Krizin Ukrayna’nın doğusuna yayılması, uluslararası toplumun ‘Kırım’ı unuttuğu’ yolunda Tatar nüfus arasında kaygıya yol açtı. Tatar Lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, bu konuda Amerika'nın Sesi'nin sorularını yanıtladı
WASHINGTON —
Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz Kırım’dan sonra Ukrayna’nın diğer bölgelerine de yayıldı. Aynı Kırım’da olduğu gibi, Ukrayna’dan ayrılmak isteyen Rusya yanlıları, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in erteleme çağrısına rağmen Donetsk ve Luhansk bölgelerinde bugün referandum düzenliyor.
Krizin Ukrayna’nın doğusuna yayılması, başta Amerika olmak üzere uluslararası toplumun ‘Kırım’ı unuttuğu’ yolunda Kırım Tatarları arasında kaygıya yol açmış durumda. Kırım Tatar ulusal hareketi lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, Amerikalı yetkililerden güvence de alsa bu kaygısını gizlemiyor.
Kırımoğlu’nun Rusya’ya girişi bir süre önce, şimdilik “yıl sonuna kadar’ yasaklanmışa benziyor. Bu giriş yasağı, Rusya tarafından bir süre önce ilhak edilmesinden dolayı Kırım için de geçerli. Hayatının büyük bir bölümünü kendi anavatanını görmeden geçiren 71 yaşındaki Tatar lider, yeni bir sürgünle karşı karşıya. Üstelik, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını reddeden yerel Tatar halk da, benzeri bir sürgüne maruz kalabilir.
Tatar nüfusun tamamı 1944 yılında Sovyet lideri Jozef Stalin tarafından Orta Asya’ya sürgüne gönderildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’yla işbirliği yapmakla suçlanan Tatarlar, bir daha geri dönmemek üzere toptan evlerini terk etmeye zorlandı. Bundan on yıl sonra Kırım, bir sonraki Sovyet lideri Nikita Kruşçev tarafından Rusya’dan Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredildi. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından itibaren de Kırım Tatarları, yavaş yavaş sürgünden yarımadaya dönmeye başladı.
Kırım’da Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Moskova’nın da desteğiyle iki ay önce düzenlenen referandumla Ukrayna’dan ayrılma kararı aldı. Rusya bunun ardından yarımadayı ilhak etti. Karar Amerika ve Batılı ülkeler tarafından tanınmıyor. Yarımada nüfusunun yüzde 12’sini oluşturan ve sayıları 300 binin altında olan Tatarlar’ın çoğunluğu da Ukrayna vatandaşı olarak kalmak istiyor.
Amerika’nın Sesi muhabiri Alparslan Esmer’in telefonla ulaştığı Ukrayna milletvekili, Kırım Tatar Milli Meclisi eski başkanı ve Kırım Tatar ulusal hareketi liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımlıoğlu, Türkiye ve uluslararası toplumun, yasaklı olduğu Kırım’a dönebilmesi için diplomatik girişim başlatacağını söylüyor. Tatar lider ayrıca Ukrayna krizinin büyümesinden kaynaklanan ve Amerika’nın Kırım’ı gözden çıkarabileceği yönündeki kaygısını da Amerika’nın Sesi’yle paylaştı.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’yla söyleşinin tamamını aşağıdaki ses dosyasından da dinleyebilirsiniz:
‘Kırım’a dönmem için diplomatik girişim başlatılacak’
VOA: "Son bir hafta içinde Kırım'a ve Rusya'ya girişinizin yasaklandığı yönünde haberler var. Beş yıl yasak uygulandığı söyleniyor. Ama siz Moskova havaalanındayken İnterfaks haber ajansına Rusya'ya girişinizin yıl sonuna kadar yasaklandığını söylemişsiniz. Rusya'ya da Kırım'a da giremiyor musunuz?"
MUSTAFA ABDÜLCEMİL KIRIMOĞLU: "19 Nisan'da Kırım'dan çıktığımda bana sınırda 'haydutların' (ayrılıkçı Rus milislerin) lideri gelip bana bir bildiri okudu. Bana Rusya'ya girişimin 19 Nisan 2019'a kadar yasak olduğu söylendi. 1986'da Sibirya'da serbest bırakıldıktan sonra 26 yıl boyunca Rusya'ya gitmedim. 'Rusya' deyince 'Kırım'ı da kastediyorlarmış. Ama bana okunan bildiride ne imza ne de mühür vardı. Bu haber internette yayılınca Ruslar açıklama yaptı, böyle bir yasak olmadığını söylediler. 'Batı propagandası' dediler, 'İstediği zaman gidebilir, gelebilir' dediler. Sonra 2 Mayıs'ta (Kiev'den) Kırım'a gitme niyetim vardı. Karayolu 8-10 saat. Sınırda beklemek de istemedim. Tek uçak Moskova'dan var. Bu kez Moskova üzerinden gitmeye karar verdim. 2 Mayıs'ta bir arkadaşımla Moskova Şeremetyevo Havaalanı'na gittim. Oradan da iki saat aktarmadan sonra Simferepol'e (Kırım'a) gidecektik. Ancak pasaport kontrol noktasında bir saat beklettiler, sonunda Rus istihbaratının bir elemanı geldi ve bana Rusya topraklarına 'bu yılın sonuna kadar' girmemin yasak olduğunu söyledi. Ama yine ne bir kağıt, ne bir imza var. Yalnızca sözle bildirildi. Sonra ben Kiev'e döndüm, 3 Mayıs'ta Kiev'den karayoluyla sabaha karşı Kırım'a gittim. Bize bayraklarla Tatarlar'ın eşlik ettiği araçlar da katıldı. Kırım sınırına gelince pasaport kontrol noktası kapalıydı. Arkadaşlar saydılar, 1100'den fazla asker vardı. Bu ara bölgede tetikçiler var. Sanki bizi Kırım'a savaşmaya gidiyormuşuz gibi karşıladılar. Kırım tarafından da 800 kadar arabayla beni karşılamaya gelen 3-4 bin kişi vardı. Beni Kırım'a sokmayacaklarını öğrenince sınırı zorla geçip bu ara bölgeye girdiler. Orada 4-5 saat pazarlık yaptık. Onlar bize ‘Sizi Moskova'dayken almadılar, bizden ne bekliyorsunuz?’ diye yanıt verdi. Aslında haklılar burada. Üstelik sınırı ihlal edip geçenlerin Kırım'a geri alınmayacağını söylediler bana. Bizim arkadaşlar da yine zor kullanarak sınırı geçmek istedi. Bu noktada yüzde yüz kan dökülecek. Çünkü bizi zırhlı arabalar, tanklarla, ellerinde makineli tüfeklerle bekliyorlar. Bütün bir ordu bize karşı. Bizim arkadaşlar silahsız. Bu aşamada Türkiye Büyükelçisi telefon açtı. 'Bu olayları Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı da izliyor. Sizden ricaları, sakın orada kan dökülmesin. Ukrayna içinde yeni bir sıcak bölge olmasın. Geri çekilirseniz iyi olur. Biz sizin Kırım'a girişinizi diplomatik yollardan çözmeye çalışacağız' şeklinde güvence verdi. Rusya alt meclisi Duma'dan da bir milletvekiliyle telefonlaştık. Kendisi, Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nin üyesi. Sonra Avrupa Parlamentosu'nun bir üyesi telefon açtı. Kırım'a alınmam için çalışacakları yönünde güvence verdiler. Ben de geri dönme kararı aldım, ama bir şartla: Buraya gelen vatandaşlarımın Kırım'a geri alınması koşuluyla. Onu kabul ettiler. 3-4 bin kişinin sınırı geçmesini bekledikten sonra ben de arabayla Kiev'e geri döndüm. Ama ben gittikten sonra polis karşılamaya gelenleri bulup onları cezalandırmaya başlamış. Üstelik Kırım'a alınmadığım duyulunca, Kırım'ın bazı yerlerinde de olaylar olmuş. 7-8 bölgede göstericiler sokakları kapattı. Bunu da sanki Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) örgütlüyormuş gibi, Meclis Başkanı Rıfat Çubarov'a dava açmayı planlıyorlar. Durumlar bu yönde."
‘Tatar Meclisi kapatılsa bile faaliyetlerimiz devam edecek’
VOA: "KTMM'nin kapatılması yönünde girişimler var. 'Milli Meclis kapatılırsa yeraltına ineriz demişsiniz' Türk basınında çıkan bazı haberlere göre. Bunu açabilir misiniz?
KIRIMOĞLU: "'Yeraltı' kelimesini kullanmadım. 'Sovyet döneminde de bizim hareketimizi yasaklıyorlardı, ama buna bakmadan biz hareketimize devam ediyorduk' dedim. 'Biz Sovyet rejiminden korkmayan bir milletiz. Sizin Putin'inizden mi korkacağız?' anlamında söyledim. 'Biz Milli Meclis çalışmalarına devam edeceğiz' şeklinde söyledim.
VOA: "KTMM'nin gerçekten kapatılması mümkün mü?"
KIRIMOĞLU: "Kapatsalar ne olacak? Kapatmasalar ne olacak? Evet bazı problemler yaratılacak ileride. Kapatmak üzere dava açacaklar, ama sonuçta kendi zararlarına olacak."
Ukraynalı siyasetçilere Kırım’a giriş yasağı
VOA: "Sizin gibi Kırım'a girişi yasaklanan oldu mu? Ya da Milli Meclis'ten yasaklananlar var mı?"
KIRIMOĞLU: "Kırım Tatarları arasında yasaklanan ilk kişi benim. Ama burada (yerel) Kırım Parlamentosu bölücülük hareketlerine başladıktan sonra Ukrayna Parlamentosu, Kırım'daki yerel parlamentonun dağıtılması konusunda karar almıştı. Şimdi bu karar lehinde oy kullanan Ukraynalı milletvekillerinin Kırım'a girişini yasakladılar. 280 kadar milletvekili. Bunun dışında Ukrayna cumhurbaşkanına, başbakanına, birçok yetkiliye böyle yasaklar uyguladılar. Toplam olarak (Rusya ve Kırım'a girişi yasaklanan) 350 kadar kişi var, ellerindeki listelerde.
‘Ukrayna devriminde umutlarımız farklıydı'
VOA: Amerika Temsilciler Meclisi'nin Dışişleri Komisyonu'nda Kırım Tatarları'nın sorunu konuşuldu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland 'Kırım'daki insan hakları noktasında çok ciddi kaygılarımız var, özellikle de Tatarlar bağlamında' diye konuştu. Nuland çoğunluğu Tatar 7 bin kişinin Kırım dışına sürüldüğünü söylüyor. Bu doğru mu?
KIRIMOĞLU: "Mülteciler Komiserliği'nin verdiği bilgilere göre bugüne kadar 8 bine ulaştı mültecilerin sayısı. Yarıdan çoğu da galiba Kırım Tatarları. Ağırlıklı olarak Ukrayna'nın batı bölgelerine gidenler var."
VOA: Büyük sürgünün 70'inci yıldönümü yaklaşırken, Kırım Tatarları'nın yeni bir sürgünle karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün mü?
KIRIMOĞLU: "Bizim beklentilerimiz bambaşkaydı. Çok umudumuz vardı. Maidan Devrimi'nden sonra demokratik bir hükümet kuruldu. Birçok sorunumuzun çözülmesini umuyorduk."
‘Moskova desteklemese Kırım’da hiçbir şey olmazdı'
VOA: Bu kararların ardında göründüğü kadarıyla Kırım'daki yerel, Rusya yanlısı yönetim varmış gibi. Ama siz Kremlin'in bu kararların ne kadar payı olduğunu söyleyebilirsiniz?
