Öcalan’la görüşmelerin devam ettiği doğrulanırken, Türk ve Akat da dün İmralı’da Öcalan’la bir saat süren bir görüşme yaptı
İSTANBUL —
Türkiye, Kürt sorununda çözümü sağlamak için yeniden harekete geçti. Yeni sürece ilişkin ilk işaret yılbaşından hemen önce 28 Aralık akşamı TRT’de yayınlanan Enine Boyuna programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan’ın “İmralı’da görüşmeler devam ediyor” açıklamasının akabinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı adasında PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüştüğü ortaya çıktı.
Dün de Demokratik Toplum Kongresi Başkanı ve Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk ile BDP Batman milletvekili Ayla Akat adaya giderek Öcalan’la görüştü. Görüşmeyle ilgili olarak henüz kamuoyuna açıklama yapılmış değil. Ancak Türk ve Akat’a Öcalan’la görüşme iznini veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “bir saati aşkın bir görüşme oldu” dedi.
Sabah 8:30 sularında Ataköy Marina’dan hareket eden heyet, yedi saat sonra yine aynı yere döndükten sonra İstanbul’da Barış ve Demokrasi Partisi BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ve BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel’le durum değerlendirmesinde bulundu. Ahmet Türk Cuma sabahı Diyarbakır’a gitti.
BDP sessizliğini koruyor
Peki, Adalet Bakanı Ergin’e göre bu bir saati aşkın, bazı gazetelere göre ise dört saati bulan görüşmede neler konuşuldu?
BDP tarafı tam bir sessizlik içinde. Milletvekilleri ya telefonlara çıkmıyor ya da bilgi vermekten kaçınıyor.
Görüşme sonrası Fırat Haber Ajansı (ANF)’na konuşan BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, “Sayın Öcalan'ın merkezinde olduğu bir müzakereyi destekleriz. Parti olarak her türlü olasılığa hazırız. Direnişe de, barışa da yirmi dört saat hazırız" dedi. Öcalan’ın açıklamalarının kendilerine ulaşmasını beklediğini söyleyen Demirtaş, BDP’nin kalıcı çözüm iradesine destek vereceğini vurguladı.
İlk açıklama hafta sonu gelebilir
BDP’yi yakından takip eden çevreler, parti yönetiminin Ahmet Türk’ün de katılımıyla hafta sonu Diyarbakır’da kapsamlı bir açıklama yapmasını bekliyor. Ancak bazı kaynaklar, BDP’nin Salı günkü grup toplantısına kadar sessizliğini sürdüreceğini söylüyor.
Radikal gazetesinden Ezgi Başaran görüşmede Abdullah Öcalan kendisini ziyaret eden heyete, “barış için kaybedecek bir dakika bile yok” dediğini aktardı. Başaran’a göre, süreç takvime bağlanacak, görüşmeler sürecek ve çözüm için yeni anayasa platformu olacak.
BDP’nin desteklediği Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku listesinden TBMM’ye seçilen İstanbul milletvekili Levent Tüzel, defalarca başarısızlığa uğrayan müzakere sürecinin bu kez çözüme ulaşmasının ancak şeffaflıkla sağlanacağı görüşünde.
Levent Tüzel: "Devlet, süreci sadece silahsızlandırma süreci olarak görmemeli"
Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu Üyesi de olan Levent Tüzel, “başbakanın ağzından barışın dillendirilmesi, çatışmaların durma umudunu güçlendiriyor. Ancak arada bir güven problemi var. Devlet süreci tasfiye ve silahsızlanma süreci olarak görürse yeni bir hayal kırıklığı olur. Toplumda demokratikleşme beklentisi var ama hükümetin sanki o taraklarda bezi yok gibi. O nedenle süreç açık açık anlatılarak ilerlemeli. Aksi taktirde ‘vatanı satıyorlar, ülkeyi bölüyorlar’ gibi kışkırtıcı propagandanın da önünü açarlar” dedi.
Bilindiği gibi PKK, sadece Öcalan demek değil. Daha önce Oslo Müzakerelerini yürüten Avrupa ayağı ve silahlı saldırıların talimatını veren Kandil’deki askeri yapı da görüşme sürecinde önemli aktörler.
