Amerika’nın kuzey komşusu Kanada birçok açıdan Amerika’ya benzese de birçok yönüyle Amerika’dan çok farklı bir karaktere sahip. Bunlardan biri de Fransızca konuşan azınlığa sahip olması.
Amerika'yla en uzun sınıra (9 bin kilometre) sahip olan Kanada, dünya gündemine sıklıkla gelmez. Büyük çoğunluğu İngilizce konuşan ülke federal bir sisteme sahip. 10 büyük eyalet ve 3 bölgeden oluşan ülke, aynı zamanda Rusya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci ülkesi. Ancak tüm bu toprağa rağmen son derece soğuk bölgelere sahip olan ülkenin nüfusu 40 milyonun altında.
Kanada’nın eyaletlerinden Quebec, Fransızca konuşan nüfusuyla diğer eyaletlerden ayrılıyor. Eyaletin en büyük kenti olan Montreal’de halkın bir kısmı anadili olarak İngilizce, bir kısmı ise Fransızca konuşuyor. Fransızca konuşan halkın bir kısmı 1960’lardan bu yana Kanada’dan bağımsızlık istese de, bu kesim yapılan iki referandumda yenilgiye uğramış.
Karmaşık bir Tarih
Amerika’nın doğu yakasındaki eyaletler, ülkeye varan Avrupalılar’ın ilk yerleşim yerlerini oluşturmuş. Bu durum Kanada için de böyle. Ancak Amerika’dan fark, Kanada’ya gelen Avrupalılar arasında en baştan itibaren hem Fransızlar hem de İngilizler olmuş. Kanada’nın en büyük eyaleti olan Quebec’e Fransızlar yerleşmiş. Bugün, Quebec eyaletinin başkenti olan Quebec kentinin kuruluş yılı 1608. Yani Quebec, ABD’deki ilk İngiliz yerleşimi olan Jamestown’la aynı yıl kurulmuş.
Ancak Kanada’yı tarihsel olarak Amerika’dan ayıran temel bir nokta var. ABD’nin kuruluşu, ülkenin güneyine yerleşerek tarım yapan İngiliz soylularının yanı sıra, Boston çevresine yerleşen ve İngiltere’de baskı gördükleri için kendilerini yeni bir kıtaya atan, İngilizce “pilgrim” olarak bilinen gruplara dayanır. ABD, İngiltere’den bir bağımsızlık savaşı ile alarak kendi tarihsel yönünü çizdi.
Ancak Kanada’nın İngiltere ile olan bağı 1867’den 1975’e kadar süren birçok anlaşmayla yeniden belirlenmiş. Bugün hala İngiltere’nin, (büyük ölçüde simgesel bir role sahip olsa da) Kanada’da bir genel valisi bulunuyor.
Tarihsel Kavşaklar
Quebec’teki Fransız nüfusun tarihsel bilinci de yine ilginç biçimde ABD tarihi ile kesişiyor. 7 Yıl Savaşları (1756-1763) olarak bilinen ve Kuzey Amerika’da İngiltere ve Fransa’yı karşı karşıya getiren uzun ve masraflı bir dizi savaş sonucunda İngiltere kralı 3’üncü George, Amerika kolonilerinde vergileri arttırmış ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın temellerini atmıştı. Aynı savaşta Fransız kolonisi olan Quebec, İngilizler’in kontroluna geçmişti.
Bu savaş sırasında o zamanlar Acadia denilen bölgede yaşayan Fransız nüfusunun kovulması, bugün Quebec milliyetçiliği için bir dönüm noktası. Fransızca’da Acadiens (Akadyen) olarak bilinen bu kişilerin bir kısmı İngiltere’nin Amerika’daki kolonilerine, diğerleri Fransa’ya geri gönderilmiş. Birçok kişi de yolda ölmüş. Fransa’ya gönderilen Akadyenler sonra tekrar Amerika kıtasındaki, diğer Fransız bölgesi olan Louisiana’ya yerleşmiş. Bugün New Orleans’daki “Cajun” kültürü bu kişilere dayanıyor. Fransızca’da Acadien olan sözcük zamanla Cajun (keyjın) olmuş.
‘350 Milyonluk Denizde bir Damla’
Amerika yaptığı bağımsızlık savaşıyla kimlik olarak kendisini İngiltere’den koparmışken, Kanadalılar’ın İngiltere ile çok daha uzun sürede gelişen bir kopuşu olmuş. Ancak Kanada’nın Fransız nüfusunun bugün bile kendilerini ruhen Fransa’dan koparamadığını söylemek mümkün. Bunun en büyük nedeni büyük olasılıkla 35 milyon Kanadalı’nın yalnızca 7 milyon kadarının anadilinin Fransızca olması.
Montreal’de görüşme fırsatı bulduğum Quebecli şair ve oyun yazarı Denise Boucher, birçok Quebecli entelektüel gibi bağımsızlık yanlısı. Boucher, 7 milyon Fransız’ın, 350 milyonluk bir İngilizce denizinde bir damla gibi olduğunu söylüyor.