KIRIMOĞLU: "Yüzde yüz, değilse bile yüzde 99. Eğer Moskova desteklemeseydi orada hiçbir şey olmayacaktı. Bu referandum dedikleri de saçma bir şey. O kadar kişi katılmadı referanduma. Biz titizlikle izledik ne kadar kişinin katıldığını. Birincisi, Kırım Tatarları zaten genelde boykot ettiler. 180 bin seçmen olan Kırım Tatarları'ndan 900-1000 arasında kişi, yani yüzde 0,5 civarında kişi katıldı. Ruslar'a gelince, arkadaşlarımızın tahminine göre yüzde 30-40 arası katılım vardı. Önceki seçimlerden daha az faaldiler. Bunun dışında elimize Rus istihbaratına ait gizli belge geçti. Moskova'ya gönderilen belgede katılımın yüzde 34 olduğu yazıyor. Referandumu düzenleyenler istedikleri rakamı yazdı. Hiçbir kontrol olmadı. Az katılım olsa bile aynı kişi beş-altı yerde oy kullandı. Ben 12 Mart'ta (Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir) Putin'le telefonla konuştuğumda, 'Referandum'da Kırım halkının iradesine bakalım, ona göre davranırız' dedi. Ben 'Bu ne saçma şey!' dedim. 'Bir ülkenin belli bir kısmı, köyü, kasabası, bağlı olduğu ülkeden ayrılmak için referandum yapabilir mi? Öyle yapılacak olsa, ben size Kırım'ın içinde birkaç köy bulayım. Belki bazıları Japonya'ya bağlanmak ister, bazıları Türkiye'ye, bazıları da Amerika'ya' dedim. Böyle bir şey olmaz bu hem yasalarımıza hem de uluslararası hukuka aykırı."
VOA: "Bu soruyu sormamın bir diğer nedeni de Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki referandumu erteleyin çağrısı yapmıştı. Sonra sınırdan Rus askerlerinin çekildiğini söyledi ve Ukrayna'da 25 Mayıs'ta yapılacak referandumu övdü. Ama ayrılıkçılar referanduma devam etmekte kararlı. Putin de bu noktada 'kendi sözünü dinletemiyormuş' izlenimi veriyor. Ne dersiniz?
KIRIMOĞLU: "Bu tamamen oyun. Putin'in sözünü dinlememeleri mümkün değil. Çünkü ayrılıkçılar silahlarını hep Rusya'dan alıyor. Rusya destek vermese hiçbir şey yapamazlar."
‘ABD Kırım’ı unutmaya hazırmış gibi izlenim oluştu’
VOA: "Amerikalı yetkililer Ukrayna konusunda çok demeç veriyor. Yaptırım uyarıları yapılıyor. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda Tatarlar'ın durumuna değinildi. Washington'un Tatarlar'In durumuyla yeterince ilgilendiğini düşünüyor musunuz?"
KIRIMOĞLU: "Son dönemde Cenevre'deki görüşmede Rusya'ya daha ileri gitmesi durumunda, Ukrayna topraklarına girmesi durumunda daha sert yaptırım uygulanacağı uyarısı yapıldı. Sanki Kırım'ı unutmuş gibiler. Sanki ileri gitmezlerse Kırım'ı unutmaya hazırlarmış gibi anlaşılıyor bu. Ben bu çekincemi BM Güvenlik Konseyi'nde de söyledim. Brüksel'de NATO zirvesinde de söyledim. Ama onlar 'Öyle şey yok, sonuna kadar takipçisi olacağız ve Ukrayna'nın son karış toprağını terk edinceye kadar onları rahat bırakmayacağız' şeklinde güvence veriyorlar. Ama ne derecede samimiler, bunu bilmiyorum."
‘Kırım Tatarları’yla pazarlık yapmak istiyorlar’
VOA: Vladimir Putin geçen ay sürgüne gönderilen halkların anayurtlarına geri dönmelerine izin veren bir kararname imzaladı. Bu kararname Kırım Tatarları'nı da ilgilendiriyor. Kremlin'in niyetini nasıl yorumlamalı? Bir yandan Kırım Tatarları'nın yararını gözeten bir karara imza atıyor, diğer yandan Tatar liderler Kırım'a sokulmuyor, siyaset yapmalarına izin verilmiyor, KTMM'nin kapatılması gibi tehditler var. Nasıl bir davranış bu?
KIRIMOĞLU: "Putin ve çevresindekiler aptal değil. Kırım Tatarları faktörünün ne kadar önemli olduğunu anlıyorlar. Onların iradesinin önemli olduğunu biliyorlar ve bizimle pazarlık yapmaya çalışıyorlar. Ben 12 Mart'ta Putin'le telefonla konuştuğumda da, ‘Ukrayna'nın Kırım Tatarları için 23 yıl boyunca hiçbir şey yapamadığını’ söyledi, 'Tatarlar için önümüzdeki aylarda şunları yapacağız, Kırım Tatarları'nın temsilcileri yönetim yapılarında belli paya sahip olacak, köy-kasabaların eski adları geri verilecek' dedi. Ben de ona 'bizim vatanımızın satılık olmadığını' söyledim. 'Kararımızı aldık, derhal askerlerinizi çekin' dedim. 'Bize yardım etmek istiyorsanız, Ukrayna hükümetiyle görüşüp yardımınızı yapın' diye konuştum. Aslında Rusya bizim (Tatarlar'ın) durumuyla ilgili bazı sorumluluklara sahip. 1944 yılında sürgüne gönderildiğimizde Kırım yarımadası Rusya'nın toprağıydı. Elbette Rusya'nın bir şeyler yapması lazım. Ama bunu bizim toprağımızı işgal ederek yapamazlar."
‘Halkın iradesi önemliyse neden Çeçenistan’da referandum yapılmadı?’
