Mersin’in yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, belediyeyle Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürlüğü’nün toplam borç yükünün 3 milyar lira civarında olduğunu söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Seçer, “Bu tablo bizi ürkütmedi, hazırlıklı geldik” dedi.
VOA Türkçe: “Geçen hafta bir basın toplantısı düzenlediniz ve belediyenin mali durumuyla ilgili bilgiler verdiniz. Orada “Güllük gülistanlık bir belediye devralmadık” ifadesini kullandınız. Bunu biraz açar mısınız, ne kadar borcu var belediyenin, mali durum nasıl?”
Your browser doesn’t support HTML5
Vahap Seçer: "Belediyemizin yaklaşık olarak 2 katrilyon, yeni parayla 2 milyarın (TL) üzerinde bir borç yükü var. Bunların dağılımı; 1,6 milyar bankalara olan ve 2026’ya kadar ödenecek borçlar. Hatta bunun önemli bir kısmı 2024 sonuna kadar ödenecek borçlar. Diğer taraftan da 500 milyon (TL) civarında piyasaya olan, tahakkuk edilmiş borçlar var devraldığımız dönemde. Ve 100 milyona (TL) yakın da henüz tahakkuku gerçekleşmemiş borçlar vardı. Üst üste bunları topladığınız zaman 2 milyarın üzerine çıkan bir borç yüküyle karşı karşıyasınız. Ve yaptığınız bütçe 2019 için 2 milyar 255 milyon lira… Yani aşağı yukarı bütçe kadar borç yükünüz var. Bu önemli bir miktar.
Diğer taraftan MESKİ’nin de (Mersin Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürlüğü) 740 milyon (TL) civarında borç yükü var. Onun da bütçesine baktığınız zaman, 500 milyon lira gibi bir bütçesi var. İkisini topladığınız zaman, her ikisi de Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ödeyeceği borçlar, biri bağlı kuruluşu üzerinden, diğeri belediye üzerinden, toplamda 3 milyar lira gibi bir borç yükü çıkıyor. Dolayısıyla bu matematiksel tablo karşısında belediyenin hiç de iç açıcı durumda olmadığını görürsünüz."
“Delikleri tıkayacağız"
VOA Türkçe: “Peki bu mali durum için nasıl bir yol haritası belirlediniz?”
Vahap Seçer: "Bu tablo tabii bizi ürkütmedi. Bunlar beklenebilecek tablolardı, durumlardı. Seçim kampanyası sürecinde de biz çalışmaları yapıyorduk zaten. Nedir belediyenin durumu, ne yapılabilir hemen, belediye seçimlerinden sonra iş başına geldiğimizde neler yapacağız, bunların değerlendirmeleri yapıldı ve hazır olarak geldik biz bu işe. Başta bir kere, delikleri tıkayacağız. Gereksiz harcamaları, israfı ortadan kaldıracak tedbirler alacağız ki almaya başladık… Çünkü bu haftayla beraber görev aldığımız dördüncü hafta içerisindeyiz.
Diğer taraftan gelir getirici yatırımlar üzerinde kafa yoracağız. Öz gelirlerimizin nelerden kaynaklandığı, bu kaynakları nasıl artıracağımıza bakmamız lazım çünkü bizim gelir bütçemizin önemli miktarı; yüzde 85’lik bölümü merkezi yönetimden, bütçe gelirlerinden, iller bankasından gelen kısmı. Diğer, yüzde 15’lik bölümü öz kaynak gelirlerimiz. Bunun oranını artırmamız gerekiyor. Süratle biz tasarruf tedbirlerini aldık zaten."
“Seçim öncesi işe alınan 200 kişiyi işten çıkardık”
VOA Türkçe: "Kimler bunlar?"
Vahap Seçer: "Personel rejiminden araç gereç, diğer birtakım harcamalar, etkinlikler, faaliyetler… Gereksiz gördüğümüz tüm araç gereç, müştemilat, faaliyet bütün bu konularda tasarrufa gidiyoruz. Çok sayıda çalışanımız var. 7 bin 250, yaklaşık olarak, personel büyükşehir belediyesinde, yaklaşık 2 bin 500 MESKİ’de. Toplamda 9 bin 750 gibi bir personel sayınız var. Geçtiğimiz günlerde, son seçim öncesi alınan personeli gözden geçirdik, yaklaşık 200 civarında bir personelin işine son vermek zorunda kaldık. Bunlar tabii ki bizim için çok olması gereken personeller değil, hemen seçimden (önce) birkaç ay içerisinde alınmış çalışanlar, işçiler. Elbette biz kimsenin ekmeğiyle oynamak istemiyoruz ama görünen çok aşikar. Gereksiz birtakım alımlar. Siyasi saiklerle alınan alımlar bunlar. Bunları da görmezlikten gelmek mümkün değil.
