“Etki ajanlığı” düzenlemesi, geçtiğimiz Mayıs ayında 9’ncu Yargı Paketi taslağında yer aldığında tepkiyle karşılanınca yasama gündemine getirilmemişti ancak bugün bir başka yasa teklifi kapsamında TBMM’ye sunuldu.
Türkiye’de “etki ajanlığı” kavramına dayalı şekilde ceza kanununa yeni bir suç eklenmesi artık resmen TBMM gündemindeyken; “iç ve dış siyasal yararlar aleyhine” ifadesiyle suç tanımında muğlaklık dikkat çekti.
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in, bugün “Noterlik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi” kamuoyuna açıklamasıyla birlikte iktidar tarafından “etki ajanlığı” düzenlemesinden vazgeçilmediği ortaya çıktı. Güler’in teklifi açıklaması sırasında yanında grup başkanvekilleri dışında TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman’ın da hazır bulunduğu görüldü.
Kanun teklifindeki 16’ncı maddeyle TCK’da “casusluk” kavramıyla ilgili suçlar bölümü altında yeni bir suç oluşturulması öngörüldü. Suç tanımında “etki ajanlığı” kavramı kullanılmamakla birlikte “devlet sırrı” ötesinde “iç ve dış siyasal yararlar aleyhine” gibi oldukça kapsamlı şekilde devlet, dolayısıyla kamu faaliyetleriyle ilgili aleyhte kabul edilebilecek faaliyetleri cezalandırma amacı vurgulandı.
Taslak halinde “etki ajanlığı” düzenlemesinin, TCK’ya “Diğer faaliyetler” başlığı altında eklenmesi öngörülüyordu. Şimdi yasa teklifinde ise yeni suç düzenlemesi için üst başlık “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” olarak önerildi.
Taslakta, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar, Türkiye’de suç işleyenler” hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilmesi önerisi vardı. Şimdiki teklifte ise “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar, Türkiye’de suç işleyenler” suç kapsamından çıkarıldı.
Böylece “etki ajanlığı” düzenlemesi, artık resmen yasa teklifi hükmü olarak TBMM gündemine getirildi. Teklifte, söz konusu yeni suç tanımı şu şekilde yer aldı:
“Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme
Madde 339/A- (1) Bu Bölümde düzenlenen suçları oluşturmamak kaydıyla, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir. Fail hakkında hem bu suçtan hem de işlediği ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.
(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır.”
Gerekçesinde suçlanacak “diğer faaliyetler” açıklanmadı, hangi faaliyetler suç sayılacak?
Teklife ilişkin gerekçede ise, TCK’da siyasal ve askeri casusluk yapılmasıyla ilgili suç tanımı bulunduğu anımsatıldı. Ancak bunun yanısıra devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belge teminiyle bunları açıklamaya ilişkin TCK’da var olan suç düzenlemesi ise yetersizlikle eleştirildi.
Gerekçede; “Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir. Maddeyle ‘Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme’ adı altında yeni bir suç ihdas edilerek, Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı düzenlenmektedir” denildi.
Gerekçede, “casusluk maksatlı suç işlenmesi” durumuna karşı etkin mücadele edebilmek için cezalandırmaya ihtiyaç olduğu da savunuldu.
Ancak bu hüküm yasalaştığında; hangi faaliyetler veya hangi eylemler “iç ve dış siyasal yararlar aleyhine” kabul edilerek, suçlama yapılabileceği açıklanmadı.
Teklifte “araştırma yapılması” bölümü çıkarılmış olmasına rağmen “Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç” eylemi veya faaliyetinin tam olarak ne olduğu bilgisi verilmedi.
Örneğin, Avrupa Birliği’nin (AB) veya uluslararası sivil toplum organizasyonlarıyla işbirliği halinde hayata geçirilebilecek herhangi bir faaliyet veya proje suç kabul edilecek mi yoksa edilmeyecek mi belirsizliği de sözkonusu.
Her türlü konudaki siyasal yarar aleyhine faaliyet cezalandırılabilecek
Gerekçede, devletin varlığını ve güvenliğini korumak için iç ve dış siyasal yararları da okumak gerektiği ileri sürüldü.
Gerekçede; “Düzenlemeyle, Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik gerçekleştirilen ve suç teşkil eden fiillerin bu madde kapsamında ayrıca cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da Devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla casusluk maksadıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen ve suç teşkil eden fiiller, ihdas edilen bu suçun konusunu oluşturabilecektir” denildi.
Dolayısıyla kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili her türlü çalışma alanı, “yararlar” olarak sıralandı. Ancak bu her konudaki “yararlar” kavramıyla tam olarak nelerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yararına kabul edilebileceği açıklanmadı.
“Etki ajanlığı” düzenlemesi taslaktaki ilk halinde nasıldı?
