İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in geçen hafta Belçikalı mevkidaşı Alexandre de Croo ile birlikte çıktığı Ortadoğu gezinin ardından, İsrail’in Gazze operasyonlarını eleştiren açıklamaları, İspanya ve İsrail arasında diplomatik krize yol açarken, Avrupa Birliği dönem başlanlığına hazırlanan İspanya’nın bu politikasının AB’nin Ortadoğu politikasında etkili olup olamayacağı tartışılıyor
İsrail ve İspanya arasında bir haftadır yaşanan diplomatik kriz giderek sertleşiyor. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Belçika Başbakanı Alexandre de Croo’nun Ortadoğu gezilerinin ardından, Sanchez’in bir televizyon kanalında, İsrail’in askeri operasyonunu eleştirmesi iki ülke arasında diplomatik kriz yarattı. Tel Aviv hükümeti, Pedro Sanchez’in İsrail’i eleştiren sözlerine “Madrid büyükelçisini geri çekerek” karşılık verdi.
İspanya’nın sosyalist başbakanı Sanchez; Belçikalı mevkidaşı De Croo ile geçtiğimiz hafta Gazze’ye düzenlediği gezinin ardından, çok sayıda sivil ve çocuğun ölmesine yol açan operasyonların uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Belçika Başbakanı Alexander de Croo da sivil ölümlerin artmasına karşı olduğunu ve ateşkesin kalıcı olması gerektiğini ifade etti. Sanchez de, "masum sivillerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesi hiçbir şekilde kabul edilemez" dedi.
Bu açıklamalar üzerine İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu, iki ülke büyükelçisini çağırarak uyardı. Buna yanıt olarak İspanya, İsrail’in Madrid büyükelçisini Dışişleri’ne çağırarak yanıt verdi. Büyükelçi çağırma alışverişi iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırdı.
Sanchez, Perşembe akşamı bir televizyon programına konuk olarak, İsrail’i bir kez daha eleştirdi ve “Pek çok çocuğun da aralarında bulunduğu yüksek sayıda ölümler, İsrail'in uluslararası insani hukuka saygısı konusunda ciddi şüphelere yol açıyor” ifadelerini kullandı. İspanya olarak AB içinde, Filistin devletinin tanınması için çalışacaklarını söyledi ve AB’yi Filistin devletini tanımaya çağırdı.
Bu açıklamalar diplomatik ilişkilerde gerginliği daha da tırmandırdı. Dışişleri Bakanı Eli Cohen, X hesabından yaptığı açıklamayla, “İspanyol Başbakanı’nın asılsız suçlamaları ve skandal açıklamalarının ardından büyükelçimizi geri çağırmaya karar verdim" dedi.
Eli Cohen, “İsrail, uluslararası hukuka uygun hareket ediyor ve etmeye devam edecek ve tüm rehineler bize iade edilene ve Hamas Gazze'den temizlenene kadar savaşı sürdürecek. 7 Ekim katliamı ve Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumun tek sorumlusu Hamas’tır” ifadelerini kullandı.
İspanya neden AB'de Filistin'i destekleyen az sayıdaki sesten biri?
Pedro Sanchez, çatışmanın başlangıcından bu yana Avrupalı meslektaşlarından farklı bir politika izleyerek, İsrail’in operasyonları için daha eleştirel bir ton kullanıyor. Seçimlerden sonra, 16 Kasım’da Meclis’ten güvenoyu alır almaz ilk seyahatini Ortadoğu’ya düzenleyen Sanchez, 23 ve 24 Kasım tarihlerinde İsrail ve Mısır'ı ziyaret etti.
Sanchez, Belçika Başbakanı Alexander de Croo'nun eşliğinde gerçekleştirdiği bu gezi sırasında, hem Kudüs'te Benyamin Netanyahu, hem de Ramallah'ta Filistin Yönetimi temsilcisi Mahmud Abbas ile görüştü, Refah sınır kapısında özelikle insani yardımlar konusunda incelemelerde bulundu.