Diğer taraftan bir genelge yayınladım daire başkanlarına. Personelin işe geliş ya da çalışma disiplini konusunda daha hassas davranmaları gerektiğini, uygun olmayan durumları rapor etmeleri gerektiğini, tutanak altına almaları gerektiği hususunu kendilerine hatırlattık. Eğer onlar da disiplin konusunda kayıtsız kalırlarsa, disiplinsizliği kendileri yaratırlarsa bu tedbirin kendileri için de uygulanacağı, kendileri hakkında bazı işlemlerin başlatılacağı hususunda genelgem var. Burada bir ciddiyetin olması lazım. Belediye personelinin işine gelmesi lazım. İşini iyi yapması lazım. Aldığı parayı hak etmesi lazım… Nihayetinde onların maaşları sizlerin vergilerinden bize aktarılan kaynakladan ödeniyor. Eğer halk olarak paramız çoksa, “Çalıştıralım ya da çalışıyor görünsün, hak etmeden ceplerine maaşlarını verelim." diyorsa vatandaş benim yapacak bir şeyim yok ama vatandaş öyle demiyor. Ben de öyle demiyorum. Vicdanım da buna razı değil.
Diğer taraftan araç gereç sayısı son derece fazla. Kiralanmış araç sayıları. Bunların tek tek tespiti yapılıyor, envanter çıkarılıyor. An itibarıyla 100’den fazla aracı şu anda garaja çektirdim. Kiralık araçlar, şu an itibarıyla. Yarına kadar bu işlemler tamamlanacak ve bu araçların kiralandığı firmalara; zaten sözleşmemizde iş eksiltme var orada bir yasal sıkıntımız yok, tekrar iade edeceğiz. Resmi araçlarımız var, mülkiyeti belediyemize ait olan ya da MESKİ’ye ait olan gereksiz birçok aracın satışını yapacağız. Maşallah o kadar hoyrat davranılmış ki, bir daire başkanının altında bazı yerlerde iki araç olduğu söylendi. Bunları tespit ettik. Şube müdürlerinin, herkesin altında araç… Aylık (daha sonra yıllık diye düzeltiyor) akaryakıt giderimiz 115 milyon lira. Bunlara bir dur durak dememiz gerekiyor. Dolayısıyla bütün bu tedbirleri aldığınız zaman, zaten önümüzdeki aylarda göreceğiz, ne kadar aylık rutin masraflarımızın düştüğünü hep beraber izleyeceğiz."
“Ortak paydamız Mersin"
VOA Türkçe: "Belediye meclisinde Cumhur İttifakı çoğunluğu var. Meclis toplandığında siz iki kez üst üste bir önerge sundunuz, dediniz ki ‘Mecliste grubu olmayan parti temsilcileri de komisyonlarda yer alabilsin.’ Önergeniz reddedildi Cumhur İttifakı oylarıyla. Bir mukavemet hissediyor musunuz Cumhur İttifakı’ndan?"
