Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancı güçlerin Esat rejimini devirmesiyle Suriye’nin büyük bölümünde çatışmasızlık hakim oldu. Ancak ülkenin kuzeyinde Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Suriye Demokratik Güçleri’ne bağlı Menbiç Askeri Konseyi tarafından kontrol edilen Menbiç’e yönelik operasyonu sürüyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin görgü tanıklarına dayandırdığı bilgilere göre, 30 Kasım’da Özgürlük Şafağı Operasyonu’nu başlatan SMO’nun Pazartesi günü Menbiç kent merkezinde kontrolü sağladığı belirtiliyor. Haberde kent merkezi ve çevresinde yaşayan bazı grupların yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Kobani’ye (Ayn el Arab) gittikleri de öne sürülüyor.
Ajanslar Menbiç kasabasının SDG’den alındığı söylese de SDG kaynakları bu iddiaları yalanlıyor. SDG’nin telegram kanalından yapılan paylaşımlarda kent çevresinde ve bazı mahallelerinde yoğun çatışmaların yaşandığı belirtiliyor. SDG kaynakları saldırılarda çok sayıda sivilin de hayatını kaybettiğini öne sürüyor.
Konuyla dün akşam saatlerinde açıklama yapan Menbiç Askeri Konseyi de TSK’nın SMO’ya hava desteğine rağmen kentin kendi kontrollerinde olduğunu iddia etti.
Türkiye, uzun süredir YPG’nin Fırat’ın batısını terk etmesini istiyor
Menbiç, 2016 yılında Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak nitelediği YPG’nin ana bileşenini oluşturduğu SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) elinde.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, geçen hafta partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda “Tel Rıfat’tan sonra sıra Münbiç’te” sözleriyle andığı kent Fırat’ın doğusunda YPG/SDG’nin sahip olduğu tek yerleşim merkezi.
Türkiye, uzun süredir YPG’nin Fırat’ın batısından çekilmesini talep ediyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin Menbiç’le ilgili haberini henüz resmen Ankara’dan bir devlet yetkilisi doğrulamış değil.
Hakan Fidan: “DEAŞ ve PKK’nın mevcut durumdan fayda sağlamasının önlenmesi, Suriye’yi terörizm için güvenli liman olmaktan çıkaracaktır”
Bugün Ankara’da düzenlenen 15. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin farklı etnik ve dini grupların kapsayıcı bir yönetim anlayışı ve barış içerisinde yaşadığı bir Suriye’yi arzu ettiği söylerken, IŞİD ile birlikte andığı PKK üzerinden ülkenin neredeyse üçte birini kontrol eden YPG’yi, bu kapsamda görmediğini vurguladı.
Fidan, “Suriye’de kalıcı çözüm ile barış ve istikrarın ancak ulusal uzlaşıyla sağlanabileceğini en başından beri söylemekteydik. Ancak bütün gayretlerimize ve kendisine tanınan fırsatlara rağmen rejim, halkıyla barışma yoluna gitmedi. Bilhassa rejimin, Cumhurbaşkanımızın yaklaşan süreci öngörerek yaptığı çağrılara olumlu yanıt vermemesi ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkaran gelişmelerin yaşanmasına sebep oldu. Zor günlerinde Suriyeli kardeşlerine el uzatmış olan Türkiye, Şam’da açılan yeni sayfada da yanlarında olacaktır. Suriye halkının da bu altın fırsatı iyi değerlendireceğine inanıyoruz. DEAŞ ve PKK’nın mevcut durumdan fayda sağlamasının önlenmesi, Suriye’yi terörizm için güvenli liman olmaktan çıkaracaktır” dedi.
Doçent Tansi: “Türkiye kendisi Menbiç'e gireceğine Suriye Milli Ordusu'nu desteklemeyi tercih ediyor.”
Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Deniz Tansi, Türkiye’nin SDG/YPG’yi kendi sınırlarından uzaklaştırmak istemesinin herkesin bildiği bir sır olduğunu, bunun için de TSK yerine SMO’yu devreye soktuğunu söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe’nin konuştuğu Doçent Tansi, “Türkiye kendisi Menbiç'e gireceğine Suriye Milli Ordusu'nu desteklemeyi tercih ediyor. Kısa vadede PKK-PYD antitesinin (varlığının), daha dar hale geldiği bir zemine sıkışması tercih edilecektir. Menbiç konusu Türkiye'ye çok yakın ve Fırat'ın batısında Türkiye ‘YPG tamamıyla Fırat'ın doğusuna çekilmelidir’ diye söyledi. Ondan sonrası da gündeme gelecek. Fırat'ın doğusunda örgütün ne kadar kalıcı olup olmayacağı ve bunun antite zemininde nasıl değerleneceğine bakmak lazım. Ama Türkiye’nin çok derinliğine inme stratejisinin olacağını düşünmüyorum” dedi.
