İran’ın nükleer programıyla ilgili anlaşmaya ABD’nin yeniden dahil olması için Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen görüşmeler bugün yeniden başladı. Şu ana kadar olumlu gelişmelerin gözlemlendiği görüşmeler, bir taraftan da İran’ın Natanz’daki nükleer tesisine yönelik saldırının gölgesinde ilerliyor.
Rus heyetinin “genel anlamda pozitif” olarak yorumladığı iki saatlik görüşmenin ardından, masaya yatırılan konular iki çalışma grubunca görüşmelerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi için ele alınacak.
Taraflar hangi anlaşmayı görüşüyor?
İran 2015 yılında ABD, Rusya, Çin, Almanya, Fransa ve İngiltere’yle bir anlaşma imzaladı. Anlaşma İran’ın nükleer programının kapsamının, nükleer silah üretimi kapasitesine ulaşmamasını amaçlıyordu.
Tahran’ın bu sınırlamayı kabul etmesi karşılığında da anlaşmanın diğer imzacı ülkeler, İran’a uyguladıkları yaptırımları gevşetti. Kaldırılan yaptırımlar arasında İran’ın petrol ihracatı ve küresel banka sistemlerine erişimine yönelik kısıtlamalar da yer aldı. Anlaşma kapsamında, uranyum zenginleştirme seviyesinin kısıtlanması koşuluyla İran’a sivil amaçlı nükleer programına devam etmesi izni de verildi.
Anlaşma imzalanmadan önce İran’ın 5-6 ay içinde nükleer silah üretebilecek kapasitede olduğu tahmin ediliyordu. Kimilerine göre bu süre 2 aya kadar da düşebilirdi. Anlaşmanın yürürlüğe koyulmasıyla beraber bu süre bir yıldan fazla bir zaman dilimine yayılmış oldu.
Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump ülkesini 2018 yılında anlaşmadan tek taraflı olarak çekti. İran’a yönelik yaptırımların kademeli olarak azaltan maddeleri eleştiren Trump, anlaşmanın süresinin dolmasının ardından Tahran’ın yeniden nükleer programını dilediği şekilde ilerleteceğini savundu. Trump ayrıca, İran’ın balistik füze programı ve milis grupları desteklemesi gibi bölgesel nüfuzunun da anlaşma kapsamında masaya yatırılması gerektiği görüşündeydi.
Trump yönetiminin anlaşmadan çekilerek tek taraflı yaptırımları yeniden devreye sokması İran’ın ekonomisinde olumsuz etki yarattı ancak Tahran yönetimini ABD ile müzakere masasına oturmaya ikna edemedi. İranlı yetkililer, yaptırımlara misilleme olarak anlaşmada belirlenen kısıtlamaları ihlal etmeye başladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen Şubat ayında yaptığı bir açıklamada, İran’ın nükleer silah üretimini 3 ila 4 ay içinde tamamlayabilecek kapasiteye ulaştığını ileri sürerek “Yanlış yönde gidiyoruz” ifadelerini kullandı.
İlgili Haberler "İran Yüzde 60 Saflıkta Uranyum Zenginleştirmeye Başladı"Anlaşma ile ilgili şimdi ne tartışılıyor?
Bu yıl göreve gelen ABD Başkanı Joe Biden ise ülkesini anlaşmaya yeniden dahil etmekten yana olduğunu ancak öncelikle İran’ın anlaşmanın maddelerini ihlal etmeyi sonlandırması gerektiğini söylüyor.
Avrupa Birliği de İran’ın bu şarta uyması umuduyla müzakere çağrısı yaptı. Viyana’da devam eden görüşmelere bir ABD heyeti dahil olsa da Amerikalı yetkililer İranlı yetkililerle doğrudan görüşmüyor. Bunun yerine, diğer ülkelerin diplomatları iki taraf arasındaki görüşmelere arabuluculuk yapıyor.
Görüşmelere geçen hafta başlanmasının ardından İranlı yetkililer anlaşmaya tam olarak uyma niyetini yeniden dile getirdiler ancak bunu yapmak için ABD’nin Trump döneminde yürürlüğe koyulan tüm yaptırımları kaldırmasını şart koşuyorlar.
Ancak Trump yönetimi İran’a nükleer programı haricinde terör bağlantısı, insan hakları ihlalleri ve balistik füze programıyla ilgili olarak da ek yaptırımlar devreye soktuğundan, İran’ın şartının kabul edilmesi çetrefilli bir konu.
Yine de yetkililer ve uzmanlar, engellere rağmen uzlaşma sağlanması açısından hala umut olduğu görüşünde.
