Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun 18 Eylül’de İstanbul’un Fatih semtinde düzenlediği ve tepkilere neden olan LGBTİ+ karşıtı mitingle ilgili tartışmalar sürüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan kadın ve LGBTİ+ örgütleri temsilcileri, geçen haftasonu yapılan mitinge izin verilerek “nefret ve ayrımcılık suçlarının işlendiğini” söyledi.
İlgili Haberler LGBTQ+ Karşıtları Yürüdü Sosyal Medyada Tepki Büyüdüİstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü ve İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, sadece demokratik taleplerini söylemek isteyenlerin susturulduğunu söyledi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 27 Haziran Onur Haftası'ndaki yürüyüşleri yasaklayan İstanbul Valiliği'nin nefret söylemi içeren bir yürüyüşe izin vermesine tepki gösteren Moroğlu, ayrımcılık suçu işlendiğini ifade etti.
“Kamu desteğiyle böyle bir yürüyüşün yapılması karşısında herkes sessiz”
VOA Türkçe’nin konuştuğu Avukat Nazan Moroğlu, kadınların haklı oldukları taleplerle ilgili yapmak istedikleri yürüyüşlerin valilik kararlarıyla yasaklandığı noktada, nefret söylemi içeren bu yürüyüşe izin verilmesini hayretle karşıladığını söyledi.
Moroğlu, “8 Martlarda, 25 Kasımlarda çok haklı bir taleple sesleniş yapılması istenen yürüyüşlerin tümü valilikçe engellendi, diğer illerde de engellendi. Oysa kadın insan hakları dediğimiz, kadın erkek eşitliği dediğimiz bir demokrasi meselesi. Sorunlara dikkat çekip demokrasi ve kadını güçlendirmek için taleplerin verileceği toplantılar. Hepsi susturuldu, bastırıldı ve o sesler duyulmaz hale geldi. Buna karşılık böyle bir nefret söylemini de içeren bir yürüyüşe izin verilmesini bir hukukçu olarak hayretle karşılıyorum. Çünkü çok demokratik taleplerle kadınların yürüyüşü engelleniyor. Ancak farklı bir kesimin, hem de RTÜK'ten duyurularını da yaparak yani bir kamu desteğiyle böyle bir yürüyüşü yapması karşısında herkes sessiz” dedi.
“Toplum artık huzur istiyor”
Türkiye’de ayrımcılıkların sona erdirilmesi gerektiğini vurgu yapan Moroğlu, “Toplum artık huzur istiyor. Toplum ekonomik zorluklardan çıkmak istiyor. Fakat bu demokratik talepleri söze dökmek isteyenler susturuluyor. Dolayısıyla bu ayrımcılığa artık Türkiye’de son verilmeli. Anayasamızda, aile toplumun temeli diyor. Ama ailenin içindeki bütün bireyler cinsiyete dayalı ya da toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda hepsinin bir yurttaş olarak korunma hakkı var. Bu konuda ayrımcılıklar yapılmamalı” diye konuştu.
“Baskılar arttıkça LGBTİ’lilere destek de artıyor”
Geçen haftasonu yapılan mitingden sonra LGBTİ bireyleri üzerindeki baskının artabileceğine dikkat çeken LGBTİ Meclisi İstanbul temsilcisi Ilgın Gürses ise, karşıt yürüyüşün hükümet tarafından desteklendiğini düşündüklerini ifade etti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Gürses, hükümetin ekonomik çıkmazda olduğu için gündemi değiştirmek adına kendisi gibi düşünmeyen herkesi hedef aldığını söyledi.
İlgili Haberler RTÜK'ten LGBTİ+ Karşıtı Kamu Spotu KararıGürses, “Bu yürüyüşün sadece buraya katılan aile ile ilgili çeşitli kaygıları olan insanlar tarafından yapıldığını düşünmüyoruz. Bizim zaten temel sorunumuz bu yürüyüşün hükümet tarafından örgütlenmesi. Yani devlet kurumları, kamu kuruluşları bunu alenen örgütledi. Bize sansür uygulayan RTÜK bu eylemin reklamını yaptı. Her eylemi engelleyen İstanbul Valiliği böyle bir nefret suçunu tümüyle görmezden geldi. Binlerce yıl öncesinden kalmış bir zihniyeti fikir diye konuşacak değiliz. Biz zaten bu gerici zihniyetin tarihe gömüldüğünü biliyoruz ve kazanması da mümkün değil. Mutlaka bizim ilerici zihniyetimiz, ilerici fikirlerimiz kazanacak. Hükümetin bu eylemi örgütlemesi ile ilgili de çıkmaza girdiği için kendisi gibi düşünmeyen herkese saldırdığını düşünüyoruz. Yani ekonomik krizden kaynaklı bir çıkmaza giriyor ve bundan kurtulması mümkün değil. Her çıkmaza girdiğinde, Boğaziçi Direnişi olduğunda LGBTİ'lilere saldırdı. Şimdi tekrardan bir ekonomik kriz nedeniyle ciddi bir çıkmaza giriyor, LGBTİ'lere saldırıyor ama her saldırıda da biz biliyoruz ki LGBTİ’lilere destek daha da artıyor” ifadelerini kullandı.
“Bu bir varoluş meselesi”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Aşkın Koç da yürüyüşün insan haklarına aykırı bir eylem olduğunu söylememek için kör olmak gerektiğini ifade etti.
Koç, “Her şeyden önce demokratik değil. Bu aslında bir varoluş meselesi. Bu insanlar arkadaşlarımız, dostlarımız, ailemizden insanlar, en yakınlarımız oluyor hatta bazen. Varlar, varlıklarını sürdürüyorlar. Bizim gibi hayatın içindeler. Demokratik, özgür yaşamak istiyorlar. Yaşam haklarını ihlal edebilmek için ellerinden ne geliyorsa yapan bir kesim var. Açıkçası bu kesimin çok sağlıklı düşündüğünü zannetmiyorum. Onlar da ne yaptıklarının bence farkında değiller. Biz nasıl yaşıyorsak, biz nasıl hayatımıza devam ediyorsak, iş hayatının içinde, sosyal hayatın içerisindeysek o arkadaşlarımız da var, var olmaya devam edecekler. Biz onlara sarılmaya, onlarla bir arada haklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.