LONDRA —
Kasım ayında İran ve dünya güçleri arasında Tahran’ın nükleer programı konusunda varılan ara anlaşma Pazartesi günü yürürlüğe girdi. BM nükleer dairesinin İran’ın anlaşma uyarınca yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirmeyi durdurduğunu doğrulamasının ardından Avrupa Birliği bazı yaptırımları altı ay süreyle askıya aldı.
Ara anlaşma ilerde varılacak kapsamlı bir nihai çözüm için bir başlangıç olarak görülüyor.
İran ile altı dünya gücü arasında varılan ana anlaşma Tahran’ın yüksek oranda uranyum zenginleştirmeyi dondurmasını öngörüyor.
Bunun karşılığında Batı, İran’a uygulanan yaptırımlardan yaklaşık 7 milyar dolar değerindeki bazılarını kaldıracak.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü uzmanı Mark Fitzpatrick İran’ın anlaşmanın yürümesini istediğini, bu yüzden denetçilere giriş izni vereceğini söylüyor: “Hemen her gün İran’da adamları bulunan Uluslararası Atom Enerji Dairesi açıklanan tesislere gidebilecek, santrifüjleri sayabilecek ve İran’ın yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini kesinlikle bilecek.”
Fitzpatrick’e göre anlaşma İran’ın nükleer programını ortadan kaldırmayacak, hatta geriletmeyecek bile. Daha çok bugünkü statüsünde tutacak: “İran mevcut koşullarda nükleer silah edinme yolunda ilerleyebilir ve bu hedefe üç, dört ya da altı ayda ulaşabilir. Bu anlaşma en azından bu süreyi donduruyor, İran’a zamanı kısaltma imkanı vermiyor.”
İsrail dahil anlaşma karşıtları Batılı hükümetlerden İran nükleer programını kaldırmaya başlayıncaya kadar yaptırımları hafifletmemesini istedi.
Ancak Tahran’a yaptığı ziyaretten yeni dönen İngiliz milletvekili Norman Lamont, Batı’nın elinin İran’a karşı güçlü olduğunu söylüyor: “Batı’nın bir daha geri getirilemeyecek ödünler vereceğini sanmıyorum. Bence nükleer silah geliştirmek için gerekli zaman sınırını yükselttik.”
İran ile Batı arasındaki ilişkiler Hasan Ruhani’nin geçen yıl cumhurbaşkanı seçilmesinden beri yumuşadı. Ancak bir çok uzman esas gücün ruhani lider Ayetullah Ali Hamaney’in elinde olduğu görüşünde. Bu uzmanlara göre nihai anlaşma için son sözü Hamaney söyleyecek.
Norman Lamont bu görüşe katılmıyor: “Şu soruyu sormak gerek: İktidar gerçekten hükümetin elinde mi? İran rejimi içinde birden fazla güç merkezi var. Benim görüşüm bu merkezlerin hepsi nükleer anlaşma yapma kararı aldı. Ve bunu yerine getirebilecek güce sahipler.”
Mark Fitzpatrick ara anlaşmanın yarattığı nefes alma imkanının hayati önem taşıdığı görüşünde: “Önümüzdeki altı ay içinde amaç, dünyaya İran’ın hızla nükleer silah geliştiremeyeceği güvencesi veren kapsamlı bir anlaşmaya varma yolunda çalışmak olacak.”
Bazı Amerikalı Kongre üyeleri İran’a nükleer programı nedeniyle yeni yaptırımlar uygulanmasını istiyor. Ancak uzmanlar bu tür önlemlerin ara anlaşmayı bozacağını ve Tahran’ı misillemeye zorlayacağını savunuyor.
Ara anlaşma ilerde varılacak kapsamlı bir nihai çözüm için bir başlangıç olarak görülüyor.
İran ile altı dünya gücü arasında varılan ana anlaşma Tahran’ın yüksek oranda uranyum zenginleştirmeyi dondurmasını öngörüyor.
Bunun karşılığında Batı, İran’a uygulanan yaptırımlardan yaklaşık 7 milyar dolar değerindeki bazılarını kaldıracak.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü uzmanı Mark Fitzpatrick İran’ın anlaşmanın yürümesini istediğini, bu yüzden denetçilere giriş izni vereceğini söylüyor: “Hemen her gün İran’da adamları bulunan Uluslararası Atom Enerji Dairesi açıklanan tesislere gidebilecek, santrifüjleri sayabilecek ve İran’ın yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini kesinlikle bilecek.”
Fitzpatrick’e göre anlaşma İran’ın nükleer programını ortadan kaldırmayacak, hatta geriletmeyecek bile. Daha çok bugünkü statüsünde tutacak: “İran mevcut koşullarda nükleer silah edinme yolunda ilerleyebilir ve bu hedefe üç, dört ya da altı ayda ulaşabilir. Bu anlaşma en azından bu süreyi donduruyor, İran’a zamanı kısaltma imkanı vermiyor.”
İsrail dahil anlaşma karşıtları Batılı hükümetlerden İran nükleer programını kaldırmaya başlayıncaya kadar yaptırımları hafifletmemesini istedi.
Ancak Tahran’a yaptığı ziyaretten yeni dönen İngiliz milletvekili Norman Lamont, Batı’nın elinin İran’a karşı güçlü olduğunu söylüyor: “Batı’nın bir daha geri getirilemeyecek ödünler vereceğini sanmıyorum. Bence nükleer silah geliştirmek için gerekli zaman sınırını yükselttik.”
İran ile Batı arasındaki ilişkiler Hasan Ruhani’nin geçen yıl cumhurbaşkanı seçilmesinden beri yumuşadı. Ancak bir çok uzman esas gücün ruhani lider Ayetullah Ali Hamaney’in elinde olduğu görüşünde. Bu uzmanlara göre nihai anlaşma için son sözü Hamaney söyleyecek.
Norman Lamont bu görüşe katılmıyor: “Şu soruyu sormak gerek: İktidar gerçekten hükümetin elinde mi? İran rejimi içinde birden fazla güç merkezi var. Benim görüşüm bu merkezlerin hepsi nükleer anlaşma yapma kararı aldı. Ve bunu yerine getirebilecek güce sahipler.”
Mark Fitzpatrick ara anlaşmanın yarattığı nefes alma imkanının hayati önem taşıdığı görüşünde: “Önümüzdeki altı ay içinde amaç, dünyaya İran’ın hızla nükleer silah geliştiremeyeceği güvencesi veren kapsamlı bir anlaşmaya varma yolunda çalışmak olacak.”
Bazı Amerikalı Kongre üyeleri İran’a nükleer programı nedeniyle yeni yaptırımlar uygulanmasını istiyor. Ancak uzmanlar bu tür önlemlerin ara anlaşmayı bozacağını ve Tahran’ı misillemeye zorlayacağını savunuyor.