Aydar ve Karayılan doğrudan diyalog istiyor
Dün Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’a konuşan PKK Avrupa Sorumlusu Zübeyir Aydar, “Öcalan baş müzakerecidir, sözleri hareketi bağlar ve görüşme yapmaya yetkilidir” dese de “fakat işin aslı şu: Bu iş İmralı’dan yürütülemez. Onun şartları düzeltilmeden, bu şekliyle gitmez. Eminim devlet de bunu biliyordur Orada konuşulan, tartışılan şeylerin bizzat başkan tarafından bizimle paylaşılması lazım” cümleleriyle de diğer ayakların da sürecin bir parçası olması gerektiğini ima etti.
Kandil’den beklenen açıklama da bugün geldi. ANF’ye konuşan KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan, yeni sürece destek verirken Öcalan’ın önünün açılmasını ve pozisyonunun değiştirilmesini istedi. Karayılan, “Öcalan tecrit sistemi altında bulunduğu sürece tek bir kişiyi bile ikna edemezsin. Bu konuda evvela Öcalan’ın serbest hareket etme koşulları oluşacak. Ardından BDP'lilerle görüşmüş olması ve görüşebilmesi elbette ki çok önemli. Bu, siyasi yapının iknası ve çalışmaları için gereklidir. Ancak esas önemli olan silahlı güçlerdir. Bunun için bizim direk Öcalan’la diyalogda olmamız gerekiyor” dedi
Öcalan, örgütle nasıl bağlantı kuracak?
Hem Aydar’ın hem Karayılan’ın diyalog talebi nasıl karşılanacak? Devlet, Öcalan’ın avukatlarına güvenmediği için bir yıldan fazla süre İmralı’ya avukat gidişine izin vermedi. Yeniden müzakere sürecinin başlatılmasına karar verildiğinde ise kardeşi Mehmet Öcalan, görüşmeci tayin edildi. Aynı konuyu köşesine taşıyan Hürriyet gazetesi yazarı İsmet Berkan , “Öcalan’a telefon mu verilecek, doğrudan Kandil’le konuşması için” diye soruyor.
Devletin de bu konuda bir çalışma içinde olduğu MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Ankara’da düzenlenen 5. Büyükelçiler Toplantısı’nda yaptığı açıklamadan da anlaşılıyor. Radikal Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in yazdığına göre, Türkiye’nin yurtdışında görevli büyükelçi ve misyon şeflerine bilgi veren Fidan, “Size göre en önemli ayak hangisi” şeklindeki soruya “En önemlisi Öcalan ama o da tek belirleyici değil. Öcalan ve örgüt yöneticileriyle anlaşılsa bile İran, Suriye ve Iraklı örgüt mensupları bu süreci reddederse sonuç alınamaz” yanıtını verdi.
Türkiye hızlı ama temkinli davranıyor
Türkiye bir yandan süreci hızlı bir şekilde sonuçlandırmak isterken diğer yandan da temkinli davranıyor. Çünkü 2009’da dağdan inenlerin Habur’da karşılanması ve sonrasında 14 Temmuz 2011’deki Silvan saldırısı hala hükümetin hafızasında tazeliğini koruyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıklamaları da bu endişenin altını çiziyor.
Ergin şunları söyledi: “İmralı ile görüşmeler şayet arzu edilen istikamette gider, süreç gelişirse bu hadiseler de gelişerek devam edilebilecektir ama aksi takdirde bu sürecin, yapılan bu görüşmenin farklı noktalara çekilmesi, istismar edilmesi, yanlış amaçlar için kullanılması halinde ise bunun devamı gelmeyecektir.”
Karayılan: Türkiye bizden silah bırakmamızı istemiyor
Sadullah Ergin’in sözleri henüz tazeliğini korurken KCK Başkanı Murat Karayılan ANF’ye “Türk tarafının bizden istediği şey silah bırakmak değildir” açıklaması kamuoyunda çok tartışılacak. Karayılan, ” basına öyle açıklıyor olabilirler, ona bir şey demem. Fakat hem Oslo-İmralı sürecinde hem de şimdi bizden istenen şey silah bırakmak değil, silahlı güçlerimizin Türkiye sınırlarının dışına çıkarılmasıdır. Devletin bizden istediği budur” dedi.
