Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri 12 Eylül’de ders başı yapıyor. Ancak enflasyon nedeniyle kırtasiye giderlerindeki artış ve zincir marketlerce satılan ürünlerin kalitesi tartışma konusu. Kırtasiyeciler de aileler de fiyatlardan şikayetçi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, bir öğrenci için okul açılışında gerekli temel kırtasiye malzemelerle ilgili bugün yaptığı değerlendirmede, “Açlık sınırı altında ay sonunu getirmeye çalışan asgari ücretlileri bu yılda ders zilinin çalmasıyla artan kırtasiye masrafları nedeniyle kara kara düşünmektedir. Asgari ücretlinin bir çocuğu için yapması gereken minimum harcama geçtiğimiz yıla göre yüzde 73 oranında artarak en az 875 TL’ye yükseldi. Üstelik bu tutara servis ücreti ve okul kıyafetleri de dâhil değil. Bu zamlar adeta asgari ücretliysen çocuğun okumasın demek oluyor’’ dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
Sadece temel ihtiyaç olarak 13 kırtasiye malzemesindeki geçtiğimiz yılın Eylül ayına kıyasla artışları hesapladıklarını kaydeden Ağbaba, “80 yapraklı bir defter fiyatı 10,5 liradan 27 liraya, resim defteri fiyatı 16 liradan 29 liraya çıktı. Pastel boyada artış yüzde 179 ve kuru boyada ise yüzde 136 oranında artış odu. Bir tek kurşun kalemin fiyatı ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 50 oranında artarak 6 TL’ye yükseldi. Sadece 13 kırtasiye malzemesi için geçtiğimiz yıl 504,75 TL olan minimum harcama tutarı bu yıl yaklaşık yüzde 73 zamlanarak, en az 875 TL oldu” bilgisini paylaştı.
Eğitim yılı içerisinde birden fazla defter alınması zorunluluğu olduğunu ve kalem, silgi gibi malzemelerden birden fazla tüketilmesi gerekeceğini vurgulayan CHP’li Ağbaba, “Bir asgari ücretlinin çocuğu için yapması gereken kırtasiye harcamalarının yanısıra okul kıyafetleri ve servis ücretleri de eklenince, açlık sınırı altında ay sonunu getirmeye çalışan asgari ücretli için okul masrafı içinden çıkılamaz bir bütçe yüküne dönüşmektedir” tepkisini gösterdi.
Ağbaba, “Ekonomik kriz sadece mutfağı değil asgari ücret ile geçinen milyonlarca çalışanın okul çağındaki çocuklarını da etkilemeye devam ediyor” diye konuştu.
Kırtasiyeciler haksız rekabete ve yerli kağıt üretilmemesine tepkili
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman ise öncelikle kalitesi düşük ürünler satışıyla büyük zincir marketler nedeniyle haksız rekabete maruz kaldıklarını ifade etti.
Pek çok kırtasiye ürününde yüzde 150’lik fiyat artışı olduğunu belirten Müslüm Küçükarzuman, özellikle de yerli kağıt üretimi çok az oranda olduğu için, Türkiye’nin defter, kitap ürünlerinde dışa bağlı kaldığını söyledi.
Küçükarzuman, 12 Eylül Pazartesi günü en az 8 milyon çocuk için ders zili çalacağını belirterek, işin ekonomik boyutunda servis, giyim, üniforma, kantin gibi harcama kalemleri bulunduğuna dikkat çekti.
Her eğitim-öğretim yılı başlangıcında kırtasiyeci esnafı olarak büyük zincir marketler ile rekabet etmek zorunda kaldıklarını kaydeden Küçükarzuman, “Zincir marketler ‘kırtasiye bizde ucuz’ diye reklam yapıyor ancak halkımız şunu bilmeli ki sağlıklı, kaliteli, ömürlü ürün kırtasiyelerden alınıyor. Onun dışında alacağınız yerlerde yanılırsınız. Ve bir de küçük esnafı koruma adına ülkemizde büyük zincir marketlerden alışveriş yapılmamasını istiyoruz. Çünkü bizim gibi 22 tane iş kolunu o adamlar (marketler) mahvettiler” tepkisini dile getirdi.
Aileler açısından ders zili çalmasıyla ortaya çıkacak ekonomik durumu yorumlayan Küçükarzuman, “Türkiye’de biliyorsunuz bir senedir inanılmaz derecede bir sıkıntımız var Her şey yüzde 150 arttı. Bizim ülkemizde üretim çok az olduğu için kırtasiye malzemelerinden yüzde 75-80’ı ithal ediliyor. Kağıt üretimimiz de çok kısıtlı. Bunun için fiyatlarımız inanılmaz derecede yüksek fakat vatandaş yine bizlere geldiği zaman bizimle pazarlık edebiliyor. Kar marjlarımızı oldukça kısıtlıyoruz. Ticaret hayatımızın devam edebilmesi için halktan destek bekliyoruz” diye konuştu.
