Bu yıl dünyada bir buçuk milyon kadına meme kanseri teşhisi konması bekleniyor. Uzmanlar erken teşhis sayesinde meme kanserine yakalananların yaşama şansının artık yüzde 98’e çıktığını söylüyor. Bu kanserin yol açtığı ölümlerin çoğu gelişmekte olan ülkelerde görülüyor. Bunun nedeni bu ülkelerde teşhiste geç kalınması. Amerika’nın Sesi, meme kanserine karşı en etkili savunma yöntemini ve bu konudaki yanlış bilgileri araştırdı.
Meme kanseri Amerika’da kadınlarda görülen ikinci en yaygın kanser türü. Güney Amerika’daysa kadınlar arasında birinci ölüm nedeni, meme kanseri.
Harvard Üniversitesi’nin araştırmasına göre geçen yıl meme kanserinden ölen 450 bin kadının yarısından fazlası gelişmekte olan ülkelerde yaşıyordu. Uzmanlar erken teşhis sayesinde bu ölümlerin önlenebileceğini söylüyor.
Amerikan Kanser Derneği’ne göre meme kanseri hastalarının yüzde 98‘i erken teşhis sayesinde kanseri yeniyor. Erken tanıda en iyi tarama tekniği mamografi.
Cleveland Kliniği’nde uzman olan Doktor Laura Shephardson şöyle konuşuyor: ”Memede kanser elle dokunulduğu zaman hissedilebiliyorsa bu, tümörün büyüdüğü ve yayıldığı anlamına gelir. Mamografinin amacı kanseri tümör küçükken ve yayılmadan yakalamak.”
Washington Hastanesi’nden Doktor Elmer Huerta, Latin kökenlilerin yaşadığı bölgelerde mamografi cihazlarının bulunmadığını ve kadınların meme kanseri hakkında yeterince bilinçli olmadığını söylüyor: ”Meme kanseri gibi sinsi ve sessiz bir hastalığa yakalanmışsanız ve erken teşhis yöntemlerinden yoksunsanız, memenizdeki kitleyi fark ettiğinizde artık çok geç kalmışşınız demektir. Kanserli tümör artık ilerlemiş ve yayılmıştır.”
Harvard Üniversitesi’nde kanser araştırmaları yapan Felicia Knaul, kadınların daha sık taramadan geçmesi ve bunun maliyetini düşürmek için de yerel sağlık memurlarının eğitilmesi gerektiğini söylüyor: ”Klinik meme muayenesi için bir onkoloğa gitmeniz gerekmez. Tek ihtiyacınız olan iyi eğitilmiş bir sağlık memuru. Bu eğitimi vermek o kadar da zor değil.”
Kadınların bilinçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Doktor Shephardson, bazı yanlış inanışların da ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Uzmana göre, her tümorün kanserli olması gerekmiyor.
Doktor Shephardson,”Kitle oluşumunun başka açıklamaları da vardır. Kistler, hatta memede zedelenme de kitle oluşumuna yol açar. Şüpheli olanlar genelde sert, sınırları belli olmayan ve acı vermeyen kitlelerdir” diyor.
Doktor Shephardson aile geçmişinin de kanser riskini arttırdığını söylüyor. İstatistiklere göre yakın akrabaları meme kanseri olan kadınların aynı hastalığa yakalanma riski daha yüksek.
Meme kanserinin bulaşıcı olduğu doğru değil. Ayrıca bu kanser türü erkeklerde de görülebiliyor. Doktor Shephardson’a göre, mamogramın kanseri yaydığı inancı da yanlış: ”Mamogramlarda çok düşük dozda radyasyon kullanılıyor. Günlük hayatınızda çok daha riskli birçok iş yapıyorsunuz. Mamogramların yararı, radyasyona maruz kalma riskinden çok daha fazla.”
Meme kanserinin en tehlikeli özelliği sinsice oluşması. Tümör acı vermediği için teşhis konulduğunda hastalar büyük şok geçiriyor.
Birçok uzmana göre her kadının 40 yaşından başlayarak her yıl mamogram çektirmesi gerekiyor. Bazı doktorlarsa 20 yaşından sonra her yıl muayene öneriyor.