Suriye’deki gelişmeler Washington’da da yakından izleniyor. Rakka’nın IŞİD’den geri alınmasının ardından muhtemel gelişmeler, Türkiye’nin İdlib operasyonu gibi konular Sosyal Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı SETA adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği panelde tartışıldı. Konuşmacılar İran’ın bölgeye etkisi nedeniyle İdlib’deki durumun çok karışık olduğuna dikkat çekti.
Panelin adı, ‘Suriye’de çatışmanın azaltılması, Türkiye’nin İdlib’ Operasyonu’ydu.
Panele Heritage Vakfı’ndan dış politika uzmanı Luke Coffey, People Demand Change Kuruluşu Program Direktörü Nidal Betare ve SETA’dan Kadir Üstün katıldı.
Nidal Betare, İdlib’in durumunun çok karışık olduğuna dikkat çekti.
Betare, “Herkes İdlib’e gönderildi, Aileler, savaşçılar,siviller. İdlib 2.5 milyon nüfuslu bir kent haline geldi. Yani İdlib’deki durum çok karışık. Bölgede insani durum da çok kötü. İdlib’de bugün çatışmasızlık gibi bir durum yok, Türkiye’nin müdahalesi çatışmaları önlemeyi amaçlıyor” dedi.
Kadir Üstün de Türkiye’nin İdlib operasyonunun Ankara’nın uzun zamandan beri devam eden endişelerinden bazılarını gidermeyi amaçladığı görüşünde.
Üstün,“Türkiye’nin operasyonu Ankara’nın Suriye’yle ilgili daha geniş çerçevedeki endişelerinden bir kısmını gidermeyi hedefliyor. Türkiye iç savaşın başlamasından buyana muhalefeti destekledi, sınırlarını güven altında tutma politikası yürüttü. Benzer endişeleri İdlib’de de görüyoruz. PYD’nin daha ileriye gidebileceği konusunda kuşkular var. Türkiye’nin İdlib operasyonunu gerçekleştirme nedenlerinden biri de bu” ifadelerini kullandı.
Luke Coffey de, Amerika’nın YPG’ye Suriye’nin kuzeyinde verdiği desteği eleştirdi.
Coffey, “En başından beri Amerika’nın Suriye’nin kuzeyine PYD’yle birlikte müdahalesi doğru olmadı. Bence Amerikalılar vergilerinin marksist bir ideolojiye sahip ve dışişleri bakanlığı tarafından terörist listesinde olan bir örgütle bağlantısı olan bir grupla anılmasından rahatsız olurlar. Rakka’nın alınması manşetlerdeydi, bundan memnun olduk ama şimdi Amerika için bir başka büyük sorun var. Şimdi ne olacak? Şimdi ne yapacağız?” dedi.
Coffey, son zamanlarda gerginleşen Türk-Amerikan ilişkilerinin onarılabileceği düşüncesinde. Coffey, iki ülke ilişkilerinin çok uzun yıllar öncesine dayandığını vurguladı.
Coffey, “YPG’nin Amerika-Türkiye ilişkilerine verdiği zarar onarılabilir. Türk-Amerikan ilişkilerinin sonlanmasını istemem. İki ülke arasında 70 yıla dayanan bir ilişki var ve bunu son 7 yılda yaşanan zorluklar nedeniyle bir tarafa atmak istemem. Uzun zamandır stratejik ortağız. Umuyor ve inanıyorum bunun üstesinden gelebiliriz. Ancak Amerika’nın YPG’ye desteği bunu zorlaştırıyor. Politika yapanların Kürt gruplar arasındaki farkı tamamen anladıklarını sanmıyorum. İki ülkenin NATO içindeki ilişkileri gerçekten fazla etkilenmedi, Türkiye Afganistan’a en fazla katkıyı yapan ülke, Karadeniz’in güvenliğinde rol oynuyor ve tabii ki İncirlik hava üssü önemli. Umarım YPG dışındaki sorunları da aşabiliriz” dedi.
Peki Amerika’nın Suriye ve Irak’taki politikası ne olmalı? Coffey’e göre Amerika bu çatışmanın neden olduğu terörden vatandaşlarını korumalı ve Washington mültecilere kapılarını açan ülkelere yardım etmeli.
Luke Coffey, “Amerika ilk olarak terör tehdidinden vatandaşlarını korumalı, ikinci olarak da mültecilerin Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkelerdeki sıkıntılarını azaltmaya çalışmalı. Kaynakları mültecilerin bakımı için bu ülkelere kaydırmalıyız. Amerika’nın mülteci politikası mültecileri ülkelerine çok yakın tutmak üzerine olmalı. Amerika Türkiye gibi ülkeleri Suriye’de olanlar konusunda daha fazla söz sahibi olması için cesaretlendirmeli. Bence Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonunda yaptığını idlib’de yapıyor. Türkiye’nin Suriye’yle sınırı var, bölgede çıkarları var ve harekete geçiyor” dedi.
Coffey, ayrıca Amerika’nın bölgede çok tehlikeli bir oyun oynadığı görüşünde.
Nidal Betare de Amerika Başkanı Donald Trump’ın IŞİD söylemiyle İran’ın Suriye’deki rolüne dikkat çekti.
Betare, “Trump iktidara gelince yönetimin görevi IŞİD’i yok etmek dedi, bu sözü sık sık duyuyoruz ancak bölgeyi istikrarlı hale getirmeden IŞİD’i yok etmek sizin bir başka çatışmaya girmekte olduğunuz anlamına gelir. Araplar Kürtleri işgal gücü olarak görüyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin geri aldığı bölgeleri bölge halkı yönetmeli. Bir Suriyeli olarak İran’ın Suriye’nin geleceğinde oynayacağı rolden de endişe ediyorum. Bu, benim gerçek endişem” ifadelerini kullandı.
Betare, Türkiye’nin Suriye politikasıyla ilgili soru işaretleri olduğunu da savundu.
Nidal Betare,“Türkiye’nin yeni politikası bende soru işaretleri yaratıyor. Olumlu ya da olumsuz bir şey söyleyemiyorum. Türkiye son 4 yılda Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan edilmesini istedi ama kimse Türkiye’yi dinlemedi. Bu algı, İdlib operasyonuna kadar gitti Ancak Türkiye ve İran arasındaki ittifakın nereye varacağını da gerçekten merak ediyorum” dedi.
Kadir Üstün de Türkiye’nin Suriye’de Amerika’yla bir yere varılmadığı görüşünde olduğunu söyledi.