Pedro Sanchez, İsrail Başbakanı'yla görüşmesi sırasında “İsrail'in saldırılar karşısında meşru müdafaa hakkı var, ancak şunu açıkça söyleyeyim, İsrail aynı zamanda uluslararası insani hukuka da saygı duymalı. Ayrıca iki devletli çözüm için bir an evvel çalışmaya başlamalıyız” dedi. İki lider arasında fark edilen soğuk rüzgarların yerini, Ramallah’a geçtiklerinde, Mahmud Abbas ile samimi ve gülümseyen görüntüler aldı.
Madrid, Avrupa Birliği’ne katıldığı 1986 yılına kadar İsrail'le resmi ilişkiler kurmadı. Arap dünyasına tarihsel olarak yakın olan İspanyol kamuoyunda ise Filistin yanlısı eğilim güçlü olmaya devam ediyor. İspanya Parlamentosu, 2014 yılında, Mariano Rajoy'un muhafazakar hükümeti döneminde, tüm siyasi gruplar tarafından desteklenen “Filistin devletinin tanınması çağrısında bulunan” bir kararı kabul etti. Ancak bu karar yürürlüğe girmedi.
İsrail’in “Filistin devleti” korkusu
Bu karardan yaklaşık 10 yıl sonra Pedro Sanchez, Avrupa Birliği'nin geri kalanının benimsediği “ihtiyatlı tutumdan” uzaklaşarak İspanya'nın bu anlamdaki tutumunu yeniden belirlemek istiyor. Uzmanlar, Sanchez’in parlamentodan yaptığı, “Uluslararası toplumun, özellikle de AB'nin, Filistin devletinin tanınması konusunda bir karar vermesinin zamanı geldi. Bunu birlikte yapmak önemli olur. Ancak bu mümkün değilse İspanya elbette kendi kararlarını verecektir” açıklamasına dikkat çekerek, Başbakan’ın, Filistin devletini tanımak için tonu yükselttiğini iddia ediyor.
ElConfidencial.com'da görüşlerini açıklayan Arap dünyası uzmanı İspanyol gazeteci Ignacio Cembrero'ya göre, “Sanchez, şüphesiz İsrail'e eleştiri ve Filistin'i tanıma konularında en ileri giden Avrupalı lider. İsrail'i en çok rahatsız eden de bu son konu. Yani Filistin devletinin tanınması. Bu konuya duyarlı küçük Avrupa ülkelerinin, örneğin Slovenya, Belçika veya Portekiz'in de zincirleme etki yaratma riski var” diyerek bu detayın altını çiziyor.
İspanyol medyası, Madrid'deki pek çok gözlemcinin, Sanchez’in “Filistin çıkışlarının” iç politikayla bağlantılı nedenleri olduğunu da belirtiyor. El Pais dahil pek çok medya organı, “aslında sosyalist liderin dikkatleri Katalan ayrılıkçılara yönelik tartışmalı af yasasından başka yöne çekmeye çalıştığı ve kendilerini Filistin davasının savunucuları olarak yeniden teyit ederek sol seçmenlerin desteğini almak istediğini” yazıyor.
AB’de “iki devletli çözüm gerilimi”
Bugün Tel Aviv ile Madrid arasında artan gerilimin nasıl bir diplomatik sonuca varacağı sorusu halen belirsizliğini koruyor. Eğer İspanya bu gerginliği AB’ye taşırsa, geleneksel olarak AB, bir “dayanışma jesti” olarak üyesinden yana tavır alıyor. Üstelik AB’nin dönem başkanlığına yılbaşından itibaren İsrail’in eleştiri oklarına hedef olan Belçika geçiyor. AB başkentlerinde Netenyahu’nun politikalarına itirazlar yükseliyor, Filistin devletinin tanınmasına yönelik çağrılar artıyor. Bazı başkentler, bu konuda artık “net pozisyon alınmasını” istiyor.