Türkiye’de yaşayan Uygurlar, yakınlarının toplama kamplarında tutuldukları gerekçesiyle avukatları eşliğinde Çin devlet yetkililerinin de aralarında bulunduğu 112 kişi hakkında, ‘soykırım’ ve ‘işkence’ suçlarını işledikleri gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Your browser doesn’t support HTML5
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı’nda toplanan Uygur aileler, suç duyurusunda bulunduktan sonra adliye önünde bir basın toplantısı düzenledi.
“İşlenen suçların durdurulmasını ve suçluların yargılanmasını istiyoruz”
Gönüllü avukatlardan Gülden Sönmez, VOA Türkçe’ye konuyla ilgili şunları söyledi:
“19 müvekkilimizin kimisinin tüm aile üyeleri, kimisinin kız kardeşi kimisinin ise evladı Çin’deki toplama kamplarında tutulmaktadır. Kendilerinden hiçbir şekilde haber alınamamaktadır. Bazı müvekkillerimizin yakınları toplama kamplarında işkenceden dolayı hayatlarını kaybettiler. Biliyoruz ki Çin, hem soykırım suçu hem işkence hem de insanlığa karşı suçları sistematik olarak işliyor. Türkiye mevzuatına göre Türkiye yargısı evrensel yargı yetkisini tanıdığından dolayı Çinli suçluları Türk mahkemelerinde yargılama imkanına sahip. Biz de Türk ceza kanunun 13. maddesine dayanarak bu suç duyurusunu gerçekleştirdik. Dosyada çok sayıda fotoğraf, video, rapor hatta toplama kamplarının cezaevi gibi işletildiğine dair bazı Çince kararlar ve belgeler sunduk. Bu deliller aslında tüm suçları ortaya koyuyor. Umut ediyoruz ki yargılama başlar, öncelikle işlenen suçların durmasını ardından da suçladığımız kişilerin tutuklanmasını bekliyoruz. Arkasından da yargılamanın başlatılmasını bekliyoruz.”
“Bir Uygur Türkü olarak orada yaşanan bu zulme sessiz kalamam”
Uygur Türkü Medine Nazimi, basın toplantısında yaptığı konuşmada, kız kardeşinin 4 yıldır Çin’de tutulduğunu belirterek, kendisinden haber alamadığını söyledi: “Kız kardeşim Mevlüde Hilal, Türkiye vatandaşı olmasına rağmen 4 senedir Çin’in karanlık toplama kamplarında tutulmaktadır. 4 senedir kardeşim hakkında bilgi alamadım. Çin Hükümeti kardeşim hakkında bilgi vermeyi reddediyor. İnsan hakları 21. yüzyılda her şeyin önünde tutulmaktadır ama maalesef 2017’den bu yana Çin Hükumeti toplama kampları kurup milyonlarca insanı o toplama kamplarına kapatıp türlü işkenceler yapmaktadır. Ben o milletin bir evladı olarak orada yaşanan bu zulme sessiz kalamam.”
“Türkiye’ye gelerek hukuk okumam annemin toplama kamplarına alınmasına neden oldu”
Türkiye’de hukuk okuduğu için annesinin toplama kampına alındığını savunan Cevlan Mehmet, “Ben Türkiye’ye eğitim için geldim. Hukuk okudum. Ancak benim Türkiye’ye gelerek hukuk okumam annemin toplama kamplarına alınmasına neden oldu. Annemin tek suçu beni Türkiye’de okutmak. Benim okuduğum bu meslek annemi kurtaramadı, tam tersine annemi zindanlara attırdı. Adalet ne için var? Hukuk ne için var? Eğer dünyada adalet varsa neden 4-5 senedir toplama kampları, işkenceler, tecavüzler devam ediyor? Neden oradaki insanların iç organları İslam ülkelerinde 'Helal organ' olarak satılmaya devam ediyor?” ifadelerini kullandı.
ABD ve diğer birçok batılı ülke, Çin’in Şincan Özerk Uygur Bölgesi’ndeki Uygurlar’a ve diğer azınlık Müslümanlar’a baskı uyguladığını, çok sayıda kişinin Çin hükümeti tarafından bölgedeki toplama kamplarında tutularak çalıştırıldığını savunuyor. Tepki gören kampların ‘eğitim amaçlı’ olduğunu savunan Çinli yetkililerse, buradaki kişilerin tutsak olduğu iddialarını reddetmeye devam ediyor.