Pennsylvania eyaletinde kaldığı evde ziyaretçilerini kabul eden Gülen, herkul.org sitesinde yayınlanan vaazında tepkisinin tonunu arttırdı ve beddua etti
İSTANBUL —
Üzerinden çok uzun zaman geçmedi, daha 2010’un Eylül ayında yapılan Anayasa Referandumu’nda Fethullah Gülen, ‘imkan olsa mezardakileri de kaldırsak evet oyu kullandırsak” diye seslenmişti kamuoyuna. Ancak 7 Şubat 2012’de patlak veren MİT krizi sonrası Gülen hareketiyle mesafe açılmaya başladı. 2002 Genel Seçimleri’yle kurulan ittifak dağılmaya başladı. Dershane kriziyle ivme kazanan gerilim, salı günü başlatılan ve cumartesi sabahı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğluyla Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında bulunduğu 24 kişinin tutuklanmasıyla zirveye çıktı.
Hükümet cephesi, yolsuzluk operasyonundan bazı dış güçlerle birlikte, özellikle Emniyet ve Yargı’da çok güçlü olduğu iddia edilen Gülen Hareketi’ni sorumlu tutuyor. Zaten hükümet ilk hamlesini yaptı, Emniyet Genel Müdürlüğü’yle İstanbul ve Ankara Polisi’nde görevli Gülen Hareketi’yle ilgisi olduğu savunulan çok sayıda emniyet müdürünü görevden aldı. Hükümete yakın gazeteler de Gülenciler’i hedef tahtasına koydu.
Gülen: ‘Allah onların başına ateşler salsın’
Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen arasında günlerdir isim vermeden devam eden demeç savaşında bugün yeni bir safhaya girildi. ABD’nin Pennsylvania eyaletinde kaldığı evde ziyaretçilerini kabul eden Gülen, herkul.org sitesinde yayınlanan vaazında tepkisinin tonunu arttırdı ve beddua etti.
Fethullah Gülen, “Arınma adına dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar var ya! Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin” dedi. Vaazı sırasında kendinden geçtiği gözlenen Gülen, tahrik edildiği, Twitter’dan hakaret edildiği ve kendisine diş gösterildiği için bu sözleri sarf ettiğini söyledi.
Erdoğan: ‘İnlerine gireceğiz, devletin içindeki örgütleri didik edeceğiz’
Başbakan Erdoğan ise Ordu’da düzenlediği mitinglerde yargı ve emniyet mensuplarının yolsuzluk operasyonundaki tutumunu eleştirirken sözü Gülen hareketine atfedilen ‘paralel devlet’ yapılanmasına getirdi. Başbakan, “Hem dindarım diyeceksin hem de iftira atacaksın. Benim genel başkanım –Numan Kurtulmuş- ile ilgili ahlaksız filmden sahne alıp yerine onu koyuyorlar. Bu şerefsizliktir. Hem dindarım diyeceksin hem masum insanlara iftira atacaksın, yazıklar olsun. Devlette paralel bir yapı olamaz. Devletin içindeki bu örgütleri teşhir edeceğiz. İnlerine gireceğiz. Didik didik edeceğiz. Ajanlığın hesabını soracağız. Bu tezgahın kökü dışarıda ama içeride maşa olarak kullanılanlar var” dedi.
‘Bizim de bildiklerimiz var’ operasyonun işareti mi?
Yargının yürütmeyi tanımadığını söyleyen Erdoğan, yargıda görevli bazı kişilerin hükümete intikam hisleri beslediğini belirtti. Başbakan, “Birileri kalkıp 'intikam alacağım' hırsıyla beraber yürütmeye bir şeyler dikte etmeye kalkarsa, bunun bedelini er veya geç öder. Onun için de ben buradan yargıya sesleniyorum: Yargı olarak siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de pırlanta gibi temiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var” dedi.