VOA: "Pazarlık yapma ihtiyacı duyuyorlarsa, neden Tatar liderleri dışlıyorlar?
KIRIMOĞLU: "Rusya'nın vaatlerinin bedelini biliyoruz. Halkın iradesiyle madem bu kadar ilgililer, neden o referandumu Çeçenistan'da düzenlemediler? Neden onları öldürdüler? Kendi halkının kaderini tayin etme hakkı var diye böyle sözler söylüyorlar. Şimdi Rusya girdikten sonra Kırım'ın statüsü konusunda konuşmak bile, referandumun sözünü etmek bile yasak. Rusya'nın Ceza Kanunu'na göre bu 'bölücülük' suçuna giriyor. 5 yıl hapis cezası var. Biz şu anda demokratik ülkede yaşıyoruz. Rusya'ya bağlanırsak tam totaliter bir rejime döneceğiz. Büyük fark var. Sanki Sovyet rejimi geri dönmüş gibi olacak."
‘Türkiye’de hükümet Kırım Tatarları konusunda daha cesur’
VOA: "KTMM'nin kapatılabileceği yönündeki haberlerin ardından Türk Dışişleri Bakanlığı bu konudan kaygı duyduğunu bildiren bir açıklama yayınladı. Türkiye'den başka girişimler bekliyor musunuz?"
KIRIMOĞLU: "Türkiye Amerika gibi güçlü bir ülke değil. Durumunu anlıyoruz. Belli çerçevede Türkiye bir şeyler yapabilir. Ama doğal gazının, petrolünün yarısını Rusya'dan alıyor. Ticareti de 40 milyar dolar civarında. Bu bağlantılar kesilirse Türk ekonomisi zarar görür. Biz onu da istemiyoruz. 13 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le görüşeceğim."
VOA: "Cumhurbaşkanıyla, Başbakanla görüştüğünüzde, size neler söylüyorlar, ne öneriyorlar?"
KIRIMOĞLU: "Önceki hükümetlerin Kırım Tatarları'na karşı davranışı aynı olmamıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan telefonla Putin'le görüştüğünde açıkça söyledi: 'Orada bizim akrabalarımız var. Onlara bir şey olursa Türkiye tarafsız kalamaz' diyor. Öncede böyle bir şey olmadı. Şimdi daha cesur bir hükümet var. Ne kadar cesur olsa da, ne yapabilirler. Onlardan daha önce Boğazlar'ı Rus gemilerine kapatmalarını rica ettim. Ama onlar Montrö Anlaşması'na bağlı olduklarını, savaş olmadığı sürece Boğazlar'ı kapatamayacaklarını söylediler. Burada haklılar. Elbette eğer Türkiye Boğazlar'ı kapatsa, petrol tankerlerini geçirmese etkisi olacak. Diyelim ki Karadeniz'e Türkiye'nin savaş gemileri çıksaydı, Kırım'a yakınlaşsaydı, o da bize moral verecekti. Onun da etkisi olurdu, ama Türkiye ve Rusya arasında gerginlik olacak ve elbette sonuçta bunun Türkiye'ye zararı da olur. Ama zarar herkese olur. Ben onu Brüksel'de de söyledim. 'Siz ağır bedel ödememek için bu yaptırımların sert olmasını istemiyorsunuz, ama bu bedeli ödemezseniz, birkaç yıl sonra çok daha ağır bir bedel ödeyeceksiniz' dedim. Açıktan açığa tüm uluslararası kuralları bozan bir rejimi durdurmazsanız, sorunlar daha da büyüyecek. Sonuçta herkes kendi çıkarını düşünüyor tabi"
‘Bir gün Kırım’a döneceğimizi biliyorduk’
VOA: "Altı aylıkken ailenizle birlikte yüzbinlerce Tatar'la birlikte Kırım'dan sürgün edildiniz. Çocukluğunuz Özbekistan'da geçti. Sovyet döneminde mücadele verdiniz, defalarca tutuklandınız, çalışma kamplarına gönderildiniz. En sonunda Sovyetler Birliği dağıldığında Tatarlar Kırım'a dönmeye başladı. Çocukluğunuz Kırım'da geçmedi. Orada büyümediniz, hiç görmediniz. 'Özbekistan'da ben mutluyum' diye sormadınız mı? Neden görmediğiniz Kırım'a dönmeye karar verdiniz?"
KIRIMOĞLU: "İnsan kendi evlatlarının geleceğini düşünecekse önce bir vatanı olması gerek. Eğer vatanı olmazsa o milletin perspektifi olmaz. Bu ilk neden ama ondan başka, babalarımız, dedelerimiz hep Kırım'ı konuştu. Görmesek de Kırım yarımadasının vatanımız olduğunu, eninde sonunda oraya geri döneceğimizi hep biliyorduk. O nedenle milli hareketimiz, Sovyetler Birliği zamanında en güçlü hareketlerden biriydi. Biz esas olarak eğitimi evimizde aldık. O yüzden Sovyet propagandasının hiç etkisi olmadı."
‘En uzun süreli açlık grevi’
VOA: "1970'lerin kapalı Sovyet döneminde, uluslararası alanda kendinizi nasıl duyurmayı başardınız?"
KIRIMOĞLU: "Ben duyurmadım ama 1975'te hapis yatarken, bir gerekçe bulup cezamı uzatmak için yeni bir dava açtılar. Ben de o zaman açlık grevi başlattım. Açlık grevi çok uzun sürdü. Toplam 303 gün devam etti. Şimdi yakın zamanda Rusya'da bir internet sitesi en uzun süre açlık grevi yapanın ben olduğumu yazıyor. Açlık grevinin yararı da oldu. Tüm Batı radyoları, Amerika'nın Sesi, Azatlık (Hür Avrupa/Özgürlük Radyosu), Kanada radyosu yayınlarına benim haberimden başlıyordu. 'Bugün Mustafa Cemiloğlu'nun açlık grevinin 40'ıncı, 70'inci, 80'inci günü' diye. Neden açlık grevine başladığımı, Kırım Tatarları'nın sorunlarını anlatıyorlardı. Amaç buydu. Bu amaca ulaştık. O zaman Kırım Tatarları'nın sorunu dış dünyaya duyuruldu."
