Kuzey Irak ve Kerkük’te bir hafta içinde iki önemli gelişme yaşandı. Pazar günü Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin liderliğinde toplanan Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği yöneticileri 2017 yılı içinde “bağımsızlık referandumu”na gitme kararı aldı.
Geçtiğimiz hafta Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in onayıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının Kerkük’teki binalara çekilmesinin ardından Bağdat yönetiminden gelen “İndirin” kararını reddeden Kerkük İl Meclisi, Türkmen ve Arap üyelerinin boykot ettiği oturumda yıllardır yapılamayan Kerkük referandumunun bu yıl yapılmasını onayladı.
Türkiye’den “ölçülü” tepkiler
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin aldığı kararla ilgili iki gündür herhangi bir açıklama yapmayan Dışişleri Bakanlığı, Kerkük İl Meclisi’nin referandum kararını “toplumsal huzuru tehlikeye atan sakıncalı bir adım” olarak değerlendirdi.
Bakanlık açıklamasında, “Kerkük’ün asli unsurları olan Türkmen ve Araplar’ın katılmadığı bir toplantıda alınan bu kararın meşruiyeti yoktur” denildi.
Keza Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kerkük’te Kürt bayrağı asılmasını “bölücülük” olarak nitelendirdi ve “Münasebetlerimiz şu anda iyi gidiyor, bu münasebetleri bozmayın. Hemen o bayraklarınızı indirin” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin iki büyük partisinin “bağımsız referandumu” kararıyla ilgili ise yorum yapmadı.
Doçent Erkmen: “Kısa vadede Kürtler avantajlı, orta vadede çatışma kaçınılmaz”
Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi Serhat Erkmen, bu iki referandum kararını hem ülkede hem de bölgede değişen konjonktürle açıklıyor. Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Doçent Erkmen, Irak’ın üniter yapısını her zaman üst perdeden destekleyen Türkiye’nin bugünkü tutumunu referandum süreciyle açıklıyor: “Türkiye bu gibi durumlarda hep üst perdeden tepki verirdi. Bu kez aynı tonda bir tepki görmedik. Bunun Türkiye’deki referandum süreciyle ilgisi var. Ama İran’dan da güçlü bir çıkış görmedik. Türkiye KDP, İran da KYP üzerinden diplomasi yürüterek düşük perdeden süreci götürüyor. Batı ülkelerinden de ciddi bir yorum gelmedi. Bugün referandum taleplerinin arka arkaya gelmesi, Ortadoğu’daki gelişmelerin daha çok Kürtler lehine gelişmesinden kaynaklanıyor.”
Aynı zamanda 21. Yüzyıl Enstitüsü Ortadoğu Masası Başkanı olan Erkmen, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin attığı adımların Irak ordusunun parçalı yapısından kaynaklandığı görüşünde: “Irak ordusu, Musul’da operasyonda ve hasar gördü. Milis teşkilatları hem Musul içine gömülmüş durumda hem de büyük bir sayıya ulaşmalarına rağmen örgütlülük ve savaş potansiyeli o kadar güçlü değil. Merkezi hükümetinin askeri gücü sınırlı. Askeri gelişmeleri engelleyecek bir gücü yok. Peşmerge güçleri, bölgede bir takım güçlerin onlara verdiği avantajlara sahipler. Batı’dan silah ve mühimmat ve askeri eğitim alıyorlar.”
Kısa vadede Irak Kürtleri’nin avantajlı olduklarını belirten Doçent Erkmen, bu gelişmelerin kaos oluşturacağını ve orta vadede çatışmanın kaçınılmaz olacağını vurguluyor.
Dursunoğlu: “Kürt Bölgesel Yönetimi’ni AK Parti hükümeti cesaretlendirdi”
Ortadoğu’yla ilgili haberleri ile bilinen Yakındoğu Haber sitesinin genel yayın yönetmeni Alptekin Dursunoğlu ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin özellikle 2011 yılından bu yana parti çıkarlarını devlet çıkarlarının önünde gördüğünü ve bu nedenle de bir zamanlar Türkiye’nin Irak’a dair çizdiği kırmızı çizgilerin ihlal edildiği iddiasında.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Dursunoğlu, “Türkiye uzun bir süredir Bağdat yönetimini by-pass ederek Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişki kuruyor. Ankara, özellikle enerji alışverişinde ilişkilerini merkezi hükümet üzerinden kursaydı Erbil, rahat hareket edecek alan bulamayacak ve bağımsızlık cesareti bulamayacaktı. Ama AK Parti hükümeti, Irak’ta kendi istediği hükümet olmadığı için Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin elini kuvvetlendirdi,” dedi.
Görev süresi sona eren Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin hukuksuz bir şekilde bu görevde olduğunu savunan Dursunoğlu, Barzani’nin Gorani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin siyasi baskısını bertaraf etmek için bu konjonktürü iyi kullandığı görüşünde: “Biliyorsunuz Kürdistan Bölgesel Meclisi tatilde. Diğer gruplar başkanlık için ‘Seçime gidelim’ diyorlar. Barzani, Irak ordusunun Musul’la uğraştığı, Türkiye’nin referanduma kitlendiği bir ortamda iç siyasi krizi milliyetçilik üzerinden tekrar konsolide etmeyi başardı. Daha önce itirazlar getiren KYB de bağımsızlık söz konusu olduğundan ittifaka katıldı. Bağımsızlık Musul IŞİD’den kurtarıldıktan sonra gündeme getirilse zor. Çünkü hem Irak ordusu bu ‘oldu-bitti’ye göz yummayabilir hem de diğer bölgesel aktörler baskıyı arttırabilir.”
Türkiye’den gelen mesajların temel amacının iç kamuoyunu sakinleştirmek olduğunu savunan Ortadoğu uzmanı gazeteci, Irak Kürtleri’ni durdurabilecek tek gücün Amerika Birleşik Devletleri olduğunu söyledi.