Kanun Hükmünde Kararnamelerle kamu çalışanlarının görevlerinden uzaklaştırılması süreci devam ediyor. Son olarak, 8 Şubat’ta gece yarısından önce hemen yayınlanan 686 Sayılı KHK ile 4.464 kamu çalışanı memuriyetten çıkarıldı.
1 Eylül 2016 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 672 sayılı KHK ile 50.875, 29 Ekim 2016 tarihli 675 sayılı KHK ile 10.131, 22 Kasım 2016 tarihli 677 sayılı KHK ile 15.653, 6 Ocak 2017 tarihli 679 Sayılı KHK ile 8.249 çalışan kamudan uzaklaştırılmıştı.
Böylelikle 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal uygulamasında bir daha devlette görev yapamayacak şekilde memuriyetten atılan kamu çalışanı sayısı 84.908’e ulaştı.
Bu kişilerden ancak birkaç yüzü görevlerine geri iade edildi.
Dün Resmi Gazete’de yayınlanan 29972 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Yargıtay ve Yüksek Seçim Kurulu’ndan 10’ar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TOKİ’den 2’şer, SPK’dan 1, Turizm Bakanlığı’ndan 16, TRT’den 80, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan 3, Dışişleri Bakanlığı’ndan 48, Ekonomi Bakanlığı’ndan 15, İçişleri Bakanlığı’ndan 49, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden 417, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan 893, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 2585 kişi çıkarılmış oldu.
En büyük darbe Mülkiye’ye
Aralarında Ankara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi Türkiye’nin önde gelen yüksek öğrenim kurumlarından akademisyenlerin de bulunduğu 48 üniversiteden 330 öğretim üyesi de Salı günü çıkarılan KHK ile memuriyetten atıldı.
Mülkiye olarak bilinen Ankara Üniversitesi’nin Siyaset Bilgiler Fakültesi’nden 23, aynı üniversitenin İletişim Fakültesi’nden 16 öğretim üyesinin üniversiteyle ilişiği kesildi.
Profesörler Nur Betül Çelik, Mine Gencel Bek, Funda Başaran Özdemir, Funda Şenol Cantek, Ülkü Doğanay, İlhan Uzgel, Selda Öndül ile doçentler Murat Sevinç ve Mustafa Kemal Coşkun da görevlerine son verilen 70 Ankara Üniversitesi öğretim üyesi arasında yer alıyor.
Marmara Üniversitesi’nde 23 akademisyen memuriyetten çıkarıldı. Anayasa hukuku deyince Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden Prof. İbrahim Kaboğlu da son KHK ile memuriyetten uzaklaştırıldı.
Prof. Kaboğlu: “Bu yapılan yanlış ve ayıp meslektaşlarım bunu hak etmiyor”
Anayasa değişikliklerine karşı çıkan Prof. Kaboğlu, Antalya’da cumhurbaşkanlığı sisteminin tartışıldığı bir toplantı öncesi gazetecilere yaptığı değerlendirmede KHK’ları eleştirmişti.
Prof. Kaboğlu, “İhraç edilmeyi beklemiyordum. Çünkü suçlu biri değilim. Ben ömrü darbelere karşı, cemaatlere karşı mücadeleyle geçen, bütün yazdıklarım, konuştuklarım hepsi hukuk ve hukuk devleti için oldu. Benim hesap veremeyeceğim hiçbir mercii yoktur. Kesinlikle bu yanlıştır, büyük bir ayıptır. Buna maruz kalan meslektaşlarımın hiç birisi bunu hak etmiyor,” dedi.
Anayasa hukuku otoritesi, Bakanları Kurulu üyelerinin bu hatadan bir an evvel dönmelerini beklentisi taşıdığını ifade etti.
Prof. Yüksel Taşkın: “Asla boyun eğmeyeceğim”
Kaboğlu dışında Türk Tabipler Birliği eski Merkez Konsey Başkanı Özdemir Aktan ve 1960’dan Bugüne Türkiye Tarihi ve AKP Devri kitaplarının yazarı Prof. Yüksek Taşkın da üniversiteden uzaklaştırıldı.
Yüksel Taşkın, bir öğrencisine gönderdiği telefon mesajında, “KHK ile tasfiye edildim. Bu siyasi bir tasfiyedir. Alnım ak, vicdanımız temiz. Asla boyun eğmeyeceğim. Bu mesajı arkadaşlarına ilet,” ifadelerine yer verdi.
Eğitim Sen Üniversite Şubesi Başkanı: “Üniversiteler partizanlaştırılıyor”
Atılan akademisyenlerin örgütlü olduğu Eğitim Sen’in üniversite şubesi olan 6 No’lu Şubesinin Başkanı olan Dr. Görkem Doğan, hükümetin üniversiteleri partizanlaştırdığını söyledi.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Doğan, “Bu açıkçası hükümetin Anayasa değişiklikleri ya da ulusal varlık fonu ile ilgili görüşlerini paylaşmıyorsan bunu yeniden üretmiyorsan ancak üniversitede yer temizlersin anlamına geliyor. O da alicenap günündeyse. Üniversitenin partizanlaştırılıyor. Anayasa hukuku otoritesi olarak kabul edilen Profesör Kaboğlu’nun atılması bunun ispatı. Akademiye ayıplı bir mesaj veriliyor,” dedi.
İktidarın 15 Temmuz Darbe Girişimi bahanesiyle Olağanüstü Hal ortamında Cumhuriyet kurumlarını çökertmeye çalıştığını savunan Dr. Görkem Doğan’a göre, en büyük tahribat Ankara Üniversitesi’nde: “Ankara Üniversitesi’ne yapılan, 90 yıllık birikimini yok etmek demek. Yalnızca üniversitenin kapısına resmen kilit vurmadılar ama fiili olarak kapattılar. Maalesef ben öğretim üyelerine yönelik memuriyetten çıkarma operasyonunun son bulduğunu düşünmüyorum. Burada duramazlar.”
“Kamu düzeni dikiş tutmuyor” diyen Doğan, “Mütemadiyen korku yaymak lazım, sürekli gözdağı vermek lazım. Yoksa bugün OHAL’e, Varlık Fonu’na, Anayasa değişikliklerine itiraz edenler yarın Kanal İstanbul’a ve iktidarın başka proje ve politikalarına itiraz edeceklerdir’” görüşünün hakim olduğuna işaret ediyor.
Aynı KHK ile Gülen cemaatinin bir dönem emniyet teşkilatının etkili isimleri olan Başkomiser Emre Uslu ve Yardımcı Doçent Önder Aytaç’ın aralarında olduğu 242 Emekli Emniyet mensubu için tedbir uygulanmasına karar verildi.