Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 23 yıllık tarihinde ilk kez ikinci parti çıktığı seçim olan 31 Mart yerel seçiminden sonra, dikkatlerin üzerine çevrildiği muhalefet liderlerinin başında Ekrem İmamoğlu geliyor.
2019’da yapılan her iki seçimde de AK Parti’nin en güçlü isimlerinden Binali Yıldırım’ı geride bırakan İmamoğlu, 19 gün önceki seçimde de eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u 1 milyon oy farkıyla geçerken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iki dönem üst üste Türkiye’nin en büyük kentini kazanan ilk büyükşehir belediye başkanı oldu.
Your browser doesn’t support HTML5
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ismi, kendisi gibi başkentte büyük başarı kazanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte muhalefetin 2028’deki potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak zikrediliyor.
İmamoğlu’nun dün Haliç kıyısındaki Feshane’deki basın toplantısına uluslararası basın büyük ilgi gösterdi. 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı ordusunun üniforma ihtiyacını gidermek için kurulan ve kültür sanat ve etkinlik alanına dönüştürülen Feshane’nin ana salonunda Japonya’dan Fransa’ya, Almanya’dan Katar’a kadar birçok ülkenin medya mensupları yer aldı.
İmamoğlu'na "CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?" sorusu
Salonu dolduran tüm gazetecilerin merak ettiği soruyu Çek Cumhuriyeti’nden gelen bir gazeteci sordu: “Gelecek seçimde CHP’nin adayı olacak mısınız?”
Bu soru salonda güçlü gülme seslerine neden olunca bir an duraklayan İmamoğlu önce, “Ben de cevap olarak sizin gibi gülsem yeterli mi?” dedi ardından da ekledi: “Sizin gibi basın temsilcilerinin bu soruyu soracağını biliyordum. Bir önceki seçimden hemen sonra sizin gibi, ülkemize gelmiş basın mensubuna verdiğim cevabı vermemeyi ilke edindim. O da ‘Allah bilir’di. O cevabı bile vermiyorum. İşimin fakındayım. Mesele tekil kişi değil. Meseleye bütünlükçü bakan güçlü kadronun içinde olmanın gururunu taşıyorum."
İmamoğlu sözlerinin devamında Türkiye genelinde sosyal demokrat bir yapıyı arzuladıklarını, "Biz iyi uygulamalarla demokrat anlayışın, sosyal demokrat yapının Türkiye’nin genelinde de hâkim olacağı süreci hep birlikte hayal ediyoruz. Bu yolda hep birlikte yürüyoruz" diye anlattı.
İlgili Haberler Erdoğan “İrtifa kaybettik” diyerek özeleştiri yaptı; İmamoğlu “Bir kişinin vesayet dönemi bitmiştir” dediİmamoğlu’ndan "Türkiye seçmenleri" vurgusu: "İktidarın yönetim anlayışına ağır bir ceza kesilmiştir”
İmamoğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, seçmenin 2023 yılında muhalefete duyduğu güvensizlik nedeniyle ertelediği değişim iradesini, bu seçimlerde ortaya koyduğunu ve Türkiye’nin yeni rotasını çizdiğini söyledi. İmamoğlu şöyle konuştu:
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerel seçimlerde tümüyle adaletsiz rekabete rağmen, medyanın büyük kesiminin bize karşı her gün yürüttüğü itibarsızlaştırma ve karalama kampanyalarına rağmen, ezici bir başarı kazandık. Uzunca bir süredir ülkede yaşanan ekonomik afetten etkilenen, giderek yoksullaşan vatandaşlarımız iktidar partisinden umudu kesti. Bu sonuçla Türkiye seçmenleri üç önemli mesaj vermiştir. İlki, iktidar partisine ve iktidar ittifakına güvensizliğini ortaya koymuş, iktidarın yönetim anlayışına ve politikalarına ağır bir ceza kesmiştir. İkincisi, partimizi iktidar alternatifi olarak gördüğünü göstermiş ve genel seçimler için büyük bir kredi açmıştır. Üçüncüsü ise, meşruiyeti yeniden dağıtmış, İstanbul dahil pek çok şehirde yerel meclislerde çoğunluğu bize vererek siyasete denge getirmiştir.”