Vahap Seçer: "Hayır, hayır. O ilk günlerin verdiği bir hava, siyasi iklim, hatta biraz da genel merkez baskısı mı diyelim buna, stratejisi mi diyelim, daha yumuşak ifadeler kullanmak istiyorum diğer meclis üyelerimizi rencide etmeme adına burada dikkatli oluyorum. Ben bireysel olarak arkadaşlarımla görüşüyorum AK Partili, MHP’li şu anda Cumhur İttifakı’na mensup üyelerimizle. Bireysel anlamda böyle bir açıkçası dertleri yok yani “Sayın Başkan meclise ne getirirse getirsin biz bunu reddedelim” gibi bir yaklaşımları yok ama dediğim gibi seçim sonrası, tabii kaybetmiş olmanın verdiği bir şey de var, tepkisel tavır da olabilir. Diğer taraftan genel merkezlerin ortaya koyduğu bir strateji sonucu da bu davranışlara zorlanmış olabilirler. Bütün bunları anlayışla karşılıyorum çünkü 5 yıl çalışacağım. Hangi partiden olursa olsun biz bu insanlarla Mersin’in kaderi için kararlar vereceğiz. Ortak paydamız Mersin. Bu sebeple önümüzdeki süreçte bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum her ne kadar ayrı partilerden olsak da biz bu insanlarla hemşeriyiz, kardeşiz, aynı kentte yaşıyoruz, aynı mahallede oturuyoruz. Bir dostluğumuz var, sosyal ilişkilerimiz var. Mutlaka bir siyasi kuruma bağlı olmak, o kurumun göstereceği birtakım temel prensipler çerçevesinde hareket etmek esastır bir siyasetçi için ama diğer konularda alacakları kararları etkili olacaktır. Yani bu kentin bir mensubu olmak, bir bireyi olmak, bir arada yaşıyor olmak onlar için de verecekleri kararda önemli etkenler olacak diye düşünüyorum."
“Umut ediyorum kızgın demirler soğur"
VOA Türkçe: “İyimser yaklaşıyorsunuz ama bir yandan bakıyoruz Türkiye’de gittikçe daha da merkezileşen bir yönetim anlayışı var özellikle Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra. İktidar bloku içinde olmayan belediyelere, yerel yönetimlere karşı tavır da malum. Nasıl başaralı olacaksınız?”
Vahap Seçer: "İyimserliğim kendi kentimiz içerisindeki birtakım gelişmelere, gelecekte öngördüğüm gelişmelere ilişkin. Ama Türkiye siyaseti konusunda aynı iyimserliği gösteremem. Tabii ki ben Ankara, Sayın Cumhurbaşkanı, merkezi yönetimin alacağı kararlar, çıkaracağı kanun hükmünde kararnameler (KHK) ya da cumhurbaşkanlığı kararnameleri konusunda bir öngörüde bulunamam ya da niyet okuyamam, ne yapacağını bilemem. Ben de izliyorum, tabii dehşetle izlediğim kararlar ya da kullanılan dil beni bazen ürkütüyor, gerçekten bunu dehşetle izliyoruz. Önümüzdeki günlerde umut ediyorum kızgın demirler soğur, aklıselim hakim olur. Neticede ülkeyi gererek politik birtakım kazanımlar elde etme yönteminin bumerang misali dönüp kendilerini vuracağını bu saatten sonra düşünüyorum çünkü 31 Mart (yanlışlıkla Aralık diyor) 2019 seçimleri, Türkiye’nin demokrasisi, siyasi geleceği birçok alanda bir kırılma noktası, bunu iyi okumak lazım. Bu anlamda da farklı bir stratejiye evrileceğini düşünüyorum iktidarın, Sayın Cumhurbaşkanı’nın. Umut ediyorum korktuğumuz gelişmeler olmaz, daha barışı ya da huzuru, birliği, beraberliği bize ifade eden bir lisan kullanır Sayın Cumhurbaşkanı."
“Metro inşaatına çok kısa sürede başlayacağız"
VOA Türkçe: “Uzun yıllardır konuşulan ve bir türlü hayata geçmeyen bir metro projesi var. Sizin de seçim öncesindeki vaatlerinizden biriydi. Ama mali durum ve merkezi hükümetin tavrı ortada. Hala geçerli mi bu vaat ve gerçekçi mi?”
Vahap Seçer: "Biz yatırımları kendi öz kaynaklarımızdan yapmayacağız. Metro gibi bazı altyapı çalışmaları ya da farklı projeler, gelir getirici projeler bizim için kaynak bulma açısından rahat projeler. Metro da bunlardan bir tanesi; gelir getirici bir proje. Bu konuda kaynak bulmada zorlanmayacağız.