Karayılan’ın “Kürt sorunu anayasal bir sorundur, yeni anayasada Kürt varlığına da yer verilmeli” sözleri de Kürt sorunuyla yeni anayasanın ne denli iç içe olduğunu de gösteriyor. 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bu yıl hayati bir öneme sahip. Ancak bir taraftan CHP ve MHP’yi ikna etmek öte yandan BDP ve Kürtler’le uzlaşmanın hiç kolay olmayacağı görülüyor.
Dün de Demokratik Toplum Kongresi Başkanı ve Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk ile BDP Batman milletvekili Ayla Akat adaya giderek Öcalan’la görüştü. Görüşmeyle ilgili olarak henüz kamuoyuna açıklama yapılmış değil. Ancak Türk ve Akat’a Öcalan’la görüşme iznini veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “bir saati aşkın bir görüşme oldu” dedi.
Sabah 8:30 sularında Ataköy Marina’dan hareket eden heyet, yedi saat sonra yine aynı yere döndükten sonra İstanbul’da Barış ve Demokrasi Partisi BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ve BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel’le durum değerlendirmesinde bulundu. Ahmet Türk Cuma sabahı Diyarbakır’a gitti.
BDP sessizliğini koruyor
Peki, Adalet Bakanı Ergin’e göre bu bir saati aşkın, bazı gazetelere göre ise dört saati bulan görüşmede neler konuşuldu?
BDP tarafı tam bir sessizlik içinde. Milletvekilleri ya telefonlara çıkmıyor ya da bilgi vermekten kaçınıyor.
Görüşme sonrası Fırat Haber Ajansı (ANF)’na konuşan BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, “Sayın Öcalan'ın merkezinde olduğu bir müzakereyi destekleriz. Parti olarak her türlü olasılığa hazırız. Direnişe de, barışa da yirmi dört saat hazırız" dedi. Öcalan’ın açıklamalarının kendilerine ulaşmasını beklediğini söyleyen Demirtaş, BDP’nin kalıcı çözüm iradesine destek vereceğini vurguladı.
İlk açıklama hafta sonu gelebilir
BDP’yi yakından takip eden çevreler, parti yönetiminin Ahmet Türk’ün de katılımıyla hafta sonu Diyarbakır’da kapsamlı bir açıklama yapmasını bekliyor. Ancak bazı kaynaklar, BDP’nin Salı günkü grup toplantısına kadar sessizliğini sürdüreceğini söylüyor.
Radikal gazetesinden Ezgi Başaran görüşmede Abdullah Öcalan kendisini ziyaret eden heyete, “barış için kaybedecek bir dakika bile yok” dediğini aktardı. Başaran’a göre, süreç takvime bağlanacak, görüşmeler sürecek ve çözüm için yeni anayasa platformu olacak.
BDP’nin desteklediği Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku listesinden TBMM’ye seçilen İstanbul milletvekili Levent Tüzel, defalarca başarısızlığa uğrayan müzakere sürecinin bu kez çözüme ulaşmasının ancak şeffaflıkla sağlanacağı görüşünde.
Levent Tüzel: "Devlet, süreci sadece silahsızlandırma süreci olarak görmemeli"
Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu Üyesi de olan Levent Tüzel, “başbakanın ağzından barışın dillendirilmesi, çatışmaların durma umudunu güçlendiriyor. Ancak arada bir güven problemi var. Devlet süreci tasfiye ve silahsızlanma süreci olarak görürse yeni bir hayal kırıklığı olur. Toplumda demokratikleşme beklentisi var ama hükümetin sanki o taraklarda bezi yok gibi. O nedenle süreç açık açık anlatılarak ilerlemeli. Aksi taktirde ‘vatanı satıyorlar, ülkeyi bölüyorlar’ gibi kışkırtıcı propagandanın da önünü açarlar” dedi.
Bilindiği gibi PKK, sadece Öcalan demek değil. Daha önce Oslo Müzakerelerini yürüten Avrupa ayağı ve silahlı saldırıların talimatını veren Kandil’deki askeri yapı da görüşme sürecinde önemli aktörler.
Aydar ve Karayılan doğrudan diyalog istiyor
Dün Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’a konuşan PKK Avrupa Sorumlusu Zübeyir Aydar, “Öcalan baş müzakerecidir, sözleri hareketi bağlar ve görüşme yapmaya yetkilidir” dese de “fakat işin aslı şu: Bu iş İmralı’dan yürütülemez. Onun şartları düzeltilmeden, bu şekliyle gitmez. Eminim devlet de bunu biliyordur Orada konuşulan, tartışılan şeylerin bizzat başkan tarafından bizimle paylaşılması lazım” cümleleriyle de diğer ayakların da sürecin bir parçası olması gerektiğini ima etti.