Bu düzenleme, ilk önce Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı 9. Yargı Paketi’nin taslağında 22’nci madde olarak yer alıyordu. Tepkiler üzerine yargı paketi teklifi, AK Parti Grubu’nca TBMM’ye sunulduğunda düzenleme çıkarılmıştı. Ancak taslakta, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na (TTK) 339. madde olarak eklenmek üzere “etki ajanlığı” düzenlemesi “Diğer faaliyetler” başlığıyla şu şekilde öngörülmüştü:
“Madde 339/A- (1) Bu bölümde düzenlenen suçları oluşturmamak kaydıyla, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda;
a) Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar,
b) Türkiye’de suç işleyenler,
Hakkında, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir. Fiilin, bu bölümde düzenlenen suçlar dışında başka bir suç oluşturması halinde hem bu suçtan hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.
(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır.”
“Etki ajanlığı” düzenlemesi gündeme MİT’in videosunun ardından geldi
Sözkonusu suç düzenlemesi, içerdiği “muğlak” ifadeler nedeniyle ilk gündeme taşındığı andan itibaren “etki ajanlığı” düzenlemesi olarak değerlendirildi.
Bu suç düzenlemesi, ilk kez 4 Mayıs’ta Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından “Casusluk nedir?” başlığıyla hazırlanan ve AA ile TRT başta olmak üzere birçok yayın organında yayınlanan videoyla birlikte Türkiye gündemine getirildi. Videoda, açık kaynak bilgilerinden yararlanarak yapılan analiz çalışmaları ve hazırlanan raporlar için dahi casusluk faaliyeti yorumu yapılması dikkat çekti.
MİT’in kendi web sitesinde, “etki ajanı”, “fikri yapısı, kariyeri, pozisyonu ve kişiliği itibariyla, fert ve toplumlar üzerinde görüş oluşturma, mevcut görüşü güçlendirme ya da değiştirme imkân ve kabiliyetine haiz görüş lideri” olarak tanımlanıyor.
MİT’in videosunun ardından peş peşe TRT Haber TV kanalında ve Yeni Şafak gazetesi gibi hükümete yakın medya kuruluşlarında, yargı paketi kapsamında yeni casusluk suçu tanımlamasıyla etki ajanlığıyla mücadele edileceği görüşü savunulmaya başlandı.
Bahçeli “etki ajanlığı” suçlamasını talep etmişti, Özel tepkiyle karşılamıştı
AK Parti’nin “etki ajanlığı” kavramıyla sunmaktan kaçındığı bu yeni suç düzenlemesini ise ilk kez Ankara siyaseti gündemine taşıyan lider, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmuştu.
Bahçeli, TBMM’de 14 Mayıs’taki grup konuşmasında, taslaktaki haliyle bu yeni suç düzenlemesine ihtiyaç olduğunu öne sürmüştü. Bahçeli, “Meclis gündemine gelecek olan 9’uncu yargı paketinde, casusluk suçu ilgili yeni düzenlemeden rahatsız olanlar çok iyi araştırılıp incelenmelidir. Yurt içinden ve yurt dışından hain FETÖ’cülerin, onlara sözcülük yapan satılmış, devşirilmiş sözde gazetecilerin bedel ödemesi yakındır ve kaçınılmazdır” demişti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, yeni suçlama yaratılması girişimine, “Cumhur İttifakı gururla sunar: Etki ajanlığı. Ülkenin milli yapısını zedeleyecek, birlik ve bütünlüğümüze zarar verecek, anayasal düzeni ortadan kaldıracak etki ajanları varmış. Aramızdalarmış. Onları yakalayıp, mimleyip, cezalarını vermemiz lazımmış. Kim bulmuş bunu? Rusya, Vladimir Putin. 20 Temmuz 2012’de” tepkisini göstermişti.
Özel, 21 Mayıs’taki grup konuşmasında, geçtiğimiz yıl Gürcistan’da Başbakan İrakli Kobahidze yönetimince, Kırgızistan’da Sadır Caparov yönetimince 14 Mart’ta ve Sırbistan’da Aleksandar Vucic tarafından 3 Nisan’da benzeri suç düzenlemelerinin gündeme getirildiğini anımsatmıştı.
“STK’ları baskı altına alan, bağımsız medyayı kısıtlayan, halkı sindiren bir yasa tasarısı. Hangi ligde oynuyoruz, görüyor musunuz?” diyen Özel, devamında “Cumhur ittifakı gururla sunuyor Türkiye’ye. Sanki Türkiye’ye özel bir şey. Kimse unutmasın. Otoriter liderler, popülist liderler birbirlerinden öğrenirler. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Busunuz. Cumhur İttifakı bu yasayı geri çekmezseniz, işte sizin karneniz de ekibiniz de budur. Bu ekibiniz dünya tarihine büyük gerileme filmini çekenler olarak geçiyor. Siz de bunların Türkiye şubesisiniz. Bunlarla birlikte dünya siyasi tarihinin kara bir sayfasında yerinizi alırsınız. Şimdiden uyarıyorum. Ya çekersiniz ya da bu rezil filmi Putin ile birlikte çekersiniz” demişti.