Doçent Keleşoğlu: “Sürecin Fırat’ın doğusuna taşınıp taşınmaması konusunda ABD’nin tutumu önemli olacak”
Ortadoğu uzmanı Erhan Keleşoğlu da Menbiç’ten sonra Suriye Milli Ordusu’nun Kobani’yi hedef alıp almamasının büyük ölçüde ABD’nin belirleyici olacağı kanaatinde
VOA Türkçe’nin konuştuğu Doçent Keleşoğlu, “Suriye Milli Ordusu Menbiç’i alırsa sürecin Fırat’ın doğusuna taşınıp taşınmaması konusunda ABD’nin tutumu önemli olacak. Çünkü ABD, Türkiye’ye Fırat’ın doğusuna geçmemesi konusunda uyarılarda bulunuyordu. Eğer böyle bir girişim olursa sahada CENTCOM ne diyecek? Suriye Milli Ordusu eğer Kobani’ye saldırırsa CENTCOM uçaklarını kaldırıp vuracak mı? Yoksa vurmayacak mı? Onu bekleyip göreceğiz” diye konuştu.
Suriye Müzakere Heyeti’nden Barzani’ye teşekkür
52 kişinin ölümüyle sonuçlanan 2004 yılındaki Kamışlı gösterilerine kadar Suriye’deki Kürtler arasında sınırlı bir güce sahip olan ve Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD), Baas rejiminin şiddetle bastırdığı olaylar sonrası gücünü arttırdı.
O sürece kadar Suriye’deki Kürtler içinde en büyük güç Mesut Barzani’nin liderliğini üstlendiği KDP’nin Suriye koluydu.
2004 sonrasında Suriye’deki Kürt bölgelerinde faaliyetini yaygınlaştıran PYD, 2011’de YPG’yi kurdu. Ankara YPG'nin, 2011’deki iç savaşa Kandil’den gönderdiği güçleriyle müdahale eden PKK tarafından kurulduğu görüşünde. Ardından YPG 2015’te SDG’nin ana omurgasını oluşturdu.
Türkiye’nin desteklediği Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu’nun parçası olan Suriye Müzakere Heyeti bugün yayınladığı mesajında 45 yıldır KDP’nin liderliğini üstlenen Mesut Barzani’ye “Suriye’nin halkının haklarına verdiği destek” nedeniyle teşekkür etti.
Doçent Tansi: “Türkiye PKK-PYD-YPG yapılanmasının dışındaki Kürtler’in de Suriye'nin siyasetine entegre olmasını teşvik edecektir”
Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi de Barzani’nin ismini anmasa da Türkiye’nin Suriye’de başka Kürt aktörleri öne çıkarabileceğini dile getirdi.
Doçent Deniz Tansi, “Türkiye PKK-PYD-YPG yapılanmasının dışındaki Kürtler’in de Suriye'nin siyasetine entegre olmasını ve burada bir temel unsur olarak yer almasını teşvik edecektir. Çünkü Suriye Kürtleri’nin tamamıyla denklem dışına itildiği bir çözümün Suriye'de kalıcı olmayacağı çok net. Ve eğer böyle bir zafiyet hissedilirse PKK-PYD bu anlamda kendi konumunu daha da güçlendirecektir. Daha da kalıcı olacaktır. Kaldı ki daha ılımlı örgütleri PKK-PYD terörünün aslında nasıl tasfiye ettiğini zaman içerisinde gördük. Ama bu dediğim de çok kolay bir konu değil. Yani diğer grupları nasıl teşvik edecek? Bunlar silahlandırılarak mı teşvik edilecek başka bir şekilde mi? Bunu göreceğiz ama her halükârda Suriye bir bütün kalacaksa Suriyeli Kürtlerin içinde bulunmadığı bir formülün etkili olabileceğini düşünmüyorum” dedi.
Öte yandan Suriye’de YPG ve SDG’ye muhalif, Irak Kürt Bölgesi’ne yakın partilerin oluşturduğu Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve bölgedeki 34 parti ile birlikte ortak bir bildiri yayınlayarak, SDG ve özerk yönetime destek açıklaması yaptı.
Herkesi SDG çevresinde buluşmaya çağıran ortak açıklamada “Bu kritik kavşakta, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinin tüm bileşenlerini Özerk Yönetim'in kazanımlarını korumaya ve kurtarılan bölgelerde güvenlik ve istikrarın garantörü olarak Demokratik Suriye Güçleri'nin etrafında toplanmaya çağırıyoruz" denildi.