İngiltere’de Kapalı Mekanlarda Maske Zorunlu Olacak

İngiltere, 24 Temmuz’dan itibaren kapalı mekanlarda maske kullanımını zorunlu hale getiriyor. Havalimanları ve uçaklar maske takılması zorunlu hale getirilen ilk mekanlar olmuştu. Kentlerde toplu ulaşım araçlarında maske takılması 15 Haziran’dan bu yana zorunluydu.

Şimdi alışveriş mağazaları, süpermarketler ve restoranların paket servisi yapılan bölümlerinde de maskeler zorunlu olacak.

Your browser doesn’t support HTML5

İngiltere’de Kapalı Mekanlarda Maske Zorunlu Olacak

Yakın zamana kadar Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ya da İngiltere’nin Bilim Kurulu’nun açıklamalarına, “maske takarsanız Corona riski azalır” ifadesi, belirgin bir şekilde yansımamıştı. Ancak şimdi, Lancet Medical Journal adlı bilimsel çatı, bu konunun bilimsel kanıtlarını rakamlarla ortaya koydu.

Öncelikle her otoritenin kabul ettiği bir gerçek şu: “Biri, semptomlarını göstermese dahi Corona taşıyıcısı olabilir ve bunu etrafındakilere yayabilir. Nefes, hapşırık, yüksek sesle konuşma; yani kişi eliyle bir yere temas etmese de vücudundaki virüsü yayabilir.”

Bu bilgiden hareketle Lancet, zerreciklerin ağızdan sıçramasının önüne bir engel koyma konusunu masaya yatırdı ve altında çok sayıda bilim adamının imzası bulunan, gözlem ve laboratuvar sonuçlarına dayalı bir sonuç yayınladı.

İngiltere’de hayatın yeniden canlanmasına yönelik atılan her adımın ardında, bilimsel kanıt olup olmadığı, toplumun her kesimince sürekli sorgulanması, epey alışıldık bir durum. Alışveriş yeniden canlansın, kişiler restoranlara girebilsin diye önce, sosyal mesafeyi ikiden bir metreye düşürdüler. Başbakan Boris Johnson, “Öyle yerler var ki o mesafeyi bile sağlamak zor” diye konuştu.

Artık Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve İngiltere Kraliyet Topluluğu gibi bilimsel kurumlar ortak bir kanaate vardı ve kabul etti: “Eğer kapalı bir yerdeyseniz ve yüzünüzü bir şeyle kaparsanız virüsün etrafa saçılmasını önlemiş olursunuz.”

Hangi maskenin ne kadar engellediği, tam mı yoksa biraz mı engellediği gibi sorulara tek bir yanıt yok.

Yapılmış çeşitli araştırmalar arasından Lancet Medical Journal’inki rakamlarla ön plana çıktı. Yapılan laboratuvar çalışmalarına göre maske takanla takmayan arasındaki fark keskinleşti. Takanlar %17’lik bir oranda virüse daha az oranda maruz kalabiliyor. Takmayanlarda virüsten kaçınma oranı %3’e kadar düşüyor.

Hangi maske sorusu da önemli. Mesela, filtreli yüze tam oturan, sızıntı yapmayan olursa virüsün bize bulaşması ya da bizim virüs bulaştırmamız daha da zorlaşabilir, ancak sağlık çalışanlarının bile güçlükle bulabildiği bu tür maskelere halkın ulaşması kolay değil.

En yaygını ve kolay bulunanı ameliyat maskeleri. Dışardaki virüsten ne kadar koruduğu şüpheli, deniyor ancak en azından kişideki virüsü ağzından sıçramadan içerde tutma olasılığı yüksek.

Bir de yüze tutturulan pamuklu, desenli, şekilli; tıbbi olmayan ama halkta yaygın kullanılan maskeler var. Bilim insanlarının görüşü, onların bile virüse karşı bariyer sağladığı üzerine.

Kural, tek kullanımlık olanlar atılacak, yıkanabilenler 60 derecede yıkanacak. Hem de her kullanımdan sonra. Eller maskeye değdikten sonra ellerinizi de yıkayın diyorlar.

Ama her şeye rağmen işin esası, sosyal mesafe.

https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)31142-9/fulltext