“Tedirginlik çağını bitirecek yeni bir demokratik uyanışa ihtiyaç var"
İmamoğlu’nun seçmenlere dönük bir diğer saptaması ise tüm dünyada yaygınlaşan popülist otoriter rejimlere karşı ilk başkaldırının Türkiye’de filiz verdiği yönündeki sözleriydi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, şunları söyledi:
“Bu seçimler, son yıllarda dünyayı sarmalayan, dünyaya bir tedirginlik çağı yaşatan popülist otoriter dalganın nasıl geriletileceği konusunda tüm demokratik hareketlere ilham kaynağı olmalıdır. Bu seçimler, otoriterlik karşısında toplumun demokratik müdahalesi konusunda önemli veriler sunmaktadır. Türkiye’de demokrasi arzusu, demokrasi içinde yaşama beklentisi otoriter dayatmacılıktan daha güçlü. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının demokrasi ile ilgili deneyimleri eski ve köklüdür. Tüm dünyada bir tedirginlik çağı ve eşi görülmemiş bir küresel eşitsizlik yaşıyoruz. Göçmen sorununu dışarıya ihale eden Avrupa bunun bir göstergesidir. Gazze’de çoğu çocuk, on binlerce masumun ahlak dışı ve gayrı meşru katline seyirci kalan Batı, bunun bir göstergesidir. Bu eşitsizlikten çıkışa, tedirginlik çağını bitirecek yeni bir demokratik uyanışa ihtiyaç var. Rekabetçi otoriter ve tam otoriter rejimlere karşı demokratik hareketlerin birbiri ile ittifak ve iletişim içinde işbirliği yapmaları gerekiyor. Bunu yaparken eski bazı ön kabullerimizden, eski kavramlarımızdan uzaklaşmamız gerekebilir. Yeni dönemin demokratik mücadelesini beraber kurmamız gerekiyor.”
“Bu seçim, Türkiye toplumunun toplumsal demokratikleşme bakımından çok önde olduğunu göstermiştir”
Yeni dönemde İstanbul ve Türkiye’nin, demokratik uyanışın, uluslararası dayanışmanın ve küresel barış çabalarının destekçisi olacağını vurgulayan İmamoğlu, bir gazetecinin “Türkiye’nin demokratik bir ülke olup olmadığı” yönündeki sorusuna cumhuriyeti referans göstererek yanıt verdi.
İmamoğlu, “[Türkiye’nin]Demokratik bir ülke olmadığını söylemek asla konuşulamaz. Ama demokratikleşmenin seviyeleri, aşamaları vardır. Biz 200 yıldır demokrasi mücadelesi veren bir toplumuz. Ve bunun, tabiri caizse ete kemiğe bürünmesi Cumhuriyet’le beraber olmuştur ve olgunlaşma sürecindedir. Problemler yaşıyoruz. Demokratikleşme sadece metotla, uygulamalarla mümkün olmuyor. Bazen iş topluma düşebiliyor. Demokratikleşme mekanizmaları açılarından çok ileri seviyede olduğunu düşünen bazı ülkelerin bile gıpta edeceği bir demokratikleşme olgunluğunu yaşamış bir toplumun Türkiye’de var olduğunu görüldü bu seçimde. Mekanizmalarda eksiğimiz var toplumsal demokratikleşme bakımından çok önde olduğunu göstermiştir bu seçim" diye konuştu.
“Ben aynı şekilde yoğurt yiyeceğim diyorlarsa kendileri bilir”
2022 yılının son günlerinde, kesinleşmesi halinde kendisini “siyasi yasaklı” hale getirecek bir mahkûmiyet kararı verilen İmamoğlu’nun bu dosyası istinaf mahkemesinde. Önümüzdeki hafta da Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemindeki bir soruşturma kapsamında yeniden mahkeme karşısına çıkacak İmamoğlu’na “bir siyasi engelleme ile karşı karşıya olup olmadığı” da soruldu:
“Beş yıl boyunca bunları yaptılar. İstanbul’dan aldığı cevap ortada. ‘Ben aynı şekilde yoğurt yiyeceğim’ diyorlarsa kendileri bilir. Ona bir şey diyemem. Umarım ki böyle bir mekanizmaya devam etmezler. Benim mahkememle ilgili süreçte de iki aşama var. İstinaf dediğimiz ikinci kademe mahkeme. Sonra bunun bir üst mahkeme süreci var. Zaten içi boş ve asla bir mahkemenin bir konu edilmesi mümkün olmayan bir süreç. Toplumun yaşattığı bu durumdan sonra yargının karar alma mekanizmalarının da hata yapmadan yola yürüyeceğine kanaatim yüksek. İstinafta bu sürecin kapatılmasın bekliyorum. Böyle bir dava olmaz, olamaz."
“Taban iyileşti yukarıyı zorluyor, umarım tavan bu dersi alır”
Cumhurbaşkanı’ndan randevu istediğini yineleyen İmamoğlu, Erdoğan’ın seçim sonuçlarını doğru okuyacağını inandığını söyledi.
İBB Başkanı, “Sayın Cumhurbaşkanı’ndan bize ulaşan bilgi yok ama ben zaten kamuoyu önünde randevu talep ettiğimi, İstanbul’un konularını sorunlarını kendilerine sunmak, anlatmak istediğimi beyan ettim. Bundan da çekinmem. Bu kişisel bir talep değil, toplumsal talep. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı’nın hassas davranacağını düşünüyorum. Gerginliğin birbirinden kopmanın uzaklaşmanın fayda sağlamayacağına inanan bir kişiyim. Zaten taban iyileşti, yukarıyı zorluyor. Tabanda zaten sıfır destek aldı. Bu seçim o sonucu verdi. Buna prim vermediğini gösterdi. Kutuplaşmadan mutlu olmadığını gösterdi. Bundan ders alması gereken tavan, umarım bu dersi alır" dedi.