TBMM gündeminde rafta küçük esnafları koruyacak ve marketler ile haksız rekabeti önleyecek yasa teklifini de işaret eden Küçükarzuman, “Muhalefet ve iktidar partilerinden söz konusu yasa teklifini gündeme almalarını bekliyoruz. Bu taslakta marketlerle ilgili 1500 metrekareden küçük yerlerde kitap ve kırtasiye satılmaması vardı. Eğer 1500 metrekareden büyük alanı varsa o zaman marketler 12 metrekare reyon ayırarak satış yapsın, buna bir şey demiyoruz. Ama yasa teklifi bir türlü komisyon aşamasından genel kurul aşamasına inmedi. Biz marketler ile baş edemeyiz, onlar on tane alırsa biz bir tane alabiliyoruz. Neticede küçük sermayemiz ile bunlarla yarışmak zorunda kalıyoruz. Mesela Ankara’da 1500 üyemiz var hepsi de aile üyeleriyle çalışan küçük sermayesi olan esnaftır” açıklamasında bulundu.
Küçükarzuman, kitap-kırtasiye satışında esnaf odasına kayıtlı olma şartının ise 2004 yılındaki düzenlemeyle kaldırıldığını ve o tarihten sonra herkesçe satış yapılmaya başlandığını kaydetti.
Kırtasiyeci İbrahim Serdar Şen de VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmesinde, “Alım gücü insanlarımızda gerçekten düştü. Nakit para sıkıntısı genelde insanlar nakitten çok kredi kartına yüklendi. Bir öğrencinin olmazsa olması kitabı, defteri, kalemi ve çantası. Geçen sene 300 ile 400 TL idi, bu sene 750-800 TL’yi buluyor” dedi.
Okul çantasında kalitelisi alınırsa 250 lira, bir defter için 25 lira verilmesi gerektiğini anlatan Şen, “Mesela fotokopi kağıdını geçen sene 22 liraya satıyormuşum, bugün toptancıdan bana gelişi 80 lira oldu. Kalem boyalar geçen sene 15-16 TL bandında olanlar şimdi 25-30 TL bandında. Merdiven altı ürünler var mı? Var ama sağlıklı değildir ve ben onları satamam. Neden? Ben burada bir yıl boyunca hizmet ediyorum. Eylül-Ekim ayında vur kaç olmaz. Yarın veliler, bana gelecek diyecek ki İbrahim bu ne böyle? Hem çocuğuna zararı olacak hem cebine. Dolayısıyla bizler bir yıl bu sektörde hizmet ediyoruz merdiven altı ürünler getiremem. Bizim reklam gücümüz olmadığı için insanlara kendimizi ifade edemiyoruz. Yani fiyatlar arttı ama insanlarımızda alım gücü düştü. Yani geçen seneki işleri yakalayabilir miyiz, açıkçası bundan emin değilim” ifadelerini kullandı.
Veliler: “İhtiyaçlar bitmiyor, eğitim görsünler diye alıyoruz”
VOA Türkçe’nin başkentte mikrofon uzattığı bazı veliler, kamera önünde konuşmaktan çekinmelerine karşın kırtasiye malzemelerinden pahalılıktan şikayetçi oldu.
Bazıları da çocuklarının eğitimi önemli olduğu için diğer ihtiyaçlarında kısıtlamaya gittiklerini ve kırtasiye malzemeleri aldıklarını anlattı.
Bu velilerden ev hanımı Fatma Demir, “Boğazımdan kesiyorum, onları almak zorunda kalıyorum, çünkü tek eğitim görsünler diye kendinden vazgeçiyorsun” ifadesini kullandı.
Benzer şekilde Enes Karakuş da kendi ihtiyaçları yerine çocukları için alışveriş yaptığını kaydetti. Ahmet Çelik de her şey gibi kırtasiye malzemeleri için de “pahalı” görüşünü paylaştı.
MEB Özer’e soruldu: “Okul kıyafetleri zorunluluğuna önlem alacak mısınız?”
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ise, İstanbul’da ziyaret ettiği çok sayıda ailenin özellikle en çok da okul ve kırtasiye ihtiyaçları konusunda mağduriyetler yaşadığını açıklayarak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM’ye soru önergesi verdi.
Özdemir, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e, “Veliler okul ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Aile bütçesini zorlayan okul kıyafetlerinin belli bazı mağazalardan alınmasının zorunlu tutulmasının gerekçesi nedir? Bu uygulamaya son verilmesi ve ailelerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda bir önlem alınacak mıdır?” diye sordu.