Tabii hazine garantili finans kaynakları var, burada sıkıntı olabilir çünkü bir ekonomik kriz yaşanıyor ülkede. Hazine bu konuda imtina edebiliyor. Ama diğer taraftan da farklı finans kaynakları var, farklı modeller var. Yap-işlet-devret ya da işlet-devret modelleri, ya da hazine garantisi talep etmeden bu tip projeleri yani yatırım (gelir) getirici projelere finans sağlayan kurumlar var. Çok da önemli toplantılar yaptık, girişimlerimiz oldu bir değil birkaç kaynakla. Bu konuda en ufak bir sıkıntımız yok, son derece de rahatız bu konuda. Bu projeler hayata geçecek. Toplu taşıma konusu bizim için önemli. Kentin trafiği açısından alacağımız tedbirler var, otoparklar, bunlar da gelir getirici yatırımlar. Bunu yap-işlet-devret ile de yapabilirim ya da kendi finansman kaynağımı kendim yaratıp o şekilde hem hizmete girdikten sonra geliri olsun, geliriyle de kaynakları ödesin. Bu modelleri tabii ki ben kentimin yararına, vatandaşın yararına uygun neyse onun altına imza atacağım. Bu konuda vatandaşlarımız rahat olsunlar. Hiçbir etkisi olmayacak. Seçim öncesi verdiğimiz sözler, emin olabilirsiniz, birkaç ayımız var, bir iş düzeni kuralım, kendimize göre bir network oluşturalım. Bizim de bir yönetim anlayışımız var, personel rejimimiz, hangi alanda kimler, nasıl şekilde görev ve yetki dağılımı olacak, hangi isimler olacak, bunların şu anda ben çalışmasını yapıyorum.
Tiril tiril bir belediye yaratmak istiyorum. Makine gibi çalışsın, herkes ne yapacağını bllsin, burada hukuk, yasalar hakim olsun, herkes hakkına razı olsun, düzenli bir kent olsun. Mersin’e bu yaraşır. Mersin modern, çağdaş bir kent. En kısa sürede Mersin Büyükşehir Belediyesi de bu modern, çağdaş kent anlayışına uygun bir belediye yönetimiyle buluşacak. Çok kısa bir süre, hemen bir iki ay bir süre içerisinde zaten önemli kararların altına imza atıyoruz, bunların da kısa bir süre içerisinde neticesini alacağız tabii ki."
VOA Türkçe: “Ne kadarlık bir süre öngörüyorsunuz metro için?”
Vahap Seçer: “Somut olarak vereceğim bilgiler önümüzdeki birkaç ay içerisinde ortaya çıkacak ama tabii ki çok kısa süre içerisinde biz metro inşaatına başlayacağız."
“Rantı öncelememek lazım"
VOA Türkçe: “Mersin’de ciddi bir betonlaşma sorunu var. Bunda, önceki CHP’li belediyelerin de sorumluluğu büyük. Sizin bu konudaki tavrınız ne olacak?”
Vahap Seçer: "Benim tavrım tabii betonu azaltacak. Daha çok, olması gereken, çağdaş kentleşme anlayışı içerisinde, yenilikçi şehirleşme ya da kent anlayışı içerisinde bir Mersin yaratmak. Bu anlamda tabii ki biz betona değil yeşile önem vereceğiz. Parka, ağaca, çiçeğe önem vereceğiz. İnsanların huzurla yaşayabileceği, nefes alabileceği, keyifli bir kent haline getirmek için bu uğraşı vereceğiz Mersin'de.
Diğer taraftan tabii ki rantı öncelememek lazım. Daha insan odaklı bakmak lazım. Yeni planlarda, Mersin'in imarında, diğer, kente dair alacağınız birçok kararda eğer insanı odağa koyarsanız, onu odağa koyarsanız zaten sorunu aşıyorsunuz."
“Nükleer enerjiye değil Akkuyu’ya karşıyım"
VOA Türkçe: “Akkuyu nükleer santrali ile ilgili ne düşünüyorsunuz?”
Vahap Seçer: "Akkuyu milletvekilliği dönemimde gündeme gelmişti, Rusya ile o dönemde anlaşma olmuştu, uluslararası anlaşma Meclis’ten geçirilmişti. O dönemde de görüşüm burada nükleer santralin olmaması gerektiği yönündeydi. Turizm, tarım kenti Mersin’in buna uygun olmadığını söylemiştim. Şimdi de aynı görüşüm devam ediyor.
