Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönderilmeleri gerektiği görüşlerini paylaşan bazı gazeteciler, birkaç ay süren tutukluluk dönemlerinin ardından bugün serbest bırakıldı.
Muhbir sosyal medya haber platformunun yönetici editörleri Serkan Kafkas ve Süha Çardaklı ile başka bir haber platformunun editörleri olan Serdar Sönmez ve Ümit Yasin Perinçek, Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararıyla serbest bırakıldı. Dava kapsamında gazeteciler dahil 10 kişi Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi.
Mahkeme, bugünkü ilk duruşmada, gazetecilerin “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama,” “dezenformasyon” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlarından tutuksuz yargılanmasına hükmetti. Karar salonda “Türkiye Türktür Türk kalacak”, “Türküz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz” sloganlarıyla karşılandı.
Your browser doesn’t support HTML5
Aykırı Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak ile Muhbir’in yöneticisi Süha Çardaklı, Eylül ayında AK Parti iktidarına yakın medya kuruluşlarınca da hedef alınmalarının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde tutuklanmıştı. Ekim ayında ise Aykırı ve Muhbir’in editörleri hakkında tutuklama kararı alınmıştı. Batuhan Çolak, 27 Ekim 2023’te tahliye edilmişti. Aykırı editörü Furkan Uludağ’ın ise, 10 Kasım 2024’te tahliyesine karar verilmişti. Diğer isimler Sincan Cezaevi’nde tutuklu kalmıştı. Bugünkü karar sonrasında gazeteciler tutuksuz yargılanacak. Dava, 20 Mayıs’taki duruşmayla devam edecek. Dava dosyasında gazeteciler dışında 24 kişi hakkında da suçlamalar yer alıyor.
Avukat Ömer Furkan Dağ, bugünkü karara ilişkin VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Müvekkilim Batuhan Çolak gazeteci, ve normal koşullarda hapiste kalmasını gerektirmemesine rağmen yani yatarı olmayan suçlamalardan dolayı hapiste tutulmuştur. (Bu) Yargı sopasıyla gözdağı verilmesidir. Milliyetçi kesime yönelik ciddi bir operasyon yürütüldüğü kanaatindeyiz. Müvekkilim sadece gazetecilik yapmaktadır. Burada hangi bilgi suç, hangisi yalan bilgi somut şekilde ortaya konulmalı. Ancak savcılık dosyaya koyduğu tüm haber içerikleri ve sosyal medya paylaşımlarını suç unsuru göstermiş” dedi. Dosyada Adana’da Suriyeli sığınmacıların bir minibüsü yakmasına ilişkin bir haber olduğunu kaydeden Dağ, “Bu haber, TRT’de, Demirören Haber Ajansı (DHA) sitesinde, Hürriyet’te de yayınlanmış. Ama Aykırı da yayınlanması suç gibi gösteriliyor” ifadesini kullandı.
Serkan Kafkas’ın avukatı Aykutalp Arıcı da, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, “20 Mayıs’taki duruşmada esasa ilişkin savunmamızı sunacağız. Hiç hapiste yatmamaları gerekirken, hatta en başında hiç suçlanmamaları gerekirken fiilen cezalandırma yapıldı. Tahliye kararı bizim için buruk sevinç. Arkadaşlarımızın halen yargılanıyor olması tüm Türkiye için bir utanç. İfade özgürlüğü açısından tümüyle hiç olmaması gereken bir dava yürütülüyor” diye konuştu.
İYİ Parti ve Zafer Partisi: “Dava milliyetçiliğe yöneliktir”
Duruşmayı İYİ Parti Genel Başkan Yardımcıları Buğra Kavuncu, Tolga Akalın, Hakan Şeref Olgun, Selcan Taşçı Hamşıoğlu, Ünzile Yüksel, Ali Demir ve bazı milletvekilleri de izledi.
İYİ Parti Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı Hakan Şeref Olgun, Ankara Adliyesi önünde duruşma öncesinde yaptığı konuşmada, “İstanbul’un en orta yerinde hilafet naraları atanlar, ellerini kollarını sallayarak gezerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikriyatı olan Türk milliyetçiliğini zindanlara atanları bir kenara not alıyoruz. 1924 yılında yapılan Anayasa’da ‘Türkiye halkına, din ve ırk ayrımı olmaksızın Türk denir’ anlayışı ile Gazi Mustafa Kemal’in de, Cumhuriyetin kuruluşuyla Türkiye'de yaşayan herkes için vasiyet ettiği Anayasamızın 2. Maddesi’ne göre; Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden olan milliyetçiliğin cezalandırılmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz” sözleriyle tepkisini paylaştı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise, duruşma sonrasında parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, “Bugün görülen davada bu istilaya karşı çıkan şerefli Türk evlatları mahkeme tarafından tahliye edildiler. Biz bunu bir zafer olarak görmüyoruz. Esasen bu insanların üç aydan beri hapishanede tutuluyor olması dahi kabul edilemez. Bu ülkede cumhuriyeti savunursan kuruluş esaslarını savunursan eşit değil baskı altındasın ama cumhuriyeti yıkmaktan bahsedersen, örtülü istilayı desteklemekten bahsedersen kapılar önünde açılıyor” tepkisini gösterdi.
Özdağ, Türkiye’de 13 milyonu aşkın sığınmacı ve kaçak olduğuna işaret ederek, “sessiz istila” olarak adlandırdığı bu duruma karşı mücadele etmeye devam edeceklerini de söyledi.
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da “Sığınmacı haberleri ve milliyetçi paylaşımları nedeniyle gazetecilerin tutuklanması ifade özgürlüğü açısından zaten kabul edilebilir bir durum değildi. Genç gazeteciler hakkında geç de olsa alınan tahliye kararını bu bakımdan olumlu buluyor, hukukta yeri olmayan bu uygulamanın bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum” mesajını paylaştı.
Bugünkü ilk duruşmada gazeteciler neler söyledi?
Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Muhbir’in yöneticisi Süha Çardaklı, 10 yıllık meslek hayatında hiçbir haberinden ceza almadığını vurgulayarak savunma yaptı. Çardaklı, “Çünkü haberlerimiz yorum içermiyor. Atıflı bir haberi paylaşmak neden suç sayılıyor anlamış değilim. Bir gazeteci olarak halkın haber alma hakkını halka vermişiz, bununla neden suçlanıyoruz anlamış değiliz. Biz ırk veya başka bir şey esas almıyoruz, haberlerimiz gazetecilik ilkelerine uygun. Yalanlamış, tekzipli tek haber yok hepsi videolu, kanıtlı. Dosyada paylaştığımız TRT’nin haberi var, bu haber yalansa TRT’nin müdürü neden burada değil. Haberlerimde suç yok, hepsinin arkasındayım” dedi.
Serkan Kafkas da, “Kaynaklı, atıflı, tırnak içinde haberler paylaşıyor olmamıza rağmen biz neden suçluyuz anlamakta güçlük çekiyorum. Bir grubu, etnik sınıfı aşağılama kaygısı yok. Irksal nefret, ayrım sözkonusu değil. Tahliyemi talep ediyorum” dedi. Kafkas, Şahsi hesabımdan milliyetçi, paylaşımlar yapıldığına atıfta bulunulmuştur. Bundan gurur duyarım, çıkınca da milliyetçi paylaşımlar yapacağım” tepkisini de gösterdi.