Bir liman kenti olan İzmir, tarihi boyunca hep önemli bir ticaret merkezi oldu. Kemeraltı da Helenistik dönemden bu yana şehirdeki ticaretin hem kalbi hem beyni olarak işlev gördü. İstanbul’daki Kapalıçarşı’dan 1500 yıl daha eski bir tarihe sahip olan Kemeraltı, şehrin sosyal ve kültürel hayatına da damga vurdu.
Your browser doesn’t support HTML5
Dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olan Kemeraltı’na giren birinin kaybolmadan dışarı çıkması neredeyse imkansız. Ancak tarihi çarşısının sokaklarındaki kayboluş yeni keşifleri de beraberinde getirdiği için kimse bundan şikayetçi değil.
Kemeraltı’nda kaybolarak tarihi çeşmelerin, hanların, hamamların, camilerin, kiliselerin, havraların arasında tarihe bir yolculuk yapabilirsiniz. Yok olmaya başlayan zanaatların son ustalarını görüp, şambali tatlısından, kumda pişirilen kahveye, söğüşten midyeye kadar çok farklı lezzetleri tadabilirsiniz. Tabii alışveriş yapmak istiyorsanız Kemeraltı’nda her istediğinizi bulmanız da mümkün.
Amaç tarihi çarşının eski görkemli günlerine dönmesi
Ancak son yıllarda kentin dört bir yanına açılan alışveriş merkezleri, tarihi binaların çöküşü, işportacılık gibi nedenlerle Kemeraltı ciddi bir kimlik kaybına uğramaya başladı. Bölgede yaşanan ekonomik ve sosyal çöküşü önlemek amacıyla birçok proje gündeme geldi. Kamu ve özel sektör ortaklığıyla TARKEM (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret AŞ) kuruldu. Yapılan çalışmaların amacı Kemeraltı’nı yeniden eski görkemli günlerine döndürmek.
TARKEM öncülüğünde bu amaçla 88. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda bir Kemeraltı Sokağı kuruldu. Fuarda Kemeraltı’nın öne çıkan lezzetleri, unutulan zanaatkarları, markaları, yürütülen projeler ve tüm ülkeye mal olmuş tarihi, kültürel değerleri tanıtılıyor. Kemeraltı esnafı stant açarak, kendi ürünlerini satıyor. Kemeraltı’nın dünü, bugünü ve yarınının anlatıldığı söyleşiler, atölyeler, sergiler, yarışmalar düzenleniyor.
“Kemeraltı’nın bilinirliğini artırmak istiyoruz”
TARKEM’in çalışmalarına İzmir Büyükşehir Belediyesi de destek veriyor. Fuar’daki Kemeraltı Sokağı'nı ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Kemeraltı’nın farkındalığını, bilinirliğini çok daha fazla artırmak istiyoruz. Çünkü Kemeraltı dünyanın en büyük, en eski, en güzel açık hava alışveriş merkezi. Şimdi bu cümleyi kurduğunuz zaman onun değerini ne kadar çok bilmemiz gerektiği ortaya çıkıyor. Kemeraltı’nın geleceği gerçekten bütün insanlık için çok anlamlı bir yer teşkil edecek. Kemeraltı’nda örneğin havralarla camiler birbirine yürüyüş mesafesindedir. Bu kadar farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı bir alışveriş merkezinden bahsediyoruz. Dolayısıyla bütün insanlığa ilham kaynağı olacak ve bütün insanlığın göz bebeği olacak yerden bahsediyoruz. TARKEM olağanüstü güzel işler yapıyor. Biz de Büyükşehir olarak olanca gücümüzle sonuna kadar destek olacağız” dedi.
“2500 yıldır aralıksız alışveriş yapılan yer”
Gazeteci-yazar Nedim Atilla da Kemeraltı’nın İzmir kimliğindeki önemini vurgulayarak, “Kemeraltı, bugünkü Agora kalıntılarının bulunduğu yerden Saat Kulesi’ne kadar olan aks üzerinde 2500 yıldır aralıksız alışveriş yapılan bir yer. Dünyada böyle bir şey yok. Bu çok önemli. Çünkü ticaretin olduğu yerde barış oluyor, kavga dövüş çıkmıyor. Ticaretin olduğu yerde Yahudi’si, Rum’u, Ermeni’si, Müslüman’ı hep bir arada yaşamayı biliyor. Kemeraltı bütün bu birlikteliği yan yana getiren bir merkez. Şimdi bütün dünya AVM’lerde yaşıyor. İzmirliler 2500 yıldır dünyanın en büyük AVM’sinde yaşıyor. Öyle düşünmek lazım” diye konuştu.
“Haftada bir Kemeraltı’na gitmeyene İzmirli denmez”
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Atilla, tarihi çarşının İzmir için önemini şu sözlerle anlattı: “Biz üniversitede okurken ‘haftada bir gün Kemeraltı’na gitmeyene İzmirli denmez’ diye bir söz vardı. Biz ne yapar ne eder haftada bir gün Kemeraltı’na inerdik ve İzmirli olmanın tadını Kemeraltı’nda çıkarırdık. Kemeraltı’na gidince mutlaka bir tanıdığını, bir dostunu, uzun süredir görmediğin bir akrabanı görürsün. Gidersin orada bir kahvede oturursun. Meşhur tatlıcılardan birinde oturur sohbet edersin. Çok lezzetli yemekler yersin. Ya da Havra sokağına girersin, Havra sokağının cümbüşünde yaşarsın. Kemeraltı İzmirli'nin can damarı idi.”
Kemeraltı’nın yeniden canlandırılması için yürütülen faaliyetlerin memnuniyet verici olduğunu belirten Atilla, “Kimlik değişimi olacaktır. Bu kaçınılmaz. Dedemin beni ilk kez götürdüğü o zamanın Kemeraltı’nı büyük olasılıkla bulamayız. Ama önemli olan İzmirli'nin Kemeraltı’nda beklediğini bulmasıdır. Kemeraltı’nda lezzet olmalı, tarihsel mirasa saygı gösterilmeli, İzmir kimliği yansıtılmalı. Dönüşüm sırasında bütün bunları başarabilirsek neden olmasın?” dedi.