Lübnan'da Değişim Mümkün mü?

12 Ağustos 2020 - Beyrut'ta 2 bin ton amonyum nitrat bulunan depoda çıkan patlama sonucu hasar gören yüzlerce binadan biri

Lübnan, 1975 ile 1990 yılları arasındaki iç savaştan bu yana tarihinin en büyük faciasını yaşadı. 4 Ağustos’ta başkent Beyrut limanında tutulan en az 2 bin ton amonyum nitrat, depolarda çıkan bir yangının etkisiyle patladı. En az 200’e yakın kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin yaralandığı ve evsiz kaldığı patlamanın bir saldırı olmadığı açıklandı.

Saldırı değildi belki ama şehrin göbeğinde bu miktarda yanıcı madde saklanması, ihmaller zincirini, denetimsizlikleri ve Lübnan’ın yapısal sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

1979’dan 2002’ye kadar Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü UNIFIL’in sözcülüğünü yapan ve halen Beyrut’ta yaşayan Timur Göksel, üç kilometre uzakta, şehrin en işlek bölgesi Hamra’daki evinde patlamaya yakalandı. VOA Türkçe’nin görüştüğü Göksel, patlama gününü anlattı; Lübnan’ın geleceğini değerlendirdi.

Your browser doesn’t support HTML5

Lübnan'da Değişim Mümkün mü?

Patlama anını “6 gibi tam evde eşim ve oğlumla burada yemeğe oturuyorduk. Eşim mutfaktan çıktı. Bizim yanımıza oturmaya geldi. Tam akşam yemeğine başlayacaktık ki korkunç bir patlama. Bizim oturduğumuz yerde, hemen benim arkamda pencere vardı. O patladı, açıldı. Sonra anladım ki mutfakta büyük bir patlama, camlar kırılmış, çerçeveler kırılmış. Bizim mutfak camları dolmuş. İlk başta anlayamadık yani büyük bir patlama. Lübnan usulü, çoktandır duymuyoruz ama, bir otomobil patlaması gibi geldi bize bizim sokakta. Evde biraz zarar oldu. Dikkat de edemedik dışarıda ne olduğuna, sonra fark ettik ki ileride büyük bir patlama, duman çıktı ortaya ne olduğunu anlamadık” sözleriyle anlatan Göksel, etrafın savaş alanına döndüğünü kaydetti.

İlgili Haberler Lübnan Başbakanı Patlamanın Ardından İstifa Etti

“Lübnan’da böyle bir patlamaya şahit olmadım”

Olayda şans eseri ailesi de kendisi de yara almayan Göksel, iç savaş döneminde bile böyle bir olay yaşamadığını söyledi. Eski BM sözcüsü, “Çok patlamaya şahit oldum ama böylesine bir şey görmedim, böylesine bir patlama böylesine bir infilak böylesine bir zarar bugüne kadar görmedik” dedi.

Patlama sonrası akla ilk gelen ihtimal bir saldırı olup olmadığıydı. Hatta Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun bile “bombayla dışarıdan müdahale” olasılığını gündeme getirdi ve patlama anında havada savaş uçağı ya da füze olup olmadığının belirlenmesi için Fransa’dan uydu görüntülerini paylaşmasını istedi.

Timur Göksel ise patlamanın içeriden ya da dışarıdan bir siyasi parti ya da grup eliyle yapıldığına dair teorileri desteklemiyor. Göksel’e göre ihmal daha ağır basan bir olasılık.

“Dışarıdan bir katkı olacağını sanmıyorum. Burada doğrudan doğruya buradaki ihmalden, buranın geleneksel yolsuzluğunun bir çözümü bence. Lübnan’ın gerçekleri var. Ticareti çok seven para kazanmayı seven insanlar. Muhtemeldir, (amonyum nitrat) altı senedir orada duruyordu. Birisine satacaklar mıydı, devir mi edeceklerdi onu öğrenmeye çalışıyoruz” diyen Göksel, yabancı ülkelerin özellikle Fransa’nın patlamanın nasıl olduğunu araştırdığını ve gerçeklerin ortaya çıkacağını belirtti.

“Fransa ve Türkiye’den ziyaretler iyi karşılandı”

4 Ağustos’taki patlamadan iki gün sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Beyrut’a gitti; yardım sözü verdiği Lübnan’ın reform yapılmazsa “batmaya devam edeceği” uyarısında bulundu. Macron’un 1920-1945 yılları arasında Fransız mandası altında yönetilen Lübnan’a ziyaretini eleştirenler olsa da Timur Göksel iyi karşılayanlardan.

