'Körfez Krizinin Kazananı Yok'

Your browser doesn’t support HTML5

Düşünce kuruluşu SETA’nın Washington’da düzenlediği Katar konulu panelde, Suudi Arabistan liderliğindeki bazı ülkelerin Katar’a uyguladığı ambargonun nedenleri ve etkileri tartışıldı. Panele katılan konuşmacılar krizin kazananı olmadığı konusunda görüşbirliği içindeydi.

Yazar ve gazeteci Mark Perry, Ortadoğu uzmanı Geoffrey Aronson, stratejik iletişim ve planlama konusunda hizmet veren El Cezire Amerika’nın eski büro şefi Vortex CEO’su Amjad Atallah, SETA Araştırma Direktörü Kılıç Kanat, Körfez Krizi’nin Amerika’ya ve Ortadoğu’ya etkileri konulu panelde biraraya geldi.

SETA’nın düzenlediği panelde konuşmacılar, krizin nedenlerini ve etkilerini tartıştı.

Amjad Atallah, Türkiye ve Katar’dan bölgedeki iki önemli Sünni güç olarak bahsetti ve Arap Baharı’yla bu iki ülkenin yeni yönetimlere destek vermesinin Suudi Arabistan’ı endişelendirdiğini söyledi.

Atallah, Suudi Arabistan’ın Amerika’daki yönetim değişikliğini fırsat bilerek Katar politikasını yeniden oluşturduğunu kaydetti.

Atallah, Amerika’nın bu krizde bilinmeyen faktör olduğunu ve İran’ın durumdan avantaj sağladığını belirtti ve şöyle konuştu: “Eskiden Amerika duruma dahil olurdu, ‘sen şunu yap, sen bunu yap’ derdi. Şimdi ise burada bilinmeyen faktör konumunda. Ne yapacağı belli değil. İran bölgedeki hatalardan avantaj sağlıyor, Araplar hata yapınca İran avantaj sağlıyor, Amerika hata yapınca İran avantaj sağlıyor. Bence bölgedeki güçlerin dengelenmesini izliyoruz.”

Panelin konuşmacılarından Kılıç Kanat da krizin beklenmedik bir durum olduğunu vurguladı: “Yaşanan kriz herkesi şaşırttı. Türkiye böyle bir tırmanma beklemiyordu. Türkiye önce tarafsız bir politika uygulamaya çalıştı. Ancak Suudi tarafının Katar’daki Türk askeri üssünün kaldırılması isteğinin ardından Türkiye Suudi karşıtı değil ama Katar yanlısı bir politika izlemeye başladı.”

Ortadoğu uzmanı Geoffrey Aronson da krizin içinde yer alan ülkelerin zayıf olduklarına dikkat çekti ve bu ülkelerin bazı avantajlar elde etmeye çalıştığını söyledi. Aronson krizin aynı zamanda bir fırsat olduğunu da gündeme getirdi ve şunları söyledi: ”Kriz, krizdir ama aynı zamanda fırsattır da, Katar bankacılık sistemini istikrarlı hale getirebilir, güvenliğini geliştirebilir, daha sürdürülebilir ticaretin yolunu bulabilir. Burada Katar bağımsızlığını genişletmek istedi, bu da istenen bir durum değildi. Amerika’nın bu konuda özel bir politikası yok.”

Yazar ve gazeteci Mark Perry de yetkililerin kötü kararlar alabildiğini söyledi ve bu krizde de tecrübesizce kararlar verildiğini belirtti. Perry, çıkan krizin herkesi şaşırttığını vurgulayarak bunu şöyle açıkladı: “Bu krizde taraflar, ne yaptıklarını bilmeden, sonucun ne olacağını düşünmeden, uzun dönem etkilerini anlamadan tecrübesizce kararlar verdiler. Bence bu krizde Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Savunma Bakanı Mattis ve Merkez Kuvvetler Komutanlığı, Suudi Arabistan’ın geri adım atması için çaba sarfetti, Suudi Arabistan ise bizim onları destekleyeceğimizi düşündü.”

Amjad Atallah bir soru üzerine elinde kanıt olmamasına rağmen Katar’a önce askeri müdahale düşünüldüğünü, Türkiye’nin Katar’a özel kuvvet göndermesinin bunu önlediğini öne sürdü: "Konuştuğum birçok Katarlı, birçok Türk ve bazı Amerikalılar’dan duyduğum böyle bir müdahalenin düşünüldüğü yönünde. Ama bununla ilgili olarak elimde kanıt yok. Ancak Türkiye’nin hızlı desteği, özel kuvvetler desteği böyle bir askeri müdahaleyi önlemiş görünüyor.”

Haziran ayında Suudi Arabistan liderliğindeki ülkelerin Katar’la diplomatik ilişkileri kesip, ambargo uygulamasıyla başlayan krizin yakın bir gelecekte çözümlenmesi beklenmiyor.