'Kıbrıs Rum Toplumu Liderlerini Değişime Zorlamalı'

Your browser doesn’t support HTML5

Amerikalı yetkililerle de temaslar yürütmek amacıyla Washington'a gelen KKTC başmüzakerecisi Kudret Özersay, nihai çözümü beklemeden Kıbrıslı tarafların somut işbirliği alanlarında harekete geçmesinin önemini vurguladı
Kıbrıs sorununa çözüm çabaları, son üç ay içinde beklenmedik şekilde olumlu bir seyir almış durumda. Önce, Kıbrıslı Türk ve Rum cumhurbaşkanlarının yayınladığı ortak açıklama, ardından Türk ve Rum 40 yılı aşkın bir süredir ilk kez karşılıklı olarak garantör devletlerden Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı ziyaretler, adanın yeniden birleşmesi yönünde umutları arttırdı. Ayrıca taraflar arasında enerji alanında işbirliği olasılığı da Kıbrıs sorununun çözümü yönünde çok taraflı işbirliği olasılığını güçlendiriyor. 50 yıldan sonra ilk kez – Atina’ya resmi ziyarette bulunan Kıbrıslı Türk yetkili olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başmüzakerecisi Kudret Özersay, bir süre önce Amerikalı yetkililerle de temaslar yürütmek üzere Washington’daydı. Alparslan Esmer’in sorularını yanıtlayan Özersay, nihai çözümü beklemeden adadaki tarafların somut işbirliği alanlarında harekete geçmesinin önemini vurguladı.

Kıbrıs’ta uzun bir süredir durma noktasına gelen görüşmeler son üç aydır yeniden hareketlendi. Türk ve Rum liderlerin ortak açıklamalarıyla görüşme süreci yeniden başlayacak. Süreç on yıl önce Kıbrıslı Rumlar’ın referandumda hayır oyu vermesiyle büyük sekteye uğramıştı. Şimdiyse Rum tarafında olumlu bir değişim gözleniyor. Kıbrıs Türk tarafından başgörüşmeci Kudret Özersay, Rum toplumundaki bu değişimi, Güney Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik krize bağlıyor:

“Kıbrıs Rum toplumuyla Kıbrıs Rum siyasi liderliğini bence birbirinden ayırarak değerlendirmek gerekir. Bana göre 2004 ile mukayese edildiğinde Kıbrıs Rum toplumunda özellikle ekonomik krizin getirdiği umutsuzluk, banka hesaplarından yapılan kesinti, işsizlik oranındaki ciddi artış, bir miktar bile olsa, bir değişime neden olmaya başladı. Bir süreç başladı en azından. Nasıl bir değişim bu? Adadaki statükonun sürdürülebilir olmadığı yönünde algıya sahip olan kişi sayısı giderek artıyor Rum tarafında. Burada kritik olan şey, Kıbrıs Rum toplumundaki bu değişim, ne oranda Kıbrıs Rum siyasi liderliğine yansıyacak onu önümüzdeki dönem gösterecek.

Kıbrıs Rum siyasi elitinin, statükonun sürdürülebilir olmadığını görmesini sağlayacak adımlar atması gerekir. Bir yandan bu yapılabilir, diğer yandan da Kıbrıs Rum toplumunda başlayan değişim sinyalini, farklı ekonomik alanlarda yapabilecekleri işbirliğiyle, eğer somuta indirgeyebilirsek, kapsamlı çözüm sonucunda bu işbirliği sonucunda her iki toplumun da bundan fayda sağlayabileceğini gösterebilirsek, soyut değil, somut bir biçimde hissettirebilirsek, o zaman Kıbrıs Rum toplumunun da kendi siyasi liderliğini ve siyasi elitini değişim için zorlaması mümkün olabilir. Birkaç koldan bu değişimin, bu algı farklılığının yaratılabilmesi için çaba sarfetmeye değer diye düşünüyorum."


Kıbrıs’ta 50 yıldır devam eden çözümsüzlük sürecinde yaşanan son iyimser girişimleri uluslararası toplum da destekliyor. Amerika da destek veren ülkeler arasında. Washington’da Amerikalı yetkililerle görüşen Kudret Özersay, yapılan görüşmelerin içeriğini hemen paylaşmayı doğru bulmuyor ve bunun diplomasinin gereği olduğunu söylüyor:

“Uluslararası ilgi, ya da müdahiliyet, teşvik hangi düzeyde olursa olsun günün sonunda akılda tutulması gereken şey, bu sorunun çözümünü Kıbrıslı Türkler’le Kıbrıslı Rumlar’ın bulmak zorunda olduğudur. Ancak bu şekilde kalıcı bir çözüm elde edebiliriz. Ama, tarafları, geçmişte olduğu gibi, bırakalım taraflar diledikleri gibi müzakere etsinler, çözüm bulurlarsa bulsunlar diyerek bir kenara bırakırsak, Kıbrıs müzakere süreci, 12 yıllık tecrübemle herkesi temin ederim, bir 50 yıl daha devam edebilir. O yüzden üçüncü tarafların, belirli düzeyde tarafların iradesine zarar vermeyecek şekilde, bir teşvik, bir yönlendirme, ellerinden gelen çabayı ortaya koyma gibi bir sorumlulukları var diye düşünüyorum. Eğer Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm istemekte samimi iseler. Bunun içinde yalnızca ABD yok. BM'nin kendisi de var, çünkü Güvenlik Konseyi'nin sürekli olarak vurguladığı, BM genel Sekreterliği’ne verilen bir görev var. Bu görev Kıbrıs'ta uyuşmazlığın müzakereler yoluyla sürdürülmesi değilse eğer, Kıbrıs'ta uyuşmazlığın müzakereler yoluyla çözülmesi göreviyse, o zaman BM genel sekreteri de dahil, BM kurumlarını bir inisiyatif üstlenmesi gerekir.”

Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de doğal gaz arama çalışmalarına başlaması ve bölgedeki potansiyel enerji kaynaklarının varlığı, adada nihai çözüm açısından en teşvik edici unsurlardan biri oldu. Ancak taraflar arasındaki en önemli sorun bu kaynakların paylaşımı konusunda:

“Enerji konusu, taraflardan biri, bu Kıbrıslı Türkler’e de aittir, bunu herkes kabul ediyor. Ama Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm olmadan da, Kıbrıslı Türklerin rızasını almadan da, Kıbrıslı Türkler’le bunu paylaşmadan da ben bu enerjiyi çıkarırım, uluslararası piyasalara aktarırım, satarım diyorsa, ve uluslararası aktörler de buna göz yumuyorsa o zaman Kıbrıs Rum tarafının neden kapsamlı çözüm istediğini birinin bana izah etmesi gerekir. O yüzden enerji konusu da dahil, pek çok konuda, bu konularla doğrudan bağlantılı olan aktörlerin akılcı bazı adımlar atması önemlidir. Yani enerji konusu da dahil olmak üzere, eğer biz bütün bu hususlarda tarafların birlikte hareket etmeleri durumunda ancak somut bazı gelişmeler olmasını sağlarsak, ama birlikte hareket etmekten kaçındıklarında, onlara mani olur, sorun çıkarırsak, o zaman tafraflar da çözüm bağlamında işbirliği yapma yoluna giderler. Bu başlangıçta bazı konularda işbirliğiyle başlar, ama günün sonunda kapsamlı çözüme kadar ulaşır."

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başmüzakerecisi Kudret Özersay, adanın kuzeyi ve güneyi arasında nihai çözümü beklemeden somut işbirliği alanlarının hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.