İsrail’in Gazze’ye kara harekatı beklentisinin gölgesinde sivillerin korunmasına yönelik diplomatik çabalar yoğunlaştı. Amerikalı yetkililer İsrail’in kendini savunma “hakkı ve zorunluluğunun” altını çizmekle birlikte bunun nasıl yapıldığının önemli olduğunu da vurguluyor.
VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, ABD’nin bu süreçte üç farklı hedef arasında bir denge kurmayı amaçladığını belirtiyor.
Washington Enstitüsü’nden David Makovksy’e göre bu üç hedef, Hamas’ın dağıtılmasında İsrail’e destek verilmesi, Amerikalı rehinelerin kurtarılması ve Gazze Şeridi’nde bulunan yaklaşık 600 ABD’linin tahliye edilmesi ve Gazze’de sivil nüfusun içinde bulunduğu insani durumun çökmemesi.
Makovksy, “Her biri karmaşık ve çok yönlü olan bu hedeflerin dengelenmesi, Mısır ve Katar gibi Hamas’a bir miktar erişimi ve nüfuzu olanlar dahil Arap ülkeleri ve İsrail’le yoğun diplomasi gerektiriyor” diyor.
“İsrail’e göre kara harekatı gerekli ve ABD de bu görüşte”
Beyaz Saray, Başkan Biden’ın yarın İsrail’i ziyaret edeceğini ve Ürdün’de de Kral Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi ve Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’la görüşeceğini açıkladı.
İsrail’in ABD Başkanı Joe Biden’ı davet etmesinin ardından böyle bir ziyaretin İsrail’in Gazze’ye olası kara harekatını geciktirebilme ihtimali gündeme gelmişti.
Gazze’ye hava operasyonlarının Hamas’ın tünel ağına ve bölgedeki diğer yerleşik unsurlarına karşı etkisinin kısıtlı olacağını belirten Makovksy, “İsrail’in Hamas’ı devirmek için kara harekatının gerekli olduğuna inandığı ve ABD’nin de buna katıldığı açık görünüyor” diyor.
Hamas’ın yönetiminde olmayan bir Gazze mümkün mü?
İsrail ordusu beklenen kara harekatıyla amacın Hamas’ın Gazze Şeridi’nde yönetim ve askeri kapasitesini yok etmek olduğunu söylemişti.
İsrail Savunma Güçleri’ne (IDF) göre, Hamas İsrail’e 6 binden fazla roket ateşlediği son çatışmada bazı elit savaşçılarının yanı sıra çok sayıda önemli komutanlarını kaybetti.
Ortadoğu uzmanı David Makovksy, “Yönetim açısından Hamas’ın savaştan önce de Gazze’deki popülaritesi düşünüldüğünden çok daha düşüktü. Washington Enstitüsü’nün anketine katılan Gazzeliler’in çoğu İsrail’le ateşkesin uzatılmasına ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye geri getirilmesine destek veriyordu. Hamas’ın Gazzeliler’in İsrail’in bölgenin kuzeyinin boşaltılması uyarısını görmezden gelmesine yönelik girişimlerine rağmen 600 binden fazla Filistinli’nin güneye doğru ilerlemesi Hamas’ın etkisinin zayıfladığının göstergesi” diyor.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la Pazartesi günkü görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Bu uzun bir savaş olacak. Bedeli ağır olacak” ifadelerini kullandı.
Savaşın henüz ilk aşamalarında olduğunu ve durumun önümüzdeki süreçte değişebileceğini de söyleyen David Makovksy, “İsrail ve ABD Hamas’ın Gazze’de önümüzdeki dönemde bir rolünün olmadığını net şekilde ifade etti. Bunun realitede nasıl olacağı çatışmanın seyrine bağlı” değerlendirmesinde bulundu.
Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü uzmanlarından Hussein Ibish ise, hafta sonunda The Atlantic dergisi için kaleme aldığı analizde İsrail ordusunun Gazze’de muhtemelen kararlı bir direnişle karşı karşıya kalacağı görüşünü dile getiriyor.
