İstanbul’un Sütü Tire’den Gidiyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 16 Ekim’den bu yana maddi durumu iyi olmayan ve belediyeden yardım alan ailelerin çocuklarına süt dağıtıyor. Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçim vaatleri arasında yer alan Halk Süt uygulamasıyla ayda 3-6 yaş arası çocuklara haftada iki litre süt ulaştırılıyor. İmamoğlu projeyle ilgili olarak “92 bini aşkın çocuğa ulaşacağız ve ayda yaklaşık 750 bin litreye yakın süt dağıtacağız. Bu ise yılda 9 milyon litre süt anlamına geliyor” dedi.

Your browser doesn’t support HTML5

İstanbul'un Sütü Tire'den Gidiyor

İstanbullu çocukların içtiği sütler ise yaklaşık 550 kilometre uzaktan, İzmir’in Tire ilçesinden gidiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sütlerin tedariki için Tarım Bakanlığı tarafından Güvenilir Gıda Ödülü verilen Tire Süt Kooperatifi ile bir sözleşme imzaladı. İmzalanan bu sözleşme kooperatifin iki bini bulan ortağı açısından sütlerinin değerlenmesi anlamına geliyor.

Kooperatif ortakları anlaşmadan memnun

Kooperatif ortağı ve Çalışkan Çiftliği’nin kurucusu Halil Çalışkan VOA Türkçe’ye “İstanbul’a süt verdiğimiz için çok seviniyoruz. Alım garantisi, bizim sütümüzün satışı demek. Sütümüz değer kazanıyor. Her bakımdan bize faydası var. Şimdi başka şehirlerden de süt alan olur mu diye umutla bekliyoruz” diye konuştu.

Günde yaklaşık 150 litre süt ürettiğini söyleyen bir başka kooperatif ortağı Alime Akkaş, “Kooperatif sayesinde zaten sütümüzü satmakta sorun yaşamıyorduk. Ama tabii ki bir Büyükşehir’e süt vermek bizim için büyük bir avantaj. Oradaki çocuklar da yardım görecek, bir ihtiyaçları karşılanacak. İnşallah uzun yıllar sürer, başka belediyeler de katılır” dedi.

Kooperatif 11 yıldır İzmirli çocuklara süt sağlıyor

Peki İstanbul Büyükşehir Belediyesi sütü niçin bu kadar uzaktan temin ediyor? VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’e göre bunun nedeni sütün hassas bir ürün olması ve kooperatifin bu konudaki deneyimi. Sağlıklı koşullarda üretilmezse sütün ciddi sorunlara yol açabileceğine dikkat çeken Eskiyörük, “Biz 2008 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız anlaşma uyarınca 250 bin öğrenciye süt dağıtmaya başladık. Daha sonra okul çocuklarına devlet süt dağıtmaya başlayınca İzmir Büyükşehir Belediyesi de projeyi değiştirerek okul öncesi çocuklara süt dağıtmaya başladı. Süt, hassas bir ürün. 11 yıldır hiçbir çocuk sağlık sorunu yaşamadı. Biz Türkiye’de bunu uygulayan tek kooperatifiz” dedi.

“Belediyeler sütü kendi illerindeki üreticilerden almalı”

Amaçlarının süt ticareti olmadığını vurgulayan Eskiyörük sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile üç aylık bir sözleşme imzaladık. Şu anda günde 25 ton süt gönderiyoruz. Ama orada bir kooperatifin altyapısının oluşmasından sonra biz çekileceğiz. Çünkü bir ilin belediye başkanı o ilin çocuklarına süt içirmeli. Ama sütü de o ilin üreticilerinden alarak onları desteklemeli. Önemli olan bu projede bir sorun yaşanmaması. Bu projenin büyümesi ve diğer illere de yayılması gerekiyor”.

Eskiyörük, şu anda İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri dışında Ankara, Mersin ve Adana gibi Büyükşehir Belediyelerinin de bu projeyle ilgilendiğini belirterek “Hep CHP’li belediyelerin bu projeyle ilgilenmesi dikkatimi çekiyor. Neden AK Partili belediyeler uygulamıyor. Süt üzerinden siyaset olmamalı. Bu bir partinin değil, Türkiye’deki bütün belediye başkanlarının projesi olmalı. Herkes kendi ilindeki üreticisinden süt alsın. Süt, Türkiye’nin her yerinde üretiliyor. Biz Tire Süt Kooperatifi olarak bu konuda bilgimiz ve deneyimimizle bu konuda gereken desteği vermeye hazırız” diye konuştu.

Belediyelere tanzim satış çağrısı

Geçen yıl yaşanan patates, soğan krizini hatırlatan Eskiyörük, belediyelerin kooperatiflerle daha sıkı bir iş birliğine girmesi gerektiğini vurguladı. Eskiyörük şunları söyledi: “Hem üretici hem de tüketici mağdur durumda. Fiyat ve güvenilir gıda açısından bir mağduriyet söz konusu. Belediye başkanlarımıza diyorum ki olaya ticari yaklaşmayın. Örnek oluşturması açısından birer tanzim satış yeri açın. Çocuklarımıza sağlıklı gıda ulaştırabilmek için, geri kalmış olan kooperatifleşmemizi tetiklemek için ve piyasa fiyatlarını regüle etmek için belediye başkanları bunu öncelikli bir görev olarak görmeli. Biz Çiftçim Market adıyla bunu hayata geçirdik. Bu markette sadece üretici örgütlerinin ürünleri satılıyor. Bunun her ilde kurulması çok şey kazandıracaktır”.

Belediye kooperatif ilişkisi nasıl olmalı?

Kooperatiflerle belediyeler arasındaki ilişkinin sağlıklı kurulması gerektiğini de vurgulayan Eskiyörük, “İzmir Modeli dediğimiz ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatiflerle yaptığı iş birliğinin amacı belediyelerin kooperatiflerden ürün satın alması değildir. Elbette belediyeler ihtiyaçlarını doğrudan alımla kooperatiflerden almalı. Ama bir belediyenin domatese, bibere ihtiyacı yoksa ‘domatesten, biberden bana ne’ dememeli. Kooperatiflerin ürünlerinin pazarlanması, markalaşması, eğitim verilmesi, mezbaha, soğuk hava tesisi, paketleme tesisi gibi altyapının oluşturulması için yol gösterici, önümüzü açıcı olmalı. Örneğin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ova yollarını asfaltlaması ürünleri tozdan kurtardı, hastalıklar azaldı, ürünler nakliye sırasında kalite kaybına uğramadı, Pazar değeri arttı” diye konuştu.