Genelde inişi çıkışından, gerilimi işbirliğinden, hısımlığı ortaklığından yüksek profil çizen Avrupa Birliği – Türkiye ilişkilerinde Ankara ileri doğru bir adım daha atmayı başardı. Normal şartlarda bundan yıllar önce açılmış olması gerekirken eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye kaprislerinin kurbanı olarak bloke edilen başlıklar arasındaki yerini alan 17 numaralı “ekonomik ve parasal politika” başlığı açıldı. Avrupa Birliği’yle 10 yıldır yürüttüğü müzakere sürecinde henüz yolun yarısına gelemeyen ve son başlığı 5 Kasım 2013’te açan Türkiye, 17 numaralı başlığı açarak açtığı başlık sayısını 15’e yükseltti.
Brüksel’in 29 Kasım’da yapılan Avrupa Birliği – Türkiye Zirvesi’nde açma taahhüdüne girdiği başlık Ankara tarafından ilişkilerin yeniden canlandırılmasının bir kanıtı olarak görülüyor. Başlığın açılması için düzenlenen hükümetler arası konferansa Türkiye adına Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dışişleri Bakanı Volkan Bozkır ve Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır katıldı.
Müzakereye açılan 17. başlık kapsamındaki müktesebatın temelini ülkelerin merkez bankalarının bağımsızlığı, kamu sektörünün merkez bankası tarafından doğrudan finansmanının yasaklanması ve kamu kesiminin finansal kurumlara imtiyazlı erişiminin önlenmesi konuları oluşturuyor. Avrupa Birliği, Türkiye’nin ekonomik ve parasal politika alanında müktesebata uyuma kısmen hazırlıklı olduğu görüşünde.
Toplantı sonrasında yapılan ortak basın toplantısında konuşan Şimşek, Türkiye’nin AB'ye sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve tam üyelik için gereken neyse yapmaya hazır olduğunu belirtirken Çavuşoğlu, başlığın açılmasının sembolik önemine vurgu yaparak, “Müzakere süreci doğal seyrine dönmeli, yeni faslın açılması için iki yıl daha beklememeliyiz. Bu yeni ivmeden tüm bölge fayda sağlayacak” dedi.
Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi'nde bir paradigma değişimi olduğunu ve zirve sonunda “ilişkileri yeniden canlandırmanın” anahtar kelime olarak öne çıktığının altını çizen Bozkır ise “Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle üyelik müzakerelerinde enerji (15l), yargı ve temel haklar (23), adalet, özgürlük ve güvenlik (24), eğitim ve kültür (26) ve dış, güvenlik ve savunma politikaları (31) başlıklarının hızla açılması bize göre bir zorunluluk” diye konuştu.
Türkiye, Avrupa Birliği Komisyonu’nun da Ankara’ya ilettiği bir mektupla ilerleme sağlamak için gerekli çalışmaları yapma taahhüdü altına girdiği bu başlıkların 2016’da açıldığını görmek istiyor. Her ne kadar Avrupa Birliği, bu başlıklar içi n taahhüt altına girmiş olsa da bu başlıkların açılacağının garanti olduğu anlamına gelmiyor. Bu beş başlığın ortak özelliğini tamamının Kıbrıs vetosuna tabi olması oluşturuyor. Başlıkları açılması için ise Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamının onayı gerekiyor. Bu durumun farkında olmasına rağmen çıtayı yüksek tutmaktan çekinmeyen Ankara, 2016’nın ilk çeyreğinde Kıbrıs sorununu çözme yönünde olumlu ve somut gelişme yaşanmasını umuyor.
Gelinen aşamada Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gündemini oluşturan konuların çoğu birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı hale getirildi. Bu alanlardan birinde yaşanacak ciddi bir aksama zincirleme çöküş yaratma riski taşıyor. Birbiriyle ağlantıları unsurların dönüp dolaşıp çıktığı noktayı ise Kıbrıs oluşturuyor.