Nükleer enerji konusu farklı bir olay nükleer santrale karşı olmak farklı bir olay. Ben nükleer enerjiye karşı değilim çünkü birçok alanda kullanılıyor. Tabii ki insanı yaşatan, insana fayda sağlayan alanlarda; işte tıp gibi ve buna benzer pek çok alanda elbette nükleer enerji kullanılabilir. Ama nükleer enerjinin tabii ki silah sanayisinde kullanılması ya da güç santrallerinde elektrik üretme amaçlı nükleer güç santrallerini yapmak farklı bir konu. Bu bizim açımızdan uygun değil. Çünkü daha az tehlike içeren ya da hem kentin hem burada yaşayan insanların geleceği açısından, onları endişeye sevk etmeyecek, daha farklı elektrik üretim, enerji kaynaklarının yerinde olacağını düşünüyorum. Yenilenebilir enerji, Mersin güneş kenti. Neden rüzgar, güneş ya da birtakım, termal gibi farklı kaynaklara yönelmiyoruz da ısrarla nükleer güç santrali, elektrik santrali yapmaya uğraşıyoruz? Tabii ki bu farklı birtakım saiklerle yapılmış yatırımlar onun için karşıyım."
Beyin göçüne karşı “Yüksek Teknoloji Kampüsü"
VOA Türkçe: “Projelerinizden biri de Silikon Vadisi benzeri bir “Yüksek Teknoloji Kampüsü" idi. Bunu biraz açar mısınız, nedir bu proje ve şu ana kadar hangi girişimlerde bulunuldu?”
Vahap Seçer: "Bu ‘İleri' ya da 'Yüksek Teknoloji Kampüsü' olarak değerlendirdiğimiz bu projemiz, Silikon Vadisi muadili bir proje. Buradaki temel amaç, icatları ya da mucit zekaların ürünlerini ekonomik değere dönüştürmek. Burada altyapı olarak bir kere üniversitenizin olması gerekiyor, hatta üniversitelerinizin - ki Mersin’de var. Dört üniversitemiz var, 60 binin üzerinde öğrencimiz var. Kurumlarınız buna ilgi göstermeli, işte Ticaret ve Sanayi Odası gibi, Deniz Ticaret Odası gibi, üniversite dışında birçok bu konuda faaliyet gösterebilecek ya da etkili olabilecek kurumları da bu işe dahil edebilirsiniz.
Bunun dışında tabii ki dünyadaki ya da Türkiye’deki ileri teknoloji firmalarını bu işe dahil edeceksiniz, belediye olarak da öncülüğünü yapacaksınız. Bir başına belediye yok bu işte. Belediye, üniversiteler, STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşları), meslek odaları ve diğer taraftan ileri teknoloji firmalarının bir arada yapabileceği bir proje. Bu konuda ben çok heyecan duyuyorum. Beyin göçünün hangi boyutlara geldiğini görüyoruz, biliyoruz. Gerçekten çok yetenekli, iyi yetişmiş gençlerimiz birbir yuvasından uçuyor, Türkiye’nin dışına gidiyor, farklı ülkelere gidiyor, Amerika’ya gidiyor, Avrupa’ya gidiyor, işte Japonya’ya gidiyor. Bu konuda önemli çalışmalar yapan ülkelere gidiyor ve onlar dünya ekonomisini yönetiyor, dev haline geliyor. Sizin burada yapacağınız tarımsal üretimden kaynaklı gelirleriniz ya da düşük teknolojili sanayi ürünlerinin getirileri ülke ekonomisini alıp uçurmuyor. Yüksek teknolojiye yöneleceksiniz, ihracat yapıyorsanız sanayi ürünlerinizin yüksek teknolojili ürünler olması gerekiyor. Bizim payımız çok düşüktür. Bizim ihracatımızın maksimum yüzde 3 buçuğu yüksek teknolojili ürünler. Ama bakıyorsunuz gelişmiş ülkelere, bunun 5 katı, 6 katı… Onun için onlar dünya ekonomisinde söz sahibi oluyorlar. Bu sebeple önemsiyorum. Girişimimiz oldu mu? Tabii ki henüz yeni başlamamıza rağmen bir yapıyla, bir kuruluşla görüşmemiz oldu, önümüzdeki günlerde de ziyaretime gelecekler. Belki de bu projeyi beraber yürüteceğiz. (Kimdir) bunu açıklamak istemiyorum, tabii ki Mersin dışından ama yine uluslararası bağlantısı olan İstanbul’dan bir kuruluş diyelim."