“Tasarrufu topluma ispat etmesi gereken biz değiliz, hükümettir”
Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizde İBB’nin tasarrufa hazır olduğunu vurgulayan İmamoğlu, ama bu konuda asıl muhatabın merkezi yönetim olduğunu dile getirdi. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Tasarruf bizim yönetim anlayışımızda var. Ama İstanbul’un hizmetleri, İstanbul’daki yatırımlar noktasında tasarruf edilemeyecek noktalar olduğunu ben de biliyorum; en az benim kadar merkezi iktidar da biliyor. Bu alanda tabii ki tasarruf yapılması gereken, daha fazla tasarruf yapılması gereken bir döneme girdik. Bu noktada biz üzerimize düşeni yaparız. Tasarrufu topluma ispat etmesi gereken biz değiliz, hükümettir. Umarım tasarruf yapma konusunda halka iyi uygulamalarla güzel örnekleri sunarlar. İstanbul’da imkân yaratma kısa vadeleri sıkışmaların önünü açma konusunda itibarlı bir kurumuz. İstanbul’un ihtiyacını çözüme kavuşturacak iktisadi ve analitik çözümlerimiz masamızda; görüşmelerimiz sürüyor."
İmamoğlu’ndan Bayraktar’a eleştiri: “Ülkemizde bazen yetki verilmiş insanlardan daha fazla o yetkiyi pervasızca kullanma girişiminde bulunan insanlar var”
İmamoğlu’nun toplantıda sarf ettiği en sert sözlerin muhatabı, Türkiye’nin son dönemde savunma sanayindeki gözdesi olan SİHA’ları yapan Baykar şirketinin genel müdürü Haluk Bayraktar oldu.
Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın da ağabeyi olan Haluk Bayraktar, kendisinin de bulunduğu bir fotoğrafı paylaşarak “jet yakıtı satmışlar” diyen siyasal iletişimci Evren Barış Yavuz’a tepki gösterirken İmamoğlu için de “tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak” demişti. Bu sözlerden sonra Yavuz tutuklanmıştı.
İmamoğlu, Baykar Genel Müdürü’nün sözleri hakkındaki soruya, “Beni hedef haline getirerek bir dil kullanan şahıstan bahsettiğiniz. Çok nezaketsiz bir davranış. Bu nezaketsiz ve iftira dolu davranışın muhatabı olmadım, olmam. Şunu da söylemem lazım. Ülkemizde bazen yetki verilmiş insanlardan daha fazla o yetkiyi pervasızca kullanma girişiminde bulunan insanlar var. Kimden bahsediyoruz? Yetkinin sahibinin yanındaki eş dost akrabadan bahsediyoruz. Ben de diyorum ki bu iş akraba işi değil kardeşim. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım ve ben hukuki, yasal yetkilerimi kullanırım. Ülkemizde son 15 yıldırı farklı kavramlarla, farklı makamlarla, üzülerek söylüyorum ki, bu kavram yok sayılmıştır ve ahlak sınırlarının dışına çıkılmıştır. Bu konuşmayı yapan kişi Türkiye’de güçlü bir sanayi kuruluşu, savunma sanayi kuruluşunun başındaki insan olabilir. Ama o kadardır. Herhangi bir kişiyle eşit haklara sahiptir. Hukukun herkese eşit uygulanmasını diliyorum” yanıtını verdi.
Almanya Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce İmamoğlu’yla biraraya gelecek
Toplantıda 22-24 Nisan tarihlerinde Türkiye'yi ziyaret edecek Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Ankara’dan önce İstanbul’a geleceği ve burada Türk işçilerin Almanya’ya gidişinin 62. yılı kapsamında yapılacak bir törende Ekrem İmamoğlu ile görüşeceği de öğrenildi.
İmamoğlu, “[Steinmeier’in ilk önce İstanbul’a gelmesinin] özel bir mesaj içerdiğini düşünmüyorum. Çok değerli bir buluşma anı buluşması. Sirkeci Garı’nda, oranın o tarihi atmosferinde, 62 yıl önce başlayan göç sürecinin töreni yapılacak. Türk işçilerin Almanya’ya gidişinin 60. yılı anısına güzel kitap hazırlamıştık. 62 yıl önce aileden iki büyüğüm de Almanya’ya göç edenlerdendi. Böylesi bir güzel törende Sayın Cumhurbaşkanı’nı ağırlamaktan mutluluk duyacağım" diye konuştu.