İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le iki ülke arasındaki Aras Nehri’nde inşa edilen Kız Kalesi Barajı’nın açılış törenine katıldıktan sonra helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından gözler İran siyasetine çevrildi.
İbrahim Reisi’yle birlikte İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Ali Haşim’i de helikopterdeydi.
İran uzmanı akademisyen Hakkı Uygur, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümünün İran’da dini ve askeri sertlik yanlısı siyasi çizginin hakimiyetini güçlendireceği görüşünde.
Hamaney’in açıklaması nasıl yorumlandı?
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hakkı Uygur, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in helikopter kazasıyla ilgili ilk açıklamasına atıfta bulunarak, “Hamaney satır aralarında kaos olmayacak mesajıyla insanları en kötüye hazırladı” diyor.
Hakkı Uygur’a göre Hamaney’in önceliği ülke içinde protestolar ya da siyasi tartışmalar olmaması.
Emekli Büyükelçi Ümit Yardım ise, Temmuz ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte, İran’ın 1980’li yıllardan beri devlet deneyimine sahip olan mevcut rejiminde sarsıntı olmayacağı görüşünde.
Geçmişte Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi olarak görev almış olan Yardım VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Reisi’nin ölümünün yanısıra Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın ölümü nedeniyle İran’ın yakın gelecekte dış politikasında değişim ihtimalini değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Yardım, “Abdullahiyan’ın Suriye ve İsrail politikalarında sertlik yanlısı radikal yaklaşım içinde olduğunu düşününce İran’da cumhurbaşkanının kim olacağıyla birlikte Dışişleri Bakanlığı’nı kimin yürüteceği de önemli olacaktır. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları’nın dış politikadaki temsili olarak tanımlanıyordu” dedi.
İsrail ile ABD'ye karşı İran'ın gevşek militan gruplar ve vekil güçler ağı olan “direniş ekseninin” açık bir destekçisi olan Abdullahiyan’ın atanması, Reisi yönetiminin Batı'dan kopuşunun ve Ortadoğu bölgesine odaklanmasının bir parçası olarak görülüyordu.
Tahran'ın Irak'la ilişkilerine ve Devrim Muhafızları'nın İran'ın batı komşusundaki faaliyetlerine dahil olması, Abdullahiyan’ın Devrim Muhafızları'nın denizaşırı kolu olan Kudüs Gücü'nün komutanı Kasım Süleymani ile ilişki kurmasını sağladı.
Süleymani 2020 yılında Bağdat yakınlarında bir ABD hava saldırısında öldürüldü. Muhafazakâr milletvekili Ali Aliza, dışişleri bakanı olarak atanmasından önce Emir Abdullahiyan'ı “diplomasinin Süleymani'si” olarak övmüştü.
Bakır Kalibaf ile oğul Hamaney’in önü mü açıldı?
1960 yılında İran'ın kutsal Şii kenti Meşhed'de dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen İbrahim Reisi, İran'ın bir sonraki dini lideri olmaya aday isimlerden biri olarak görülüyordu.
İran’da 2021 yılı Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dönemi sona erdikten sonra İran’da ılımlı politikalardan uzaklaşma olduğuna işaret eden Uygur, olası seçimlerde sert gruplar çizgisindeki bir adayın cumhurbaşkanı seçilebileceği görüşünde.
Hakkı Uygur, İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın güçlü adaylardan olabileceğini söylüyor.
Hakkı Uygur, İran siyasetinde önümüzdeki dönemde Bakır Kalibaf ve şu anki dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in oğlu olan Mücteba Hamaney’in etkisinin artabileceği öngörüsünü de dile getirdi.
“Teknik yetersizlik ve ihmal sorgulanabilecektir”
Helikopter kazasının basına yansımasından bu yana, Türkiye dahil bazı ülkelerde olayın sabotaj olup olmadığı da konuşuluyor. Birçok kişinin aklındaki bu soruyla ilgili emekli Büyükelçi Ümit Yardım, Tahran’ın bunu ispatlasa dahi kamuoyuna açıklamayacağı görüşünde.
Yardım, Reisi’nin ölümünde sabotaj iddialarıyla ilgili, İran rejimi tarafından, sabotaj olduğu ve hatta sorumlusu veya sorumluları ispatlansa dahi bunun asla kamuoyuna açıklanmayacağını söyledi.
“Çünkü eğer İran Cumhurbaşkanı sabotaj sonucu hayatını kaybettiyse Ortadoğu coğrafyasında iddialı devlet imajını korumak isteyecek rejim tarafından buna çok güçlü şekilde yanıt verilmesi gerekecektir” diyen Yardım, İran'ın bu çapta bir kabiliyeti olmadığını söyledi.
Bu ölümlü olayı İran’ın yıllardır ambargo altında bir ülke olduğunu dikkate alarak kaza olarak gördüğünü belirten Yardım, “İran’ın kuzey coğrafyasını da görmüş birisi olarak kanaatim, bu ölümlü kaza olayında, tedbirsizlik, disiplinsizlik, eşgüdümsüzlük, öngörüsüzlük, teknik vahamet ve belki de ihmaller zinciri yaşanmasını konuşabiliriz” dedi.
Reisi’nin ölümüyle ilgili senaryolar ve Azerbaycan boyutu
Hakkı Uygur da, İran’ın sık sık gerilim yaşadığı İsrail’in sabotaj iddialarında ismi geçse de iki ülkenin de böyle bir senaryoyu doğrulamayacağı yorumunda bulundu.
Uygur, “Özellikle kaza zamanlaması oldukça dikkat çekici. Azerbaycan sınırı dönüşünde olması, baraj açılışı yapılan Hudaferin bölgesi özellikle İsrail’in çok vurguladığı bir bölge. Burası Güney ve Kuzey Azerbaycan’ı vurgulayan bölge. Bu anlamda gerçekten kaza coğrafyası oldukça sembolik bir bölge. Dolayısıyla ülke içi siyasi gruplar arasındaki ilişkilerden öte, sabotaj ise dış bağlantı ihtimali ön plana çıkacaktır” diye konuştu.
Emekli Büyükelçi Ümit Yardım da, İran’ın kuzeyinde Azerbaycan nüfus yapısı, tarım, sınır kapısı ticareti ve akrabalık gibi zorunlu ilişkiler olduğunu kaydetti ve Bakü’nün bu iddialarda adının dahi geçmesini istemeyeceğini söyledi.
Yardım, “Azerbaycan’ın İsrail’le dengeli ilişkisini de düşündüğümüzde zaten İran ile ilişkisinde gerilimi düşük tutmayı hedeflemekte” görüşünü paylaştı.