Üstelik Kanada’da Fransızca’nın geleceği de kuşkulu. Bölgede nüfus artışı çok yüksek değil. Kanada’da federal yasalar, 1969’dan bu yana İngilizce ve Fransızca’yı resmi dil olarak tanıyor.
Kanada vatandaşlık başvurularında İngilizce ve Fransızca bilenlere öncelik veriyor. Quebec eyaleti Fransızca bilen kişileri eyalete çekmeye çalışıyor.
Boucher, Fransızca bilen birçok Kuzey Afrikalı’nın Kanada vatandaşlığı aldığını, ancak sonradan ülkesine döndüğünü ve Kanada’ya yalnızca sağlık hizmetleri için geldiğini söylüyor. Bazı göçmenler ise Kanadalı olduktan sonra daha iyi fırsatlar bulacakları diğer eyaletlere, ya da ABD’ye taşınıyor.
İskoçlar, Katalanlar gibi
Amerika’dan farklı olarak güçlü bir kültür politikası olan Kanada devleti Quebec’te Fransız kültürünün yaşaması için de destek sağlıyor. Ayrıca, kişi başına düşen milli gelir olarak Alberta, Ontario gibi eyaletlerden daha yoksul olan Quebec, ödediği vergiden daha fazlasını devlet harcaması olarak geri alıyor. Bir başka değişle diğer eyaletler, Quebec’i sübvanse ediyor.
Buna rağmen sokakta konuştuğunuz birçok kişi bağımsızlık yanlısı. Trois-Rivieres kentinde bir barda yabancı olduğumu anlayan Eric, Amerika’da yaşamama rağmen Fransızca konuşmamdan memnun olduğunu saklamıyor. Konu siyasete gelince daha önce Quebec’te konuştuğum birkaç kişiden duyduğum sözleri tekrarlıyor: “Biz de Katalanlar, İskoçlar gibiyiz, bağımsızlık istiyoruz. Bu neden bizim de hakkımız olmasın?”
Seçimler ve Quebec Bloğu
19 Ekim’de Kanada seçimlerine girecek Quebec Bloğu’nun geçmişi Parti Quebecois’ya dayanıyor. 1960’larda toplumda yaşanan değişimlerin bir parçası olarak yükselen Fransız ulusal bilincinin bir sonucu, devrimci Marksist Quebec Özgürlük Cephesi’nin kuruluşu olmuş. Örgütün, diğer şiddet karşıtı Fransızlar’dan farklı olarak amaçları için şiddeti seçmesi ve 1969’da, Ekim Krizi olarak bilinen olayda, İngiliz Ticaret Temsilcisi James Cross’la Quebec Çalışma Bakanı Pierry Laporte’u kaçırması eyalet tarihinde bir dönüm noktası olmuş.
Kanada’nın kriz sırasında olağanüstü hal ilan etmesi ve 500 yazar ve aydını tutuklaması Fransız nüfusun tepkisine yol açmış. Aynı zamanda Pierre Laporte’un sonradan ölü bulunması, Quebecliler’in şiddeti reddeden Parti Quebecois’ya yönelmesine neden olmuş.
Parti Quebecois, Kanada’dan bağımsızlığı savunsa da, bağımsızlık için yapılan 1980 ve 1995 referendumlarında eyalet halkının yüzde 50,6’sı Kanada’ya bağlılıklarını sürdürme yönünde oy kullanmış. Oylamada iki dilli Montreal’in ağırlıkla “hayır” oyu vermesi etkili olmuş.
Bugünlerde yaşlanan halkın ekonomik kırılganlıklarından gelen kaygı ve Quebec’e gelen göçmenlerin bağımsızlık hareketine bağlılık duymamaları gibi nedenlerden dolayı, Quebec’in Kanada’dan kopması zor görünüyor. Eyalet meclisinde 125 sandalyenin 71’i Liberal Parti’nin elinde. Federal parlamentoda ise Parti Quebecois 308 sandalyenin yalnızca 2’sine sahip.
19 Ekim’de Kanada’da genel seçimler yapılacak. Quebec bağımsızlığını savunan Bloc Quebequis (Quebec Bloğu) ve diğer tüm parti adaylarının seçim ilanları tüm şehirlerde elektrik direklerine ve duvarlara asılmış. Ülkenin genelinde seçim öncesi ekonomik politikalar, vergiler, kadın sorunları gibi konular medyaya yansıyor.
Quebec Bloğu’nun seçim sloganı “On a Tout A Gagner” (Kazanacağımız Her Şey) olsa da, Kanada’nın önde gelen iki partisi Stephen Harper önderliğindeki Muhafazakar Parti ve ülkenin eski Başbakanı Pierre Trudeau’nun oğlu Justin Trudeau’nun liderliğindeki Liberal Parti.