Krizin Ukrayna’nın doğusuna yayılması, başta Amerika olmak üzere uluslararası toplumun ‘Kırım’ı unuttuğu’ yolunda Kırım Tatarları arasında kaygıya yol açmış durumda. Kırım Tatar ulusal hareketi lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, Amerikalı yetkililerden güvence de alsa bu kaygısını gizlemiyor.
Kırımoğlu’nun Rusya’ya girişi bir süre önce, şimdilik “yıl sonuna kadar’ yasaklanmışa benziyor. Bu giriş yasağı, Rusya tarafından bir süre önce ilhak edilmesinden dolayı Kırım için de geçerli. Hayatının büyük bir bölümünü kendi anavatanını görmeden geçiren 71 yaşındaki Tatar lider, yeni bir sürgünle karşı karşıya. Üstelik, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını reddeden yerel Tatar halk da, benzeri bir sürgüne maruz kalabilir.
Tatar nüfusun tamamı 1944 yılında Sovyet lideri Jozef Stalin tarafından Orta Asya’ya sürgüne gönderildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’yla işbirliği yapmakla suçlanan Tatarlar, bir daha geri dönmemek üzere toptan evlerini terk etmeye zorlandı. Bundan on yıl sonra Kırım, bir sonraki Sovyet lideri Nikita Kruşçev tarafından Rusya’dan Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredildi. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından itibaren de Kırım Tatarları, yavaş yavaş sürgünden yarımadaya dönmeye başladı.
Kırım’da Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Moskova’nın da desteğiyle iki ay önce düzenlenen referandumla Ukrayna’dan ayrılma kararı aldı. Rusya bunun ardından yarımadayı ilhak etti. Karar Amerika ve Batılı ülkeler tarafından tanınmıyor. Yarımada nüfusunun yüzde 12’sini oluşturan ve sayıları 300 binin altında olan Tatarlar’ın çoğunluğu da Ukrayna vatandaşı olarak kalmak istiyor.
Amerika’nın Sesi muhabiri Alparslan Esmer’in telefonla ulaştığı Ukrayna milletvekili, Kırım Tatar Milli Meclisi eski başkanı ve Kırım Tatar ulusal hareketi liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımlıoğlu, Türkiye ve uluslararası toplumun, yasaklı olduğu Kırım’a dönebilmesi için diplomatik girişim başlatacağını söylüyor. Tatar lider ayrıca Ukrayna krizinin büyümesinden kaynaklanan ve Amerika’nın Kırım’ı gözden çıkarabileceği yönündeki kaygısını da Amerika’nın Sesi’yle paylaştı.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’yla söyleşinin tamamını aşağıdaki ses dosyasından da dinleyebilirsiniz:
Your browser doesn’t support HTML5
VOA: "Son bir hafta içinde Kırım'a ve Rusya'ya girişinizin yasaklandığı yönünde haberler var. Beş yıl yasak uygulandığı söyleniyor. Ama siz Moskova havaalanındayken İnterfaks haber ajansına Rusya'ya girişinizin yıl sonuna kadar yasaklandığını söylemişsiniz. Rusya'ya da Kırım'a da giremiyor musunuz?"
MUSTAFA ABDÜLCEMİL KIRIMOĞLU: "19 Nisan'da Kırım'dan çıktığımda bana sınırda 'haydutların' (ayrılıkçı Rus milislerin) lideri gelip bana bir bildiri okudu. Bana Rusya'ya girişimin 19 Nisan 2019'a kadar yasak olduğu söylendi. 1986'da Sibirya'da serbest bırakıldıktan sonra 26 yıl boyunca Rusya'ya gitmedim. 'Rusya' deyince 'Kırım'ı da kastediyorlarmış. Ama bana okunan bildiride ne imza ne de mühür vardı. Bu haber internette yayılınca Ruslar açıklama yaptı, böyle bir yasak olmadığını söylediler. 'Batı propagandası' dediler, 'İstediği zaman gidebilir, gelebilir' dediler. Sonra 2 Mayıs'ta (Kiev'den) Kırım'a gitme niyetim vardı. Karayolu 8-10 saat. Sınırda beklemek de istemedim. Tek uçak Moskova'dan var. Bu kez Moskova üzerinden gitmeye karar verdim. 2 Mayıs'ta bir arkadaşımla Moskova Şeremetyevo Havaalanı'na gittim. Oradan da iki saat aktarmadan sonra Simferepol'e (Kırım'a) gidecektik. Ancak pasaport kontrol noktasında bir saat beklettiler, sonunda Rus istihbaratının bir elemanı geldi ve bana Rusya topraklarına 'bu yılın sonuna kadar' girmemin yasak olduğunu söyledi. Ama yine ne bir kağıt, ne bir imza var. Yalnızca sözle bildirildi. Sonra ben Kiev'e döndüm, 3 Mayıs'ta Kiev'den karayoluyla sabaha karşı Kırım'a gittim. Bize bayraklarla Tatarlar'ın eşlik ettiği araçlar da katıldı. Kırım sınırına gelince pasaport kontrol noktası kapalıydı. Arkadaşlar saydılar, 1100'den fazla asker vardı. Bu ara bölgede tetikçiler var. Sanki bizi Kırım'a savaşmaya gidiyormuşuz gibi karşıladılar. Kırım tarafından da 800 kadar arabayla beni karşılamaya gelen 3-4 bin kişi vardı. Beni Kırım'a sokmayacaklarını öğrenince sınırı zorla geçip bu ara bölgeye girdiler. Orada 4-5 saat pazarlık yaptık. Onlar bize ‘Sizi Moskova'dayken almadılar, bizden ne bekliyorsunuz?’ diye yanıt verdi. Aslında haklılar burada. Üstelik sınırı ihlal edip geçenlerin Kırım'a geri alınmayacağını söylediler bana. Bizim arkadaşlar da yine zor kullanarak sınırı geçmek istedi. Bu noktada yüzde yüz kan dökülecek. Çünkü bizi zırhlı arabalar, tanklarla, ellerinde makineli tüfeklerle bekliyorlar. Bütün bir ordu bize karşı. Bizim arkadaşlar silahsız. Bu aşamada Türkiye Büyükelçisi telefon açtı. 'Bu olayları Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı da izliyor. Sizden ricaları, sakın orada kan dökülmesin. Ukrayna içinde yeni bir sıcak bölge olmasın. Geri çekilirseniz iyi olur. Biz sizin Kırım'a girişinizi diplomatik yollardan çözmeye çalışacağız' şeklinde güvence verdi. Rusya alt meclisi Duma'dan da bir milletvekiliyle telefonlaştık. Kendisi, Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nin üyesi. Sonra Avrupa Parlamentosu'nun bir üyesi telefon açtı. Kırım'a alınmam için çalışacakları yönünde güvence verdiler. Ben de geri dönme kararı aldım, ama bir şartla: Buraya gelen vatandaşlarımın Kırım'a geri alınması koşuluyla. Onu kabul ettiler. 3-4 bin kişinin sınırı geçmesini bekledikten sonra ben de arabayla Kiev'e geri döndüm. Ama ben gittikten sonra polis karşılamaya gelenleri bulup onları cezalandırmaya başlamış. Üstelik Kırım'a alınmadığım duyulunca, Kırım'ın bazı yerlerinde de olaylar olmuş. 7-8 bölgede göstericiler sokakları kapattı. Bunu da sanki Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) örgütlüyormuş gibi, Meclis Başkanı Rıfat Çubarov'a dava açmayı planlıyorlar. Durumlar bu yönde."
‘Tatar Meclisi kapatılsa bile faaliyetlerimiz devam edecek’
VOA: "KTMM'nin kapatılması yönünde girişimler var. 'Milli Meclis kapatılırsa yeraltına ineriz demişsiniz' Türk basınında çıkan bazı haberlere göre. Bunu açabilir misiniz?
KIRIMOĞLU: "'Yeraltı' kelimesini kullanmadım. 'Sovyet döneminde de bizim hareketimizi yasaklıyorlardı, ama buna bakmadan biz hareketimize devam ediyorduk' dedim. 'Biz Sovyet rejiminden korkmayan bir milletiz. Sizin Putin'inizden mi korkacağız?' anlamında söyledim. 'Biz Milli Meclis çalışmalarına devam edeceğiz' şeklinde söyledim.
VOA: "KTMM'nin gerçekten kapatılması mümkün mü?"
KIRIMOĞLU: "Kapatsalar ne olacak? Kapatmasalar ne olacak? Evet bazı problemler yaratılacak ileride. Kapatmak üzere dava açacaklar, ama sonuçta kendi zararlarına olacak."
Ukraynalı siyasetçilere Kırım’a giriş yasağı
VOA: "Sizin gibi Kırım'a girişi yasaklanan oldu mu? Ya da Milli Meclis'ten yasaklananlar var mı?"
KIRIMOĞLU: "Kırım Tatarları arasında yasaklanan ilk kişi benim. Ama burada (yerel) Kırım Parlamentosu bölücülük hareketlerine başladıktan sonra Ukrayna Parlamentosu, Kırım'daki yerel parlamentonun dağıtılması konusunda karar almıştı. Şimdi bu karar lehinde oy kullanan Ukraynalı milletvekillerinin Kırım'a girişini yasakladılar. 280 kadar milletvekili. Bunun dışında Ukrayna cumhurbaşkanına, başbakanına, birçok yetkiliye böyle yasaklar uyguladılar. Toplam olarak (Rusya ve Kırım'a girişi yasaklanan) 350 kadar kişi var, ellerindeki listelerde.
‘Ukrayna devriminde umutlarımız farklıydı'
VOA: Amerika Temsilciler Meclisi'nin Dışişleri Komisyonu'nda Kırım Tatarları'nın sorunu konuşuldu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland 'Kırım'daki insan hakları noktasında çok ciddi kaygılarımız var, özellikle de Tatarlar bağlamında' diye konuştu. Nuland çoğunluğu Tatar 7 bin kişinin Kırım dışına sürüldüğünü söylüyor. Bu doğru mu?
KIRIMOĞLU: "Mülteciler Komiserliği'nin verdiği bilgilere göre bugüne kadar 8 bine ulaştı mültecilerin sayısı. Yarıdan çoğu da galiba Kırım Tatarları. Ağırlıklı olarak Ukrayna'nın batı bölgelerine gidenler var."
VOA: Büyük sürgünün 70'inci yıldönümü yaklaşırken, Kırım Tatarları'nın yeni bir sürgünle karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün mü?
KIRIMOĞLU: "Bizim beklentilerimiz bambaşkaydı. Çok umudumuz vardı. Maidan Devrimi'nden sonra demokratik bir hükümet kuruldu. Birçok sorunumuzun çözülmesini umuyorduk."
‘Moskova desteklemese Kırım’da hiçbir şey olmazdı'
VOA: Bu kararların ardında göründüğü kadarıyla Kırım'daki yerel, Rusya yanlısı yönetim varmış gibi. Ama siz Kremlin'in bu kararların ne kadar payı olduğunu söyleyebilirsiniz?
