“İnsanlar Yanarken Dünya Sessiz Kalmamalı”

Türkiye'de yaşayan Doğu Türkistanlılar, Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi'de 24 Kasım'da karantinada olduğu belirtilen yüksek katlı bir binada çıkan yangında hayatını kaybedenler için İstanbul'daki Çin Başkonsolosluğu önünde protesto gösterisi düzenledi.

Konsolosluk önünde toplanan yüzlerce Doğu Türkistanlı, Çin’in Uygurlar’a yönelik şiddetini COVID-19’u bahane ederek daha da arttırdığını savundu.

Your browser doesn’t support HTML5

“İnsanlar Yanarken Dünya Sessiz Kalmamalı”

Son olarak pandemiye yönelik tecrit uygulamalarının Urumçi’deki yangındaki can kayıplarına sebep olduğunu düşünen protestocular, Çin’in bu şekilde soykırıma devam ettiğini söyledi.

“Annemi ve dört kardeşimi yangında kaybettim”

Yangında, annesi ve dört kardeşinin hayatlarını kaybettiğini ifade eden Muhammet Mehmet Ali, başkonsolosluk önündeki eylemciler arasındaydı. VOA Türkçe’ye konuşan Ali, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“24 Kasım Cuma günü sosyal medyada annem ve kardeşlerimin yangında öldükleri yönünde fotoğraflar paylaşıldı. İlk önce buna inanamadım. Olaydan iki gün sonra annem ve en küçük kız kardeşimin cesedinin fotoğrafını gördüm. Sonra tekrar sosyal medyadan bizim binamızın alev alev yandığını gördüm. Annem, 2 kız kardeşim ve 2 tane de erkek kardeşim vefat etmiş. Aynı evde yaşayan iki kardeşim daha vardı. Onlar sağ mı, orada yandılar mı, onlardan ise haberim bile yok. Babam ve büyük abim zaten toplama kampındaydı. Onlarda öldü mü hayatta mı, hiç haberim yok. Biz bu kadar zulmün altındayken, insanlar bu şekilde yanarken, dünyanın sessiz kalmasını istemiyorum.”

“Sıfır COVID Politikası Uygurlar’a daha katı uygulanıyor”

6 yıldır Türkiye’de yaşayan Cevlan Şir Mehmet, geçen yıl hukuk fakültesinden mezun olarak stajyer avukatlık yapmaya başlamış. VOA Türkçe’ye konuşan Mehmet’e göre Çin’in ülke genelinde uygulamaya koyduğu ‘sıfır COVID politikası’ Uygurlar’a çok daha katı bir şekilde uygulanıyor.

Mehmet, “Çin, sıfır COVID projesini Uygurlar’a yönelik yürüttüğü soykırım politikasını hızlandırmak için uyguluyor. Çünkü uygulama Çinliler’e ve Uygurlar’a aynı dengede uygulanmıyor. Uygurlar’a çok daha katı uygulanıyor. Evi dışarıdan kilitlenirse, bina girişi kaynakla kilitleniyorsa. Elektrik ve su bile kesilmişse bu insanlar nasıl kurtulabilir? Bu olay olduğu anda çığlıkları duyan Çinliler sokaklara dökülüyor ama Uygurlar sokaklara dökülemiyor. Niye çünkü Uygurlar’ın evleri dışarıdan kilitli” ifadelerini kullandı.

“Çin’in Uygur halkına yönelik bu vahşi zulmü durdurmasını istiyoruz”

Çin hükümetinin 2017 yılından bu yana Doğu Türkistanlılar’a soykırım uyguladığına dikkat çeken Dr. Burhan Uluyol, Çin’in bununla yetinmeyip, 100 gündür Uygurlar’ı evlerine hapsettiğini ve insanların yeterli gıdaya ulaşamadığı için hayatlarını kaybettiklerini söyledi.

24 Kasım’da yaşanan yangında da insanların evlerinde tecrit edilmesinden dolayı hayatlarını kaybettiklerine vurgu yapan Dr. Uluyol, ölenlerin sayısının da açıklanandan çok daha fazla olduğunu iddia etti.

Dr. Uluyol, “Evlerin kilitlenmesi nedeniyle insanlar yangın anında evlerinden çıkamadılar. Bu nedenle aralarında sekiz aylık bir bebeğin de bulunduğu 44 Uygur yangında öldü. Bu yüzden bugün Çin hükümetinden Uygur soykırımını durdurmasını, açlık soykırımını durdurmasını ve Uygur halkına yönelik bu vahşi zulmü durdurmasını istemeye geldik.”

Ne olmuştu?

Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de karantina bölgesinde yer alan bir apartmanda çıkan yangında yetkililerin açıklamalarına göre 10 kişi hayatını kaybetti.

Kapanma nedeniyle binada bulunun kişilerin gereken süratle dışarıya çıkamadıkları, bu nedenle de can kayıplarının olduğu iddia ediliyor. Yetkililerse kapanma nedeniyle binanın kilitli olduğu ve içeridekilerin kaçamadıkları iddialarını reddederken, olayla ilgili soruşturma başlatacaklarını açıkladı.