İran’ın anlaşmanın mevcut kurallarına yeniden uyması için öncelikle uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 3,67’nin altına düşürmesi, ileri teknoloji santrifüj kullanımını bırakması ve zenginleştirdiği uranyum hacmini de büyük oranda azaltması gerekiyor.
Bu zor bir hedef gibi görünse de 2015’te imzalanmış bir anlaşmanın olması, uzmanlara göre süreci kolaylaştırabilir. İran’ın nükleer programının denetlenmesinden sorumlu Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) Rus temsilcisi Mikhail Ulyanov, iki uzman çalışma grubunun yürüttüğü görüşmelerin iyi ilerlediğini belirterek, “Bu görüşmeleri, farklı formatlarda, uzmanların katılımıyla, bir dizi gayriresmi görüşme takip edecek” dedi.
İlgili Haberler Nükleer Görüşme Sürecinde İran’dan Santrifüj AdımıMüzakereler ne kadar sürecek?
Geçen hafta başlatılan müzakerelerin süresiyle ilgili belirlenmiş bir takvim yok. Görüşmeleri yürüten diplomatlar masaya yatırılan konuların “bir gecede çözülemeyeceğini”, ancak çözüme aylar sonra ulaşmak yerine birkaç hafta içinde ulaşmayı umduklarını belirtiyor.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak da bilininen nükleer anlaşma İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin göreve gelmesinin ardından yürürlüğe girdi. Ruhani’nin görev süresi dolduğundan, yaklaşan Haziran seçimlerde yeniden adaylığını koyma şansı yok. Bu nedenle de görevinden ayrılmadan önce ülkesinin yeniden uluslararası finans piyasalarına erişiminin sağlanmasını ve petrol satışlarına yeniden başlayabilmesini umuyor.
Ruhani görevden ayrılmadan önce bir uzlaşmaya varılmaması halinde ABD çok daha katı bir müzakere süreciyle karşı karşıya kalabilir. İran’da katı muhafazakar kesim, nükleer anlaşmanın yeterli ekonomik avantaj sağlamadığı, aksine İran’a yönelik baskıları arttırdığı görüşünde. Bu, söz konusu kesimin, seçimleri kazanması halinde, müzakereleri sonlandıracağı anlamına gelmiyor ancak uzmanlar uzlaşma koşullarının katılaşabileceği uyarısında bulunuyor.
Görüşmeleri hızlı bir şekilde yeniden başlatan Batılı yetkilileri endişelendiren bir diğer konu ise Tahran'ın IAEA denetim ekibinin, İran’daki nükleer tesislere erişimini Şubat ayından bu yana kısıtlıyor olması. Bunu yerine Tahran, yaptırımların kaldırılması karşılığında, tesislerdeki güvenlik kameralarının üç aylık kayıtlarını teslim edeceğini söylüyor. Yaptırımların kalkmaması halinde ise kayıtları sileceği uyarısında bulunuyor.
İlgili Haberler İranlı Aktivistlerden Biden'a İran'da Rejim Değişikliği ÇağrısıOlası engeller neler?
Devam eden müzakerelerde uzlaşmaya varılmasına engel olabilecek çok şey var. İran’ın Natanz’daki nükleer tesisine sabotaj düzenlenmesi de bunlardan biri oldu.
İranlı yetkililer, saldırıdan nükleer anlaşmaya karşı çıkan İsrail’i sorumlu tutarken İsrailli yetkililerden konuyla ilgili bir yorum gelmedi.
İranlı yetkililer İsrail’in müzakerelerin olumsuz gitmesini istediği görüşünde. Ruhani müzakerelerin saldırıya rağmen olumlu sonuç vereceğinden umutlu olduklarını ifade etti; ancak bir taraftan da İran yönetimi sabotaja misilleme olarak uranyum geliştirmede saflık oranını yüzde 60’a çıkaracaklarını ve saldırının hedefi olan Natanz’da daha fazla gelişmiş santrifüj kullanacaklarını açıkladı.
İran’da her türlü kararda son onay yetkisi bulunan dini lider Ayetullah Ali Hamaney, Viyana’da şu ana kadar sunulan hiçbir teklifin, kayda değer olmadığını savundu; ancak İranlı müzakerecilere inancının tam olduğunu da vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise ülkesini temsilen Viyana’da bulunan heyetin görüşmeleri ciddiyetle takip ettiğini ancak Tahran’dan gelen son açıklamalara bakıldığında, “İran yönetiminin aynı ciddiyette olup-olmadığının zamanla görüleceğini” ifade etti.