İran’dan 10 yıl önce gelen ve Türkiye yurttaşı olan seçmen Mariya Rüya Han, seçimler ile kritik bir dönem yaşandığını ve Türkiye’nin komşularında yaşananları göz önüne alması gerektiğini söyledi.
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi’nde oy kullanacak olan Mariya Rüya Han, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, kendisini “dünya vatandaşı” olarak gördüğünü belirtti; adil bir seçim beklentisini ve Türkiye’nin doğru yöneltildiğinde daha iyi bir yere gelebileceği görüşünü dile getirdi.
Han, 14 Mayıs seçimleriyle ilgili, “Türk seçimleri şimdi kritik bir dönemden geçiyoruz. Geçmiş tecrübelerden de aslında faydalanmamız gerekiyor. Etrafımızdaki komşu ülkelerde olanları da göz önüne almamız gerekiyor. Ve doğru adımlarla doğru yönetimle yönetilerek ilerleyerek çok güzel yerlere gelebiliriz; Türkiye aslında dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olabilir doğru yönetilebilirse ve temennimiz de inşallah bu yönde” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
Han, İran ile Türkiye’deki seçimler arasındaki farklılıklarla ilgili de, “En önemlisi İran’da partilerin olmaması. İran’da bir cumhurbaşkanı bir de dini liderimiz var ve en son hatırladığım kadarıyla ülkemde seçimde sistematik bir yapının olmaması, daha çok insan gücü kullanılarak yönetilen bir seçim süreci var. Yani en büyük fark bu. Afişler var yani hatta daha fazla var, her yerde var. Ancak sesli arabalar yok. Daha çok televizyon programları var. Cumhurbaşkanı adayları orada çıkıp birbirleriyle münazara ederler, kendilerini tanıtmaya çalışırlar. Burada zaten yapılıyor diye düşünüyorum. Medyada yapılmıyor ama toplu konuşmalarda cumhurbaşkanımız ya da diğer partiler de konuşuyor dolayısıyla böyle bir programın yapılmasına gerek yok bence” diye konuştu.
Seçimden beklentisini ve bu seçimlerde göçmen karşıtlığı tartışması yaşanmasını sorduğumuz Han, “Ben kendimi dünya vatandaşı olarak görüyorum. Manipüle edilmemiş, adil bir seçim bekliyorum. Ayrıca uluslararası ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi beklerim. Çünkü yalnızlaşmış bir toplum yok olmaya mahkumdur. Şu anda göçmen konusunda bir sorumuz var. Ben de yabancı olup da daha sonra geldiğim için, evet bu konular konuşuluyor. Aslında kriz olarak gördüğümüz bu konuyu fırsata çevirebiliriz ve çok kalifiye yabancı eleman yetiştirip bu insanları hem sanayi hem de ekonomi çarkına sokarak win-win (kazan-kazan) bir kombin oluşturabiliriz diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.
İran vatandaşı iken ailesi Türk kökenli olmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olduğunda sıkıntılar da yaşadığını kaydeden Han, “Yaklaşık olarak ülkemden (İran) çıkalı 10 seneyi geçti. Burada doktora yapıyorum uluslararası ticaret ve işletme bölümünde. Üç şirket sahibiyim. Başlangıçta şöyle sıkıntılarımız oldu; yani her ne kadar kökenim Türk olsa da, kültür farkı, dil farkı var. Ufacık şeyler bizim için kendi ülkemizde sorun olmadığı zaman burada sorun olduğunu gördüm. Hafif, ara sıra ırkçılıklar yaşadım. Ancak kendimi geliştirmeme, bu ülkeye fayda yaratmaya hiçbir şekilde hiçbir zaman engel olmadı ve Türkiye’nin ekonomisine ve kadın iş gücüne katılalı 10 seneyi geçti. Geldiğim günden beri çalışıyorum ve hem ana vatanımız hem kendi vatanıma çalışan bir bireyim aslında. Yani sıkıntılar engel değil hiçbir zaman” dedi.