Libya’da 60 yıldan sonra düzenlenen ilk demokratik seçimlerde alınan sonuçlara göre Batı yanlısı partiler önde gidiyor. Özellikle büyük kentlerde eski Başbakan Mahmud Cibril’in lideri olduğu Batı yanlısı partiler ittifakının İslamcı partilerden daha fazla oy topladığı görülüyor. Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Ian Martin, nispeten sakin geçen seçimlerden sonra Libya’da halkın umutlu olduğunu söylüyor. Ancak Martin seçim başarısının Libya’yı bekleyen ciddi sorunları unutturmaması gerektiğini vurguluyor. Brookings Enstitüsü uzmanı Michael O’Hanlon, Libya’da siyasi istikrarı sağlamanın kolay olmayacağı görüşünde:
“Seçimin adil ve bazı olaylara rağmen oldukça sakin geçmesi, çok olumlu bir gelişme ancak bu elbette siyasi istikrarı garanti etmiyor. Bazı ülkelerde, iyi geçen seçimlerin ardından kötü liderler ve kötü kararlar yüzünden birlik sağlanamadığını geçmişte gördük. Bu yüzden yeni Libya liderinin de bunu anlaması gerekiyor. Libya’da ya çok partili, birçok etnik grubu temsil eden bir hükümet kurulacak, bu hükümet iktidar paylaşımını adil bir düzene oturtacak, ya da bazı gerekli politikalar hızla yürürlüğe konulacak ve geniş tabanlı bir hükümet yönetiminde adil politikalar uygulanacak. Ancak bunların gerçekleşmesi kolay değil.”
Brookings Enstitüsü dış politika uzmanı Michael O’Hanlon’a göre, Libya için en iyi politika, aceleci davranmaktan kaçınmak. O’Hanlon, ayrılıkçı gruplara, birlik içinde bir hükümet kurmanın öncelik taşıdığının, şu an için bölücü kararlara yönelmenin iyi olmayacağının anlatılması gerektiğini söylüyor:
“Libya gibi geçiş döneminde olan bir ülke için en doğru politika, süreci yavaşlatmak ve bağımsızlık isteyen grupların, ülkenin parçalanmasını önlemek için başlangıçta birlik içinde davranmak gerektiğini anlamalarını sağlamaktır. Şu an Libya’nın parçalanması ve ülkenin petrol kaynakları üzerinde savaşa neden olabilecek çatışmaların kimsenin yararına olmayacağı kesin. Onlara 5,6,8 yıl sonra ayrılıkçı taleplerinin yeniden ele alınabileceğini söylemek gerekir.”
Kuzey Afrika’nın petrol zengini ülkesi Libya, Muammer Kaddafi’nin yönetiminde 40 yıl geçirdi. 1969’da askeri darbeyle iktidara gelen Kaddafi altı ay süren bir ayaklanmanın ve NATO müdahalesinin ardından Ağustos 2011’de devrildi. Batı, Libya olayından ve genel olarak Arap Baharı olarak anılan direnişlerden ders aldı mı? Brookings uzmanı O’Hanlon “evet” diyor.
“Bence Batı, Arap dostlarına karşı daha anlayışlı ve esnek olması gerektiğini öğrendi. Onlara kendi politikalarını şekillendirmeleri, kendi kararlarını vermeleri için zaman tanımak gerektiğini anladık. Bizim istemediğimiz veya kötü sonuç vereceği açık tercihler bile yapsalar, savaş, çatışma, azınlıklara baskı gibi uygulamalar içermediği sürece, sabırla beklememiz gerektiğini gördük. Bence Amerika’nın şu veya bu grubu desteklemesi doğru değil. Bu yüzden onlara barışçı çözüm, azınlıklara saygı gibi standartlara saygılı olmaları gerektiğini hatırlatmamız ve kendi hatalarından ders almalarını beklememiz en doğrusu.”