Hussein Ibish, Hamas’ın yok edilmesinin ve bir daha böyle bir tehdidin ortaya çıkmasının engellenmesinin bölgede işgal devam ederken güç kullanarak mümkün olmayacağı kanısında.
Biden’ın sözleri nasıl yorumlandı?
ABD Başkanı Joe Biden CBS televizyonunda yayınlanan 60 Minutes programındaki röportajında, “Hamas ve Hamas’ın aşırı unsurları tüm Filistin halkını temsil etmiyor. İsrail’in Gazze’yi bir kez daha işgal etmesinin bir hata olacağını düşünüyorum. Ama oradaki aşırıcıları etkisiz hale getirmek bir gereklilik” ifadelerini kullanmıştı.
ABD Başkanı’nın bu sözlerini VOA Türkçe’ye değerlendiren Makovksy, “Biden İsrail’in Gazze’ye girmesinin değil işgal etmesinin hata olacağını söyledi. İsrail’in Hamas’ı iktidardan indirmesi hedefinde başarılı olması halinde Hamas sonrası Gazze için bazı seçenekler var. BM vesayeti, Kamboçya modeli ya da önemli Arap ortakları kapsayan bir koalisyon. Ancak ne ABD ne de İsrail Gazze’nin işgal edilmesini istiyor” diyor.
Hamas neyi amaçlıyor?
Washington’daki düşünce kuruluşu Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü uzmanlarından Hussein Ibish ise Hamas ve onu destekleyen İran’ın belirli bir stratejiyle hareket ettiği ve Hamas’ın saldırısının duygusal ve öfkeli bir karşılık verme tuzağına düşürmek olduğu görüşünü dile getiriyor.
Ibish, “Belli ki Hamas artık kendi çıkarlarına hizmet etmeyen statükoyu yok etmeye karar verdi. Hamas aynı zamanda Filistin ulusal hareketinin kontrolünü, laik rakibi olan Filistin Yönetimini ve daha önemlisi uluslararası toplum tarafından Filistin halkının temsilcisi olarak tanınan Filistin Kurtuluş Örgütü’nü domine eden El Fetih’ten almayı umuyor” diyor.
Hussein Ibish, Hamas ve İranlı destekçilerinin bir diğer amacının İsrail ve Suudi Arabistan arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme müzakerelerini engellemek olduğu görüşünde.
Ibish, “İran için böyle bir anlaşma büyük bir engel demek. ABD’nin bölgedeki en güçlü askeri ortağı olan İsrail ve Washington’ın ekonomik açıdan en güçlü ve dini açıdan en etkili ortağının ilişkileri normalleştirmesi halinde, Tahran entegre bir Amerika yanlısı kampla karşı karşıya kalmış olacak. Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşme kısa vadede İran’ın bölgedeki emellerini ve uzak gelecekte de Çin’in emellerini büyük ölçüde engelleyecektir” diyor.
Arap ülkeleri nasıl konumlanıyor?
İsrail, ABD ve AB’nin terör örgütü listesinde bulunan Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından Gazze’ye yoğun bombardımanı sonrası aralarında İsrail’in normalleşme anlaşması imzaladığı Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkelerinden itidal ve gerilimin düşürülmesi çağrısı gelmişti.
Arap ülkelerinin pozisyonunu VOA Türkçe’ye değerlendiren David Makovksy, “Bu ülkelerin çoğunun İran ve Katar tarafından desteklenen Hamas’la arası iyi değil. Bu halka da yansımış durumda. Ancak Arap ülkelerinde halk genel olarak Filistin davasına güçlü şekilde destek veriyor ve çoğu İsrail’in Hamas’a karşı savaşını tüm Filistinliler’e yönelik bir savaş olarak görüyor. Gazze’de can kaybı arttıkça ülkelerin kamuoyundaki rahatsızlığı dış politika tercihleriyle dengelemek zorlaşıyor” diyor.
Makovksy’ye göre çoğu Arap devleti İran’ı bölgede istikrarı bozmaya yönelik bir tehdit olarak görse de şu anda Gazze’de Hamas’a yönelik İsrail operasyonlarının kınanmasını daha büyük bir öncelik olarak değerlendiriyor.