Uluslararası Para Fonu IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu Ekim sayısında Türk ekonomisinin 2024 yılına dair ekonomik büyüme tahminini yüzde 3,6'dan yüzde 3'e düşürdü. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini ise yüzde 2,7 olarak korundu.
"Politika Değişikliği, Artan Tehditler" başlıklı raporda Temmuz ayında açıklanan tahminler neden değişti? Türkiye’nin büyüme tahminini etkileyen unsurlar neler oldu?
İlgili Haberler Türk ekonomisinin büyüme tahminini düşüren IMF, 2024 için küresel beklentiyi değiştirmediCarnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda (Carnegie Endowment for International Peace) misafir araştırmacı olarak görev yapan Garo Paylan’a göre Türk ekonomisi ile ilgili değerlendirmeler Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğü ile bağlantılı.
Your browser doesn’t support HTML5
İnsan hakları ihlalleri ve uluslararası ilişkiler konusunda Türkiye’nin başta Washington’da olmak üzere dünya genelinde kötü bir algısı olduğunu savunan Paylan, “Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Yeni bir hikaye yazmamız gerekiyor. Türkiye’nin aslında yeniden 2000'lerin başında yürüdüğü yolu hatırlaması gerekiyor. Hem komşuları ile iyi ilişkiler kurma yönünde bir iradesi vardı, Avrupa Birliği yönünde bir çıpamız vardı. Bu hikayeyi hatırlamamız gerekiyor. Bunu hatırlarsak hem ekonomide hem demokraside daha pozitif adımlar oluşabileceğini düşünüyorum” dedi.
“İrrasyonel politikalar Türkiye’yi hiperenflasyona götürdü”
2 yıl Halkların Demokratik Partisi (HDP) çatısı altında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) milletvekili olarak görev yaptığını hatırlatan Paylan, “Parlamentoda hep bakanlara irrasyonel politikalardan dönmelerini ve Türkiye'yi yeniden hem demokrasi hikayesiyle rasyonel bir ekonomi hikayesiyle buluşturmamız gerektiğini haykırdık ama maalesef özellikle Nurettin Nebati döneminde yürütülen irrasyonel politikaları; ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ politikaları hiperenflasyona götürdü ve bunun bedelini 85 milyon Türkiye yurttaşı ödüyor. İşsizlik ve yoksullukla alım gücünün yok olması ile ödüyor” dedi.
Türkiye’de dezenflasyon politikası yürütüldüğünü dile getiren Paylan, “Dezenflasyon politikası en çok dar gelirlileri vurur” diye de ekledi.
İlgili Haberler Yıllık enflasyon yüzde 50’nin altına indi: Faiz indirimi gündeme gelir mi?“Mehmet Şimşek sonuçta elbette benim idealimde olan politikaları yürütmüyor ama en azından iktisat kitaplarında yazan politikaları sürdürmeye çalışıyor” diyen Paylan, Türk ekonomisiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Enflasyon büyük bir şekilde alım gücünü götürmüş durumda ve dar gelirliler büyük bir mutsuzluk yaşıyorlar. Yılbaşında asgari ücret tartışmaları olacak. Mehmet Şimşek yüzde 25 (artış) yapmak isteyecek. Enflasyonun yüzde 50 olduğu ülkede bu da dar gelirlilerin alım gücünü daha da götürecek. Ben Mehmet Şimşek'i her zaman Meclis’te işçiden yana, emekçiden yana, emekliden yana politikalar gütmesi için sorguladım. Aslında yeniden aynı sorgulamayı yapmak lazım. Bu politika kime yarıyor? İşçiye emekçiye mi yarıyor yoksa patronlara mı yarıyor? ” diye sordu.
“Yapılması gereken bir ekonomik paketin çok daha ötesinde”
Türk ekonomisinin Washington’da olumsuz bir algısı olduğunu düşünen bir diğer isim de ekonomist Hande Akmehmet.
Uzun yıllardır ABD’de yaşadığı için hem Amerika hem de Türk ekonomisindeki gelişmeleri yakından takip eden Akmehmet, izlenen politikalarda değişime gidilmesi gerektiğini düşünüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
“Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ve Türkiye'nin yapması gerekenler artık ufak bir ekonomik paketin çok daha ötesinde” diyen Akmehmet, “Adalet sistemimiz olsun, şu anki son dönemde yaşanan olaylar olsun; bunların önüne geçmek, el arttırmak, ön almak, bunlar artık bizim ekonomik sistemimizi tamamen etkileyecek unsurlar olarak öne çıkıyor ve dolayısıyla yavaş olarak da olsa bir toparlanma beklemek zorundayız, umutlu olmak zorundayız ama değişim olması mutlaka şart” diye ekledi.
