CHP İstanbul Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. İmamoğu 23 Haziran’da yapılacak seçimleri de kazanacağını söylerken, kendisini şu anda da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hissettiğini söyledi. İmamoğlu, “Orada bir avuç insanın vermiş olduğu hukuk dışı bir kararla 16 milyon insanın vermiş olduğu bir kararı kıyaslamak mümkün değil. Çünkü hukuk dışı. O bakımdan ben İstanbul’daki kampanya süresince gezdiğim her alana İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı olarak gideceğim” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
“Onbinlerce avukattan destek”
İmamoğlu 31 Mart seçimlerine yönelik sıkı bir hazırlık yaptıklarını ancak bu kez o hazırlıkları bir adım daha ileriye taşıyacaklarını söyledi. İmamoğlu, “Şimdi bir adım ileri gidiyoruz. Daha büyük bir adım atıyoruz. Büyük bir hukukçu desteği alacağız. Yanılmıyorsam 50’ye yakın baro açıklama yaptı. Onbinlerce avukat bize bu süreçte katkı sunacak. Yani biz sadece olaya sandık güvenliği, sandık sonrası açıklama ve o geceye dönüp bakışımız olmayacak. YSK dahil, hiçbir gerekçe üretmemeleri noktasında mutlaka çok dikkatli olacağız ve biz bu seçimde belki de dünya tarihinde ilk defa kamunun yapması gereken birçok sorumluluğu toplum olarak yaparak, demokrasi mücadelemizi zaferle sonuca ulaştıracağız” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu 31 Mart seçimlerinin yapıldığı gece sonuçları kendisinin kamuoyuyla paylaştığını hatırlatarak bu kez de benzer şekilde sonuçları an be an kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtti.
“YSK’ya güvenmiyorum”
İmamoğlu YSK’ya güvenmediğini de dile getirdi ve “Şu anda güvenmiyorum. Biz bütün gerekçelerini ellerinden alacak biçimde bir altlık ürettikten sonra… 31 Mart gecesi hatırlasanız, ben yarım saatte bir toplumu bilgilendirdim, her hususta, her konuda. İnanın aynı şeyi YSK sürecinde de yapmayı planlayabilirim. Yani giderim, orada hukuki gerekçelerin nasıl yerine getirildiğini, nasıl yapıldığını, kamuoyuna adım adım, yani ‘YSK’ya bırakıp bekleyelim’ asla demeyeceğim. Mutlaka o süreçle ilgili de tedbirleri alarak şeffaf bir biçimde toplumu bilgilendireceğim” dedi.
“Bunun adı demokrasi seferberliği”
23 Haziran seçimlerinin bir demokrasi sınavı olacağını söyleyen İmamoğlu, “Bu bir demokrasi mücadelesi. Ama korku duvarlarını yıkmak zorundayız. Demokrasi mücadelesi korkarak verilmez. Kaldı ki şu an benim verdiğim mücadele, şahsi bir makam mücadelesi değil ki. Demokrasi mücadelesi ve bunun adı net olarak demokrasi seferberliği. Dolayısıyla böyle bir seferberlik içerisinde endişe etmeyecek, herkes mutlaka konuşacak. Çünkü benim verdiğim mücadele, sanatçının daha özgür ortamlarda sanatını icra edebilmesi, iş insanının mal varlığının teminat altına alınabilmesi, yani hak, hukuk, adalet kavramlarından bahsediyoruz. Korkarak konuşmayarak, başarı elde etme şansımız yok. Sanatçılar korkmaz zaten. İş insanları da korkmamalı” dedi.
“Siyasallaşmış, işi partizanlığa dökmüş bir anlayış ülkemize zarar veriyor”
Karşısında hem partili, hem de rakip gibi görülen bir cumhurbaşkanı bulunduğu hatırlatılan İmamoğlu Türkiye’deki bu siyasi ortamı olumlu bulmadığını söyledi. İmamoğlu, seçimden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yaptığı çağrıları bu kez yapmayı düşünmediğini de belirtti: “İnsanlar her ortamda, güvende hissedeceği kimlikler arar. Yani adaletine güveneceği, tavrına güveneceği insanlar arar. Bu kadar siyasallaşmış, işi tamamen partizanlığa dökmüş, bir anlayış elbette ülkemize sıkıntı veriyor zarar veriyor. Adaletten ayrılmayarak, sözlerine dikkat ederek davranmaları gerektiğini elbette biliyorum ama o gün duyduğum güvenle, üzerlerine vazife edinmeleri noktasındaki uyarılarımı bu sefer yapmayı pek de düşünmüyorum. Tüm tedbirleri kendimiz alacağız.”
