1836’da doğan Fransız botanik bilimci Pierre Alphonse Martin Lavallée, geliştirdiği yeni üzüm türünün, İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı Kavacık köyünün kaderini değiştireceğini herhalde tahmin bile edemezdi. Alphonse Lavallée adını verdiği yeni üzüm çeşidinin Kavacık toprağıyla sağladığı uyumdan belki mutluluk duyardı, ama bu üzümün artık Türkiye’de Kavacık üzümü olarak tanınması muhtemelen onu üzerdi.
Your browser doesn’t support HTML5
Ancak denizden 850 metre yüksekteki yaklaşık 200 haneli Kavacık halkı, bu üzümün kendi köylerinin adıyla tanınmasından memnun. Öyle ki Kavacık üzümünün tanınırlığını daha da artırmak için yıllardır festival düzenliyorlar.
Köy ekonomisinin temeli
Morumsu siyah renge sahip olan bu üzüm, Kavacık’ta 11 grama kadar tane iriliğine ulaşabiliyor. İnce kabuğu, aroması ve eşsiz lezzetiyle çekirdekli olmasına rağmen sofralarda her zaman kendine yer buluyor. Şaraplık olarak da kullanılabilen Kavacık üzümü, köy ekonomisinin de temelinin oluşturuyor.
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Kavacık Muhtarı Mustafa Öztürk, “Üzüm bizim için çok önemli. Köy ekonomisinin yüzde 85-90’ını oluşturuyor diyebilirim. Festival sayesinde de tanınma oranımız artıyor. Festival organizasyonu nedeniyle Karabağlar Belediye Başkanımız Muhittin Selvitopu’na teşekkür ediyorum. Geçen yıla göre ürün biraz daha az. Ama yine de köy halkı normal bir gelir elde edecek diyebilirim” ifadesini kullandı.
Bu yıl rekolte düşük
Üreticilerden Zekeriya Dündar da Kavacık üzümünün Fransa’dan gelse de bölgeye uyum sağladığını belirterek, “Bu sene hava koşullarından dolayı rekolte düşük. Fiyatlar da belki vatandaşa yüksek gelebilir ama üretici açısından bakıldığında yüksek sayılmaz. Yine de herkes bir şekilde emeğinin karşılığını alıyor. Allah bereket versin” diye konuştu.
Bu yılki festivalin ilk gününe gösterilen ilgi, Kavacık’ın adının önümüzdeki yıllarda daha fazla gündeme geleceğini gösteriyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren köy sokaklarını dolduran vatandaşlar, üzüm, hayvan ve insan motifleriyle süslenen bembeyaz duvarlar önünde fotoğraf çektirdiler, yörede yetişen doğal ürünlerden satın alma olanağı buldular. Kurulan stantlarda üzümler öne çıksa da salamura asma yaprağı, üzüm suyu, pekmez ve artık giderek unutulan macun gibi ürünler de büyük ilgi gördü.
Unutulan lezzet: Macun
Köy kadınlarından Safinaz Yılmaz, yaptığı macunu bir yandan satarken bir yandan da ne olduğunu bilmeyenlere macunu anlatıyordu. VOA Türkçe’ye konuşan Yılmaz, “Bu, köyümüzde yetiştirdiğimiz üzümlerin suyundan elde ettiğimiz pekmezle yapılır. Biz çocukken bu kadar şekerli ürün yoktu. Annemlerden tatlı istediğimizde bunu yapardı. Yapması çok zor. Normalde 8-10 saate olur. Bu süre içinde hiç başından ayrılmaman, sürekli karıştırman gerekir. Yoksa taşar, bütün emeğin yabana gider. İçinde ceviz, badem, kavrulmuş susam var. Artık köyde bile en fazla 10-15 kişi yapıyor” dedi.
Bando ve halk oyunları gösterileri, Karabağlar Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu konseri, fotoğraf sergisi, çocuklara ve yetişkinlere yönelik atölyelerle renklenen festivalin ilk gününde, “Yöresel Lezzetler Yarışması ve Ödül Töreni” de düzenlendi. Karabağlar Belediyesi, İzmir Profesyonel Aşçılar Derneği (İZPAD) ve İzmir Lezzet Dergisi işbirliğiyle düzenlenen yarışmada “Gün Balı”, “Gazete Tatlısı”, “kabak ucu yemeği”, “ekmek içi böreği”, “pekmezli yağlı halka”, "midye baklava” gibi yerel lezzetler yarıştı.