Kandil’den beklenen açıklama da bugün geldi. ANF’ye konuşan KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan, yeni sürece destek verirken Öcalan’ın önünün açılmasını ve pozisyonunun değiştirilmesini istedi. Karayılan, “Öcalan tecrit sistemi altında bulunduğu sürece tek bir kişiyi bile ikna edemezsin. Bu konuda evvela Öcalan’ın serbest hareket etme koşulları oluşacak. Ardından BDP'lilerle görüşmüş olması ve görüşebilmesi elbette ki çok önemli. Bu, siyasi yapının iknası ve çalışmaları için gereklidir. Ancak esas önemli olan silahlı güçlerdir. Bunun için bizim direk Öcalan’la diyalogda olmamız gerekiyor” dedi
Öcalan, örgütle nasıl bağlantı kuracak?
Hem Aydar’ın hem Karayılan’ın diyalog talebi nasıl karşılanacak? Devlet, Öcalan’ın avukatlarına güvenmediği için bir yıldan fazla süre İmralı’ya avukat gidişine izin vermedi. Yeniden müzakere sürecinin başlatılmasına karar verildiğinde ise kardeşi Mehmet Öcalan, görüşmeci tayin edildi. Aynı konuyu köşesine taşıyan Hürriyet gazetesi yazarı İsmet Berkan , “Öcalan’a telefon mu verilecek, doğrudan Kandil’le konuşması için” diye soruyor.
Devletin de bu konuda bir çalışma içinde olduğu MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Ankara’da düzenlenen 5. Büyükelçiler Toplantısı’nda yaptığı açıklamadan da anlaşılıyor. Radikal Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in yazdığına göre, Türkiye’nin yurtdışında görevli büyükelçi ve misyon şeflerine bilgi veren Fidan, “Size göre en önemli ayak hangisi” şeklindeki soruya “En önemlisi Öcalan ama o da tek belirleyici değil. Öcalan ve örgüt yöneticileriyle anlaşılsa bile İran, Suriye ve Iraklı örgüt mensupları bu süreci reddederse sonuç alınamaz” yanıtını verdi.
Türkiye hızlı ama temkinli davranıyor
Türkiye bir yandan süreci hızlı bir şekilde sonuçlandırmak isterken diğer yandan da temkinli davranıyor. Çünkü 2009’da dağdan inenlerin Habur’da karşılanması ve sonrasında 14 Temmuz 2011’deki Silvan saldırısı hala hükümetin hafızasında tazeliğini koruyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıklamaları da bu endişenin altını çiziyor.
Ergin şunları söyledi: “İmralı ile görüşmeler şayet arzu edilen istikamette gider, süreç gelişirse bu hadiseler de gelişerek devam edilebilecektir ama aksi takdirde bu sürecin, yapılan bu görüşmenin farklı noktalara çekilmesi, istismar edilmesi, yanlış amaçlar için kullanılması halinde ise bunun devamı gelmeyecektir.”
Karayılan: Türkiye bizden silah bırakmamızı istemiyor
Sadullah Ergin’in sözleri henüz tazeliğini korurken KCK Başkanı Murat Karayılan ANF’ye “Türk tarafının bizden istediği şey silah bırakmak değildir” açıklaması kamuoyunda çok tartışılacak. Karayılan, ” basına öyle açıklıyor olabilirler, ona bir şey demem. Fakat hem Oslo-İmralı sürecinde hem de şimdi bizden istenen şey silah bırakmak değil, silahlı güçlerimizin Türkiye sınırlarının dışına çıkarılmasıdır. Devletin bizden istediği budur” dedi.
Karayılan’ın “Kürt sorunu anayasal bir sorundur, yeni anayasada Kürt varlığına da yer verilmeli” sözleri de Kürt sorunuyla yeni anayasanın ne denli iç içe olduğunu de gösteriyor. 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bu yıl hayati bir öneme sahip. Ancak bir taraftan CHP ve MHP’yi ikna etmek öte yandan BDP ve Kürtler’le uzlaşmanın hiç kolay olmayacağı görülüyor.