“Arabasını, harçlığını getirenler var”
İmamoğlu seçim kampanyasına yönelik yapılan bağışlardan da son derece memnun olduklarını dile getirdi. Her yaştan insanın kampanyaya destek sunduğunu belirtti: “Yoğun bir ilgi olduğunu da görüyoruz. İnsanlar el veriyor. İnanın bu sabah bir parti ilçe binasına gelip, arabasının anahtarını bırakıp, ‘Bu arabamı size bırakıyorum. 1 buçuk ay boyunca kullanın’ ya da bir başka şehirden bir çocuk, ‘Anneler gününe para biriktirdim, 30 liram vardı onu size gönderiyorum’ diyor. Müthiş bir şey. Bu demokrasiye olan inanç aslında. Haklının yanında olma, hukuk arayışının yanında olma. O bakımdan, Türkiye’de insanlarımıza mutlaka güvenelim. Biz, bu kampanya sürecinde desteğini buluruz, morali de buluruz cesareti de buluruz, hiçbir sıkıntı yaşamayız.”
İBB’deki dijital kayıtlar neden kopyalandı?
İmamoğlu seçim kampanyasını üç ana eksende yöneteceklerini söyledi. İmamoğlu bunları “Birincisi, bu İBB seçimi dolayısıyla biz İstanbul’u nasıl yöneteceğimizi topluma anlatacağız. Ama ikincisi ve çok önemlisi, bunun aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi olduğunu ve demokrasiyle ilgili bir seferberlik olduğunu tekrar tekrar hatırlatacağız. Mağduriyetin yaşatıldığını ve mutlaka demokrasi için kazanmamız gerektiğini hatırlatacağız. Üçüncüsü de bahsettiğiniz konu. Tespitlerimizi insanların önüne koyarak, nasıl bir israf ortamının yaratıldığını, nasıl haksız, hukuksuz işlerin yapıldığını tek tek İstanbullularla paylaşacağız. Buna dönük hazırlıklarımız var” diyerek anlattı.
İmamoğlu İBB’nin dijital kayıtlarının kopyalanması konusunda yanlış yorumlandığını söyledi. İmamoğlu, ”Dijital kayıtlar yanlış yorumlanıyor aslında dijital kayıtlar şöyle bir şey: İBB’de kayıt altına alınarak, yine belediye bünyesinde kontrol altına alınarak yoksa biz onu alıp kendi bünyemize geçirmiyoruz. Zaten bu kanuna aykırı. 31 Mart milat olarak seçtiğimiz bir tarih. 31 Aralık yani yıldönümü olarak, 2018’den 2019’a. Bir de görevi aldığımız 19 Nisan’a kadar ne olduğunu, bittiğini anlamak adına. Bu üç tarihle ilgili kayıtların zapt altına alınarak muhafaza edilmesini sağladık” dedi.
“Partiye ve cebine hizmet etmeyi öncelik kılanlarla bizim işimiz olmaz”
Mazbatasını aldığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi sosyal medya hesaplarının kendisini takip etmeyi bıraktığı hatırlatılan Ekrem İmamoğlu, genelde İBB çalışanlarıyla bir sıkıntısı olmadığını, ancak “partizan üst yöneticiler” diye tanımladığı kesimlerle bir sorun olduğunun altını çizdi: “Oradaki insanların geneliyle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Ama partizan üst yöneticiler. Süreçte 16 milyon insana hizmeti değil partiye ve cebine hizmet etmeyi öncelik kılanlarla bizim işimiz olmaz zaten. Onlar ben göreve gelmeden orayı terk edip gidebilirler. Zaten bunlar açığa çıkacaklar. O söylediğiniz tavır çok basit bir tavır. Biz de geldik biz herkesi takip etmeye devam ettik. Eski belediye başkanları, Cumhurbaşkanı vs. Bu hazımsızlık ve basitlik. Bu işaret değil çok basitlik. Beni takip etse ne olur etmese ne olur? Beni takip etse değeri artar, etmediği zaman değeri düşer. Yani bu Büyükşehir Belediyesi’nde partizan o üst kadroda bulunan sayısı çok az olan insanın hazımsız tavırları. Zaten o insanlar oradaki bürokraside çalışmayı hak etmiyor. Bürokraside çalışan insanlar önceliğini o şehrin insanlarına ayırmalı. Onların önceliği kendileri ve biat ettikleri birkaç insan ve cepleri çok net.”
Kaybederse ne yapacak?
İmamoğlu, seçimleri kaybetmesi halinde de siyaset sahnesinde olmaya devam edeceğini ifade etti. İmamoğlu, “Planlamaktan öte şunu söyleyebilirim: Ben siyasette, kariyerde A, B planını öyle yorumlamam. Ama şöyle yorumlarım; Kazanılan ya da kaybedilen bir seçim her şeyin başlangıcı ya da her şeyin bitiş günü değildir. Her seçim aslında farklı bir mücadelenin başlangıcıdır. Seçimi kazanırsınız İstanbul’u en şekilde yönetmek için çaba göstermeye devam edersiniz. Seçimi kaybedersiniz ki ben çok zayıf ihtimal olarak görüyorum ama bir ihtimaldir haklısınız. O zaman demokrasi mücadelesi için yola devam edersiniz” dedi.