İzmir Sağlık Platformu, 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren ve cezai hükümler getiren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ndeki düzenlemelere karşı miting düzenledi. İzmir Tabip Odası, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), Aile Sağlığı Elemanları Federasyonu (ASEF), Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Dayanışma Sendikası, İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği, Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tarafından Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda yapılan mitinge, sağlık çalışanları yoğun yağmura rağmen katılım gösterdi.
Your browser doesn’t support HTML5
“Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz, ceza sözleşmesini kabul etmiyoruz!” başlığıyla düzenlenen eylemde, “Sağlık haktır satılamaz”, “Sağlıkçıyla değil pandemiyle savaş”, “Emek bizim söz bizim” sloganları atıldı. Mitingde İzmir’deki sağlık çalışanlarının yanısıra Muğla, Denizli, Ankara, Manisa, Şanlıurfa ve Balıkesir gibi birçok ilden de meslek örgütlerinin üyeleri yer aldı. Eyleme katılan sağlık çalışanları “Hakkınız ödenmez dediler ödemediler”, “Bu bir hak arama hikayesi”, “Güvencesiz sözleşmeye hayır”, “Sağlıkta şiddeti durdurun” dövizleri açtı.
“Aile hekimliği uygulamasında iş güvencesi bu yönetmelikle sona ermiştir”
Sağlıkta şiddet sonucu ve Corona virüsü salgınına karşı mücadelede hayatını kaybeden sağlık çalışanları anısına saygı duruşuyla başlayan eylemde, İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı mitingi düzenleyen kurumlar adına ortak açıklama yaptı. Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlığın bir insan hakkı olmaktan çıkarılıp ticari faaliyet haline getirildiğini söyleyen Çamlı, Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarının da kötü yönetilen bir salgının yükünü taşımaktan tükendiğini kaydetti.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimleri üzerindeki baskıyı arttıran, iş güvencesini ortadan kaldıran, özlük haklarını yok sayan birçok taraf olduğunu belirten Çamlı, “Yönetmelik değişikliğiyle aile hekimliği çalışanlarının statüsü, il sağlık müdürlüklerine bağlı kölelik sistemine taşınmıştır. Yönetmelik ekinde ihtar uygulanacak 40 fiil sıralanıyor. Herhangi bir fiilin ikinci ve devam eden ihlallerinde, ihtar puanı iki kat olarak uygulanacak. Sağlık il müdürlüklerinin kuracağı komisyonlar, ilgili ihtar cetvelindeki fiillerden beş kez ihtar puanı verilmesi veya toplamda 150 ve üzerinde ihtar puanına ulaşılması halinde aile hekim ve hemşirelerin sözleşmeleri feshedilebilecek. Aile hekimliği uygulamasında iş güvencesi bu yönetmelikle sona ermiştir” açıklamasında bulundu.
“Talebimiz çok net, sözleşme tüm maddeleriyle derhal geri çekilsin”
Çamlı sözleşmeyle aile hekimliğine ucu açık iş tanımları eklendiğini de kaydetti: “Aile hekimleri tabii ki kronik hastalarını takip edecekler ama sahanın gerçeklerinden kopuk, yerine getirilmesi pratik olarak mümkün olmayanların, kısacası imkansızın başarılması isteniyor. Bir işin ne kadar sürede yapılacağını, bir gün içinde ne kadar sayıda hastaya bakılabileceğini hesaplamamış gözüküyorlar. Günlük mesai saatlerinin tamamının harcanmasına rağmen istenilen oranda yapılamayacak kronik hastalık izlemleri nedeniyle yüzde 10'a varan gelir kaybına neden olabilecek maddeler içeriyor.”
Kamu dışından sözleşme imzalayan sağlık emekçilerinin de birçok özlük hakkının yok sayıldığını, kıdem tazminatlarının verilmediğini ve aile sağlığı çalışanlarına hiçbir şekilde yer değişikliği hakkı tanınmadığını belirten Çamlı, taleplerinin sözleşmenin tüm maddeleriyle derhal geri çekilmesi olduğunu vurguladı.
“Hekimi, hemşiresi, temizlik işçisiyle sağlık bir ekip işidir”
Mitingde yapılan konuşmaların gündeminde hükümet tarafından hekimlere verileceği açıklanan maaş zammı ve ek gösterge hakkının tüm sağlık çalışanlarını kapsamaması da vardı. Hekimi, hemşiresi, temizlik işçisiyle sağlığın bir ekip işi olduğuna dikkat çeken İzmir Tabip Odası Başkanı, “Üniversiteler, aile sağlığı merkezlerindeki sağlık çalışanları ve BAĞ-KUR, SSK'lı hekimlerle birlikte diğer tüm sağlık çalışanlarını kapsam dışında bırakan, emekli hekimler arasındaki eşitsizliği derinleştiren bu düzenleme adaletsizdir. Sağlık hizmetleri kolektif bir emeğin sonucunda sunulmaktadır. Sağlık emekçilerinin her biri yaptıkları işler bakımından kritik önemdedir. Tüm toplumda olduğu gibi, sağlık emekçilerinin de ekonomik krizin etkilerini yoğun olarak hissettikleri bir dönemde tüm sağlık emekçilerine insanca yaşayacak, emekliliğe yansıyan temel bir ücret talep ediyoruz. İktidarın iş barışını bozan, adaletsiz ücretlendirme ve ayrıştırıcı uygulamalarını kabul etmiyoruz” dedi.
“Zam veya ek ödeme değil adil hakediş istiyoruz”
Çamlı’nın ardından mitingi düzenleyen sağlık meslek örgütlerinin temsilcileri de söz aldı. AHESEN adına konuşma yapan Dr. Ahmet Kandemir, aile hekimlerinin getirilen sözleşmeyle hak kayıpları yaşadığını söyledi. ‘Zam veya ek ödeme değil adil hakediş’ istediklerini kaydeden Kandemir, “Pandeminin getirdiği ek yükler yok sayılarak yeni izlemler genelgeye konuldu ve performansa tabi tutularak birçok çalışanının hak kaybına neden oldu. En mantık dışı olanlardan biriyse, meslektaşlarımızın performanslarının hastaların kilo vermesine bağlanmasıydı. İlgili izlemlerde vatandaşa hiçbir sorumluluk verilmeden hastanın izlemlere gelmemesinin faturası aile hekimliği çalışanlarına hak ediş kaybı olarak yansıtılmaya çalışıldı. Performanslar hastanın kilo vermesine, şekerli veya tuzlu yemesine endekslenemez. 50 bin aile hekimliği çalışanlarına artık kulak verin. Biz zam veya ek ödeme istemiyoruz, yaşamak, yaşatmak ve adil hakediş istiyoruz. Biz ekip işi yapıyoruz, asılsız zam haberleriyle kimse bizi ayrıştırmaya çalışamaz” diye konuştu.
Bunun ardından söz alan SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Nursel Yücesoy ise hükümet tarafından ek gösterge zammında sağlık çalışanlarının ayrımcılığa uğramaları nedeniyle Türkiye’deki tüm sağlık kuruluşlarında 6 Aralık Pazartesi günü iş bırakacaklarını hatırlattı.