Mehmet Şimşek göreve geldikten sonraki dönemde yapılanların atılması gereken adımlar olduğunu söyleyen ekonomist Akmehmet, bu adımların Türk ekonomisine nefes aldırdığı görüşünde.
IMF’nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na değinen Akmehmet, “IMF raporunda da belirtildiği gibi şu anda Türkiye ekonomisi bizim İngilizce'de 'soft landing' dediğimiz ‘yumuşak bir iniş’ ile kemer sıkmayı biraz daha fazla yapabilse belki daha sert bir düşüş olacağından korktuğu için önce mali önlemlerle enflasyonu geriye çekmeye çalışarak, faiz politikasında radikal ve bilimsel ekonomistlerin her zaman öne sürdüğü yaklaşımlarla bunu götürmeye yavaş yavaş başladı. Dolayısıyla bu yumuşak iniş tabii ki bekleniyordu, nasıl Amerikan ekonomisinde de şu anda biz bunun aynısını ya da çok benzerini bekliyoruz, politik riskli siyasal bazı değişiklikler yine bunların önünde durabilir Amerika'da da, aynı şekilde Türkiye'de de benzer bir senaryo oldu. Burada bizim jeopolitik riskimiz çok daha yüksek olduğu için elbette ekonomi planlarının, mali politikanın Merkez Bankası'nın politikalarının hep önüne geçen bir risk faktörü oldu” diye konuştu.
“Bir ekonomist olarak en büyük hayalim bunların hepsinin ekonominin gerisinde olacağı günlere geri dönmek” diye konuşan Akmehmet, “Bu imkansız değil sadece siyasi siyasilerin biraz daha farklı bakış açısını samimiyetle ortaya koymasıyla çok rahat olabilecek bir şey” dedi.
“Ekonomide yavaşlama devam ediyor”
Londra’daki Neuberger Berman Yatırım Şirketi’nden Kıdemli Portföy Yöneticisi Kaan Nazlı ise, Türkiye'de ciddi bir yavaşlama süreci yaşandığını söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Nazlı, “Türkiye'nin büyüme eğilimi beklentilerin ötesinde olurdu. Fakat tabii ki 2023 seçimlerinden itibaren çok ciddi bir sıkılaşma politikası gösterildi, hem parasal tarafta hem de maliye tarafında. Dolayısıyla aslında hep bir ‘yumuşak iniş’ten bahsederiz, enflasyonun düşmesi için bir yumuşak iniş sürecinin olması gerektiğinden bahsederiz. Bu süreç açısından gördüğümüz ciddi bir ‘ekonomide yavaşlama’ devam ediyor. Senelik büyüme eksi olmasa da şu anda içinde bulunduğumuz çeyrek açısından eksi büyüme bile görebiliriz” dedi.
İlgili Haberler Reuters anketi: “Türkiye ekonomisi bu yıl tahminlerin altında büyüyecek”Nazlı, raporla ilgili de “IMF de genelde piyasadan daha muhafazakardır. Yine de aslında eğilim olarak orta vadeli programlardan çok şaşan bir öngörü sunmuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kaan Nazlı, yabancı yatırımcılar açısındansa özellikle yerli para birimleri ve sabit gelirli yatırım araçları tarafından Türkiye’nin bu sene kar kazandıran, getiri sağlayan bir piyasa olduğunu söyledi.
Türkiye'deki ekonomik gelişmeleri yatırımcılara anlatmanın öncelikli olduğunu söyleyen Nazlı, en önemli gündem maddelerinin enflasyon sürecinde hangi adımların atıldığını ve hangi alanlarda başarılara ulaşıldığını ortaya koymak olduğunu ifade etti.
Ortadoğu'daki gelişmelerin küresel piyasalar açısından yakından takip edildiğine işaret eden Nazlı, “Türkiye de bir noktada bu risklere karşı nasıl bir yönetim gösterdiğine yabancı yatırımcılara göstermek isteğinde” diye konuştu.
İlgili Haberler IMF’den Türkiye’ye asgari ücret anlaşmalarının yılda bir kez yapılması tavsiyesi