KIRIMOĞLU: "Yüzde yüz, değilse bile yüzde 99. Eğer Moskova desteklemeseydi orada hiçbir şey olmayacaktı. Bu referandum dedikleri de saçma bir şey. O kadar kişi katılmadı referanduma. Biz titizlikle izledik ne kadar kişinin katıldığını. Birincisi, Kırım Tatarları zaten genelde boykot ettiler. 180 bin seçmen olan Kırım Tatarları'ndan 900-1000 arasında kişi, yani yüzde 0,5 civarında kişi katıldı. Ruslar'a gelince, arkadaşlarımızın tahminine göre yüzde 30-40 arası katılım vardı. Önceki seçimlerden daha az faaldiler. Bunun dışında elimize Rus istihbaratına ait gizli belge geçti. Moskova'ya gönderilen belgede katılımın yüzde 34 olduğu yazıyor. Referandumu düzenleyenler istedikleri rakamı yazdı. Hiçbir kontrol olmadı. Az katılım olsa bile aynı kişi beş-altı yerde oy kullandı. Ben 12 Mart'ta (Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir) Putin'le telefonla konuştuğumda, 'Referandum'da Kırım halkının iradesine bakalım, ona göre davranırız' dedi. Ben 'Bu ne saçma şey!' dedim. 'Bir ülkenin belli bir kısmı, köyü, kasabası, bağlı olduğu ülkeden ayrılmak için referandum yapabilir mi? Öyle yapılacak olsa, ben size Kırım'ın içinde birkaç köy bulayım. Belki bazıları Japonya'ya bağlanmak ister, bazıları Türkiye'ye, bazıları da Amerika'ya' dedim. Böyle bir şey olmaz bu hem yasalarımıza hem de uluslararası hukuka aykırı."
VOA: "Bu soruyu sormamın bir diğer nedeni de Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki referandumu erteleyin çağrısı yapmıştı. Sonra sınırdan Rus askerlerinin çekildiğini söyledi ve Ukrayna'da 25 Mayıs'ta yapılacak referandumu övdü. Ama ayrılıkçılar referanduma devam etmekte kararlı. Putin de bu noktada 'kendi sözünü dinletemiyormuş' izlenimi veriyor. Ne dersiniz?
KIRIMOĞLU: "Bu tamamen oyun. Putin'in sözünü dinlememeleri mümkün değil. Çünkü ayrılıkçılar silahlarını hep Rusya'dan alıyor. Rusya destek vermese hiçbir şey yapamazlar."
‘ABD Kırım’ı unutmaya hazırmış gibi izlenim oluştu’
VOA: "Amerikalı yetkililer Ukrayna konusunda çok demeç veriyor. Yaptırım uyarıları yapılıyor. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda Tatarlar'ın durumuna değinildi. Washington'un Tatarlar'In durumuyla yeterince ilgilendiğini düşünüyor musunuz?"
KIRIMOĞLU: "Son dönemde Cenevre'deki görüşmede Rusya'ya daha ileri gitmesi durumunda, Ukrayna topraklarına girmesi durumunda daha sert yaptırım uygulanacağı uyarısı yapıldı. Sanki Kırım'ı unutmuş gibiler. Sanki ileri gitmezlerse Kırım'ı unutmaya hazırlarmış gibi anlaşılıyor bu. Ben bu çekincemi BM Güvenlik Konseyi'nde de söyledim. Brüksel'de NATO zirvesinde de söyledim. Ama onlar 'Öyle şey yok, sonuna kadar takipçisi olacağız ve Ukrayna'nın son karış toprağını terk edinceye kadar onları rahat bırakmayacağız' şeklinde güvence veriyorlar. Ama ne derecede samimiler, bunu bilmiyorum."
‘Kırım Tatarları’yla pazarlık yapmak istiyorlar’
VOA: Vladimir Putin geçen ay sürgüne gönderilen halkların anayurtlarına geri dönmelerine izin veren bir kararname imzaladı. Bu kararname Kırım Tatarları'nı da ilgilendiriyor. Kremlin'in niyetini nasıl yorumlamalı? Bir yandan Kırım Tatarları'nın yararını gözeten bir karara imza atıyor, diğer yandan Tatar liderler Kırım'a sokulmuyor, siyaset yapmalarına izin verilmiyor, KTMM'nin kapatılması gibi tehditler var. Nasıl bir davranış bu?
KIRIMOĞLU: "Putin ve çevresindekiler aptal değil. Kırım Tatarları faktörünün ne kadar önemli olduğunu anlıyorlar. Onların iradesinin önemli olduğunu biliyorlar ve bizimle pazarlık yapmaya çalışıyorlar. Ben 12 Mart'ta Putin'le telefonla konuştuğumda da, ‘Ukrayna'nın Kırım Tatarları için 23 yıl boyunca hiçbir şey yapamadığını’ söyledi, 'Tatarlar için önümüzdeki aylarda şunları yapacağız, Kırım Tatarları'nın temsilcileri yönetim yapılarında belli paya sahip olacak, köy-kasabaların eski adları geri verilecek' dedi. Ben de ona 'bizim vatanımızın satılık olmadığını' söyledim. 'Kararımızı aldık, derhal askerlerinizi çekin' dedim. 'Bize yardım etmek istiyorsanız, Ukrayna hükümetiyle görüşüp yardımınızı yapın' diye konuştum. Aslında Rusya bizim (Tatarlar'ın) durumuyla ilgili bazı sorumluluklara sahip. 1944 yılında sürgüne gönderildiğimizde Kırım yarımadası Rusya'nın toprağıydı. Elbette Rusya'nın bir şeyler yapması lazım. Ama bunu bizim toprağımızı işgal ederek yapamazlar."
‘Halkın iradesi önemliyse neden Çeçenistan’da referandum yapılmadı?’
VOA: "Pazarlık yapma ihtiyacı duyuyorlarsa, neden Tatar liderleri dışlıyorlar?
