çocuğumuzda hala geçici koruma kimliği var. Geçici koruma dediğimiz şey bir vatandaşlık değil. Bazı çocuklar burada doğdu ama aileleri şu zamana kadar onları statüleri gereği Türkiye vatandaşı olarak kaydettiremedi. Suriye rejimine de kaydettirmediler. Çünkü aileler Türkiye’ye sığındığı zaman Esad rejimi bu aileleri terörist olarak görüyor. 1 milyon 200 bin çocuk 2011 yılından bugüne kadar vatansız. Bu çocuklar şu anda ne Suriye vatandaşı ne de Türkiye vatandaşı” ifadelerini kullandı.
“Esad rejimi varken dönmemiz imkansız”
Beşar Esat görevdeyken ülkelerine dönmelerinin mümkün olmadığını kaydeden El Gazi, “Herhangi bir mülteci Türkiye’ye ya da başka ülkeye gittiği zaman Suriye’ye dönüşü çok tehlikeli oluyor. Bazı tanıdıklarımız, öğretmen arkadaşlarımız Esat’ın sözüne inandılar ve Suriye’ye döndüler. Ancak şu anda kimisi cezaevinde kimisi de hapiste işkence nedeniyle hayatını kaybetti. Bu sebeple siyasi anlaşma yapılsa da burada ve diğer ülkelerde bulunan Suriyeliler’in ülkelerine dönmesi şu anki şartlarda imkansız” dedi.