Türkiye ve Amerika arasında sağlanan Suriye uzlaşmasının ardından iki taraf arasında lider ve bakan düzeyinde gerçekleşen telefon görüşmelerinin ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar sivillere yönelik muamele ve kimyasal silah iddialarına ilişkin konuştu. Akar, Suriye Demokratik Güçleri’nin Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu söyledi.
Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte Kayseri'de konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın gündeminde Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı sırasında Suriye'nin kuzeyinde kimyasal silah kullandığı ve sivillere zarar verildiği yönündeki iddialar vardı.
Hulusi Akar, "Dünyanın bu namertlerin gerçek yüzünü görmesini istiyoruz. Kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla kara propaganda yaptılar. Arkadaşlarımız iyi çalışarak bu sahtekarlıkları ortaya çıkardı. Biz yasaklanan hiçbir mühimmatı kullanmadık. Zaten bu mühimmatlar TSK'nın envanterinde yoktur. Harekat meşru müdafaa hakkı çerçevesinde yapılmaktadır." dedi.
Milli Savunma Bakanı, "Komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız ama sınırlarımızda terör örgütü istemiyoruz. Kürtlere saldırıldığı ve sivillere zarar verildiği gibi saçma sapan iddialar var. Herkes bilmelidir ki PKK, YPG Kürtlerin, DEAŞ da İslamiyet’in temsilcisi olamaz. Peygamber ocağı olarak bilinen TSK, PKK, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütlerine her türlü tehdit ve tehlikeye karşı ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ anlayışıyla mücadelesini sürdürmektedir. İnşallah ülkemizi terör belasından kurtarmaya kararlıyız. Terör bitmeden durmak yok’’ ifadelerini kullandı.
Hulusi Akar da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla aynı çizgide konuştu. “Operasyona beş günlüğüne ara verdik. Bu sırada teröristler güvenli bölgeden çekilecek, silahları toplanacak ve mevzileri imha edilecek. Eğer bu olmazsa operasyona devam ederiz” mesajını verdi.
Uluslararası Af Örgütü Cuma günü yayınladığı bir raporda, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki operasyonu sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve Türkiye destekli silahlı grupların sivil hayatı hiçe saydığını savunmuş, insan hakkı ihlallerinin yaşandığını ve savaş suçlarının işlendiğini iddia etmişti.