İlk gelen, tepki gösteren ve yardım yolunu açanın Fransa olduğuna dikkat çeken Göksel, “İyi karşılandı, kimsenin uğraşmadığı bir konuyla adam geldi burada uğraştı. Halkla konuştu, Hıristiyanlarla konuştu tabii. Fransa’nın davranışı bence güzel” dedi ve patlamanın nedeni ile ilgili araştırma yapan Fransızlar’dan gelecek sonucu beklediklerini kaydetti.

Timur Göksel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ziyaretinin gününü hatalı bulsa da, Türkiye’nin ilgisinden memnun olduğunu dile getirdi; “O gün burada zaten çok büyük bir gösteri yapılacak. O arada neden Türkiye’nin bir gün daha gecikmesi bence uygun olurdu. Fakat bence Türkiye’nin davranışları benim hoşuma gitti. Çünkü Türkiye’den ilk defa buraya böylesine geniş bir yardımlar geliyor” diye konuştu.

İlgili Haberler Lübnan İçin 298 Milyon Dolar Toplandı

Lübnan’da mezhepçi sistem tıkandı mı?

Ekim 2019’da Saad Hariri hükümetini istifaya götüren gösteriler sonrası Lübnan’da sokaklar sakinlemişti. Ancak patlamayla birlikte Beyrutlular yeniden sokağa döküldü. Hariri sonrası kurulan Hassan Diab hükümeti de 10 Ağustos’ta istifa etti; ancak gösteriler yatışmadı.

Timur Göksel şu anki gösterilerin Ekim ayında Saad Hariri hükümetini istifaya götüren geniş çaplı protestolara benzemediğine de dikkat çekti. Katılımın daha az olduğunu belirten Göksel, “Daha ziyade meclise karşı tepki var. Meclisi taşlamak falan gibi. Bazı sloganlar atıldı, ‘mutlak düzen değişmeli’ diyenler oldu ama ben bunun fazla etkili olacağını sanmıyorum maalesef” dedi.

“Mutlak düzen değişmeli” diyenler, Lübnan’ın mezhepçi siyasi yapısından kurtulmak isteyenler. Üst düzey görevler mecliste temsil edilen 18 dini grup arasında paylaştırılıyor. Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, başbakan Sünni Müslüman, Meclis sözcüsü Şii Müslüman, başbakan vekili ve meclis başkanı ise Rum Ortodoks olmak zorunda. Meclisin 28 koltuğu da Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında eşit olarak dağılıyor.

Lübnan’da mezhep çatışmalarını önlemek için uygulanan bu sistemin bugünün şartlarında tıkandığını düşünenler olsa da Timur Göksel, siyasetçilerden bir adım beklemiyor. Göksel, “Kesinlikle değiştirmek istemiyorlar bu düzeni. Onlar bu düzenden memnunlar, bu düzenle gitmeye çalışıyorlar. Bütün davamız buradan zaten. Bu mezhepsel sistem değişmeyecek burada maalesef” şeklinde konuşuyor.

“Hükümetin istifası normal”

Göksel Hassan Diab hükümetinin istifasına da şaşırmamış. Hükümetin ne Hariri grubundan ne Hıristiyanlar’dan destek aldığını söyleyen eski BM sözcüsü, “Yani geçici bir dönem için seçilmişlerdi ve gördüğünüz gibi ilk fırsatta ‘bize ne ya, biz buna karışmadık ki, bizim bir alakamız yok’ deyip istifalar başladı. Arkasından da 5-6 bakan istifa edince Başbakanın da istifa etmesi de normaldir tabi” ifadelerini kullandı. Göksel, yeni bir Sünni başbakan ve beraber çalışacağı kişilerin bulunmasının kolay olmayacağı ve uzun bir süreçle karşı karşıya oldukları öngörüsünde bulundu.

Protestoların devam etmesi durumunda bundan sonra kurulacak hükümetlerin daha dikkatli olabileceğini belirten Göksel, Lübnan’ın değişeceğinden ise umutlu değil. Göksel, 15 yıllık iç savaşta 150 binden fazla kayıp veren Lübnan’ın yeniden çatışmalara sürüklenme ihtimalini ise şu sözlerle değerlendiriyor: “Artık buranın bir iç savaş yapacak hali kalmış değil. Çok zayıf bir ülke zaten çok büyük ekonomik sorunları var. Başka sorularınız var. Bundan sonra kimsenin kolay kolay bir iç savaşa yöneleceğini sanmıyorum.”