KIRIMOĞLU: "Rusya'nın vaatlerinin bedelini biliyoruz. Halkın iradesiyle madem bu kadar ilgililer, neden o referandumu Çeçenistan'da düzenlemediler? Neden onları öldürdüler? Kendi halkının kaderini tayin etme hakkı var diye böyle sözler söylüyorlar. Şimdi Rusya girdikten sonra Kırım'ın statüsü konusunda konuşmak bile, referandumun sözünü etmek bile yasak. Rusya'nın Ceza Kanunu'na göre bu 'bölücülük' suçuna giriyor. 5 yıl hapis cezası var. Biz şu anda demokratik ülkede yaşıyoruz. Rusya'ya bağlanırsak tam totaliter bir rejime döneceğiz. Büyük fark var. Sanki Sovyet rejimi geri dönmüş gibi olacak."
‘Türkiye’de hükümet Kırım Tatarları konusunda daha cesur’
VOA: "KTMM'nin kapatılabileceği yönündeki haberlerin ardından Türk Dışişleri Bakanlığı bu konudan kaygı duyduğunu bildiren bir açıklama yayınladı. Türkiye'den başka girişimler bekliyor musunuz?"
KIRIMOĞLU: "Türkiye Amerika gibi güçlü bir ülke değil. Durumunu anlıyoruz. Belli çerçevede Türkiye bir şeyler yapabilir. Ama doğal gazının, petrolünün yarısını Rusya'dan alıyor. Ticareti de 40 milyar dolar civarında. Bu bağlantılar kesilirse Türk ekonomisi zarar görür. Biz onu da istemiyoruz. 13 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le görüşeceğim."
VOA: "Cumhurbaşkanıyla, Başbakanla görüştüğünüzde, size neler söylüyorlar, ne öneriyorlar?"
KIRIMOĞLU: "Önceki hükümetlerin Kırım Tatarları'na karşı davranışı aynı olmamıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan telefonla Putin'le görüştüğünde açıkça söyledi: 'Orada bizim akrabalarımız var. Onlara bir şey olursa Türkiye tarafsız kalamaz' diyor. Öncede böyle bir şey olmadı. Şimdi daha cesur bir hükümet var. Ne kadar cesur olsa da, ne yapabilirler. Onlardan daha önce Boğazlar'ı Rus gemilerine kapatmalarını rica ettim. Ama onlar Montrö Anlaşması'na bağlı olduklarını, savaş olmadığı sürece Boğazlar'ı kapatamayacaklarını söylediler. Burada haklılar. Elbette eğer Türkiye Boğazlar'ı kapatsa, petrol tankerlerini geçirmese etkisi olacak. Diyelim ki Karadeniz'e Türkiye'nin savaş gemileri çıksaydı, Kırım'a yakınlaşsaydı, o da bize moral verecekti. Onun da etkisi olurdu, ama Türkiye ve Rusya arasında gerginlik olacak ve elbette sonuçta bunun Türkiye'ye zararı da olur. Ama zarar herkese olur. Ben onu Brüksel'de de söyledim. 'Siz ağır bedel ödememek için bu yaptırımların sert olmasını istemiyorsunuz, ama bu bedeli ödemezseniz, birkaç yıl sonra çok daha ağır bir bedel ödeyeceksiniz' dedim. Açıktan açığa tüm uluslararası kuralları bozan bir rejimi durdurmazsanız, sorunlar daha da büyüyecek. Sonuçta herkes kendi çıkarını düşünüyor tabi"
‘Bir gün Kırım’a döneceğimizi biliyorduk’
VOA: "Altı aylıkken ailenizle birlikte yüzbinlerce Tatar'la birlikte Kırım'dan sürgün edildiniz. Çocukluğunuz Özbekistan'da geçti. Sovyet döneminde mücadele verdiniz, defalarca tutuklandınız, çalışma kamplarına gönderildiniz. En sonunda Sovyetler Birliği dağıldığında Tatarlar Kırım'a dönmeye başladı. Çocukluğunuz Kırım'da geçmedi. Orada büyümediniz, hiç görmediniz. 'Özbekistan'da ben mutluyum' diye sormadınız mı? Neden görmediğiniz Kırım'a dönmeye karar verdiniz?"
KIRIMOĞLU: "İnsan kendi evlatlarının geleceğini düşünecekse önce bir vatanı olması gerek. Eğer vatanı olmazsa o milletin perspektifi olmaz. Bu ilk neden ama ondan başka, babalarımız, dedelerimiz hep Kırım'ı konuştu. Görmesek de Kırım yarımadasının vatanımız olduğunu, eninde sonunda oraya geri döneceğimizi hep biliyorduk. O nedenle milli hareketimiz, Sovyetler Birliği zamanında en güçlü hareketlerden biriydi. Biz esas olarak eğitimi evimizde aldık. O yüzden Sovyet propagandasının hiç etkisi olmadı."
‘En uzun süreli açlık grevi’
VOA: "1970'lerin kapalı Sovyet döneminde, uluslararası alanda kendinizi nasıl duyurmayı başardınız?"
KIRIMOĞLU: "Ben duyurmadım ama 1975'te hapis yatarken, bir gerekçe bulup cezamı uzatmak için yeni bir dava açtılar. Ben de o zaman açlık grevi başlattım. Açlık grevi çok uzun sürdü. Toplam 303 gün devam etti. Şimdi yakın zamanda Rusya'da bir internet sitesi en uzun süre açlık grevi yapanın ben olduğumu yazıyor. Açlık grevinin yararı da oldu. Tüm Batı radyoları, Amerika'nın Sesi, Azatlık (Hür Avrupa/Özgürlük Radyosu), Kanada radyosu yayınlarına benim haberimden başlıyordu. 'Bugün Mustafa Cemiloğlu'nun açlık grevinin 40'ıncı, 70'inci, 80'inci günü' diye. Neden açlık grevine başladığımı, Kırım Tatarları'nın sorunlarını anlatıyorlardı. Amaç buydu. Bu amaca ulaştık. O zaman Kırım Tatarları'nın sorunu dış dünyaya duyuruldu."