Corona virüsü salgını nedeniyle 1,5 yıldır ara verilen festivaller İzmir’de yeniden başladı. Festivallerin baş aktörleri olan zeytin, üzüm, mandalina ve yemeklik otların yanı sıra Ege’ye ait bir incir türü olan bardacık da tezgahlardaki yerini aldı.
Mevsimi yalnızca iki üç hafta süren bardacık inciri, Aydın’ın ilçelerinin yanı sıra İzmir’in Torbalı ilçesinin Çapak köyünde de üretiliyor. İncir türleri arasında tadı, kokusu ve aromasıyla öne çıkan bu kısa ömürlü, narin meyve için, Torbalı Belediyesi tarafından bu yıl 3’üncü kez Çapak köyünde bir festival düzenlendi. İzmirli ‘bardacık severler’ festivale akın etti.
Your browser doesn’t support HTML5
Köy meydanında düzenlenen festivalde bardacığın yanı sıra köyde yetişen diğer ürünler de gelenlerin beğenisine sunuldu. Köyün geçim kaynağı olan zeytin, asma yaprağı, bamya gibi ürünler de satışa çıktı. Ancak tezgahların gözdesi bardacıktı. VOA Türkçe’ye konuşan Çapak köyü muhtarı Ali İhsan Alacak, “Şu anda festivale bayağı güzel ve yoğun bir talep var. Bizim bardacığımızı öne çıkaran hem yapısı hem uzunluğu hem de içinin kıpkırmızı olmasıdır. Toplam 3 bin kişilik nüfusumuz var. Köyümüzün geçim kaynağı incir, zeytin ve bamyadır. Bizim köyümüzde susuz bamya yetişir” dedi.
“Nif dağından gelen rüzgar bardacığımıza lezzet veriyor”
Bardacık üreticisi Mehmet Cin de Tire-Aydın arası boyunca bardacık yetiştirilmesine karşın Çapak köyünde yetişen bardacığın özel bir tür olduğunu kaydetti. Cin, “Bu bardacık bizim Torbalı Çapak köyünün havasına uygun, bilhassa taze tüketilen çok güzel bir incir. Bu taze olarak daha güzel tüketiliyor. Poyraz estiği için bu hava bunu daha kaliteli yapıyor. Belevi’nden tut, Sarayköy’e kadar Tire Aydın arasındaki o sırt tamamen incir. Ama bizimki farklı. Köyümüzün yapısı nedeniyle kuzeyden, Nif dağından gelen bir rüzgarımız var. O gelen rüzgar bu lezzeti, bu kaliteyi getiriyor buraya” diye konuştu.
Dişi bir meyve ağacı olan bardacık, çok narin koşullarda yetişiyor. Bardacığın meyve vermesi için özel bir sinek türünün, inciri yenmeyen erkek ağaçların çiçeklerinden taşıdıkları polenlerle bardacığı tozlaştırması gerekiyor. Ardından da ağaç ne çok sıcak ne de çok soğuk hava istiyor. Meyve dalında olgunlaşınca, gündüz sıcağına bırakılmadan hemen toplanmasıysa şart. Çapaklı üretici Mehmet Cin, bu yıl Güney Ege’de çıkan büyük yangınların getirdiği sıcak hava dalgasının bardacık incirini çabuk olgunlaştırdığını kaydetti. Temmuz ayının sonundan itibaren bardacıkların olgunlaştığını söyleyen Cin, “Burada 4-5 çeşit daha incir var. Ama bu biraz daha erkencidir diğerlerine göre. Burada sabahleyin ezanla erken gidilir. 2-3 saatte toplanır, en geç dokuza kadar pazara çıkılır. Sepetlere alınır, tek sıra kasaya dizilir, ondan sonra pazara getirilir. Buraya esnaflarımız gelir. Buraya birinci kalite süpermarketler gelir. Çeşme, Marmaris, Bodrum, Dalaman, Muğla’ya hep buradan incir gider” dedi.
“Bardacığımızın hiçbiri yabana gitmez”
Birinci kalite bardacığın 15 liradan satıldığını söyleyen Cin, “Üç boy incir olur. Pazarlık yapılır esnafla. Bunun çatlağı da yabana gitmiyor. Burada bir firma var, onlar da (çatlak bardacıkları) kurutup cips yapımında kullanıyorlar. Hiçbiri yabana gitmez bunların” sözlerini kullandı. Cin, bardacığın genelde sofralık olarak alıcı bulmasının yanı sıra sirke, alkol, incir pastırması gibi ürünlerin yapımında da kullanılarak ürünlerinin hiçbirinin zayi olmadığını kaydetti.
İzmir Karşıyaka’dan festival için Çapak köyüne gelen Özlem Özyürek de bardacık hayranı olduğunu söyledi. Festivale oğlu, gelini ve eşiyle gelen Özyürek, ailesinden gelemeyenlere de dağıtmak için kasayla bardacık aldığını belirtti. VOA Türkçe’ye konuşan Özyürek, “İzmir’deki festivalleri çok takip ederim ve severim. Özellikle her köyün festivalini kaçırmamaya çalışırım. Bardacığa karşı çok hassasiyetim var. Aroması, kokusu, lezzeti farklıdır. Bir de köy ortamı çok farklı. Onu da çok severim” dedi. Salgın nedeniyle uzun bir süredir düzenlenemeyen festivalleri çok özlediğini belirten Özyürek, “Ben aşılarımı oldum. Bilmiyorum ne kadar koruyacak ama insanlar da duyarlı. Maskemizi takıyoruz, insanlardan uzak kalmayı tercih ediyoruz. Aslında festivale gelmekten çok korkmadım” diye konuştu.
Festivalde konserler, komedi performansları, kukla ve balon gösterilerinin yanı sıra halk müziği sanatçısı Tolga Çandar da Ege türkülerini seslendirdi.