Libya halkının seçtiği 200 üyeli meclis, önümüzdeki günlerde geçici bir hükümet kuracak, ardından gelecek yıl yapılacak parlamento seçimlerinden önce yeni anayasayı hazırlayacak. Libya’da siyasi geçiş döneminin en önemli isminin, Mahmud Cibril olacağı anlaşılıyor. Kaddafi döneminde ekonomi bakanı olan Cibril’in Ulusal Güçler İttifakı, 60 siyasi partiyle birkaç yüz sivil toplum örgütünden oluşuyor. Bir süre başbakanlık da yapan Cibril, Amerika’da eğitim görmüş bir siyasetçi, ılımlı ve Batı yanlısı olarak tanınıyor.
“Seçimin adil ve bazı olaylara rağmen oldukça sakin geçmesi, çok olumlu bir gelişme ancak bu elbette siyasi istikrarı garanti etmiyor. Bazı ülkelerde, iyi geçen seçimlerin ardından kötü liderler ve kötü kararlar yüzünden birlik sağlanamadığını geçmişte gördük. Bu yüzden yeni Libya liderinin de bunu anlaması gerekiyor. Libya’da ya çok partili, birçok etnik grubu temsil eden bir hükümet kurulacak, bu hükümet iktidar paylaşımını adil bir düzene oturtacak, ya da bazı gerekli politikalar hızla yürürlüğe konulacak ve geniş tabanlı bir hükümet yönetiminde adil politikalar uygulanacak. Ancak bunların gerçekleşmesi kolay değil.”
Brookings Enstitüsü dış politika uzmanı Michael O’Hanlon’a göre, Libya için en iyi politika, aceleci davranmaktan kaçınmak. O’Hanlon, ayrılıkçı gruplara, birlik içinde bir hükümet kurmanın öncelik taşıdığının, şu an için bölücü kararlara yönelmenin iyi olmayacağının anlatılması gerektiğini söylüyor:
“Libya gibi geçiş döneminde olan bir ülke için en doğru politika, süreci yavaşlatmak ve bağımsızlık isteyen grupların, ülkenin parçalanmasını önlemek için başlangıçta birlik içinde davranmak gerektiğini anlamalarını sağlamaktır. Şu an Libya’nın parçalanması ve ülkenin petrol kaynakları üzerinde savaşa neden olabilecek çatışmaların kimsenin yararına olmayacağı kesin. Onlara 5,6,8 yıl sonra ayrılıkçı taleplerinin yeniden ele alınabileceğini söylemek gerekir.”
Kuzey Afrika’nın petrol zengini ülkesi Libya, Muammer Kaddafi’nin yönetiminde 40 yıl geçirdi. 1969’da askeri darbeyle iktidara gelen Kaddafi altı ay süren bir ayaklanmanın ve NATO müdahalesinin ardından Ağustos 2011’de devrildi. Batı, Libya olayından ve genel olarak Arap Baharı olarak anılan direnişlerden ders aldı mı? Brookings uzmanı O’Hanlon “evet” diyor.
“Bence Batı, Arap dostlarına karşı daha anlayışlı ve esnek olması gerektiğini öğrendi. Onlara kendi politikalarını şekillendirmeleri, kendi kararlarını vermeleri için zaman tanımak gerektiğini anladık. Bizim istemediğimiz veya kötü sonuç vereceği açık tercihler bile yapsalar, savaş, çatışma, azınlıklara baskı gibi uygulamalar içermediği sürece, sabırla beklememiz gerektiğini gördük. Bence Amerika’nın şu veya bu grubu desteklemesi doğru değil. Bu yüzden onlara barışçı çözüm, azınlıklara saygı gibi standartlara saygılı olmaları gerektiğini hatırlatmamız ve kendi hatalarından ders almalarını beklememiz en doğrusu.”
Libya halkının seçtiği 200 üyeli meclis, önümüzdeki günlerde geçici bir hükümet kuracak, ardından gelecek yıl yapılacak parlamento seçimlerinden önce yeni anayasayı hazırlayacak. Libya’da siyasi geçiş döneminin en önemli isminin, Mahmud Cibril olacağı anlaşılıyor. Kaddafi döneminde ekonomi bakanı olan Cibril’in Ulusal Güçler İttifakı, 60 siyasi partiyle birkaç yüz sivil toplum örgütünden oluşuyor. Bir süre başbakanlık da yapan Cibril, Amerika’da eğitim görmüş bir siyasetçi, ılımlı ve Batı yanlısı olarak tanınıyor.