Ahmet Şık: ‘Hükümet misilleme yapacak’
‘Bizim de bildiklerimiz var’, Erdoğan’ın konuşmasındaki en çarpıcı cümle. Kamuoyunda yürütmenin başı kapalı tehdit etmez yorumları yapılsa da bu cümle cemaate karşı bir soruşturmanın sürmekte olduğunu söyleyen gazeteci Ahmet Şık’ı doğruluyor. Perşembe gecesi katıldığı 32. Gün programında bu iddiasını dillendiren Ahmet Şık, “Çok kısa sürede Fethullah Gülen cemaatine karşı misilleme yapacak. Ben kapsamlı bir örgüt davası bekliyorum. Sürmekte olan yolsuzluk soruşturması ise öncü operasyon. Arkası gelecek çünkü nihai hedef Başbakan Erdoğan” dedi.
Bilici: ’Gülen hareketine karşı cadı avı başlatıldı’
Gülen Hareketi’nin yayın organı konumundaki Zaman gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici ise dershane tartışmasıyla aylar önce başlatılan yolsuzluk soruşturması arasında bağ kurulmasını eleştirdi. Bilici, “Eskiden derin devletin sürekli yaptığı gibi Hizmet Hareketi’ni düşmanlaştırmaya dönük bir karalama kampanyası ve yargı, emniyet dışındaki kurumları da kapsayan bir cadı avı başlatıldı” yazdı.
Albayrak: ‘Gülenciler devletin stratejik noktalarından uzaklaştırılacak’
Son yazısında AK Parti’ye üye olacağını yazan aktivist-gazeteci Star gazetesi yazarı Hakan Albayrak ise Fethullan Gülen’in Başbakan Erdoğan’a ‘firavun, karun’ diyerek topyekun savaş başlattığını söyledi. Albayrak, “Gülen Hareketi’yle hükümet arasındaki İsrail adına kendi hükümetlerine başkaldıran, hükümete borçlu oldukları nüfuzlarını hükümete karşı tepe tepe kullanan, Erdoğan'ın altını oymaya kalkışan kadrolar, devletin stratejik noktalarından elbette uzaklaştırılacaktır” diye yazarak bir bakıma Abdülhamit Bilici’yi de doğrulamış oldu.
Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yıldırım hızıyla değişiklik yapıldı
Bu arada hükümet, yolsuzluk operasyonunun ardından hızla adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Değişiklikle emniyet ve jandarma görevlilerine, adli olayları yetkili mülki amirlere bildirme zorunluluğu getirdi. Adli kolluk olarak görev yapan güvenlik güçleri, adli olaylarda bugüne kadar yalnızca cumhuriyet savcısını bilgilendiriyorlardı. Daha doğrusu onlar adına yetki kullanıyorlardı.
Yönetmelikteki ikinci değişiklik cumhuriyet savcılarını ilgilendiriyor. Değişiklikle, cumhuriyet savcıları Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinin 6. fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan araştırmaların her aşamasını, Cumhuriyet Başsavcısını yazılı olarak iletmesi zorunluluk haline getirildi. Dinleme ve kayda almayı düzenleyen CMK 135. maddesinin 6. fıkrasında sayılan suçlar arasında ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerleri aklama da yer alıyor.
Basında son yolsuzluk soruşturması sırasında başsavcının cumhuriyet savcısı tarafından bilgilendirilmediği iddia edilmişti.
Hükümet cephesi, yolsuzluk operasyonundan bazı dış güçlerle birlikte, özellikle Emniyet ve Yargı’da çok güçlü olduğu iddia edilen Gülen Hareketi’ni sorumlu tutuyor. Zaten hükümet ilk hamlesini yaptı, Emniyet Genel Müdürlüğü’yle İstanbul ve Ankara Polisi’nde görevli Gülen Hareketi’yle ilgisi olduğu savunulan çok sayıda emniyet müdürünü görevden aldı. Hükümete yakın gazeteler de Gülenciler’i hedef tahtasına koydu.
Gülen: ‘Allah onların başına ateşler salsın’
Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen arasında günlerdir isim vermeden devam eden demeç savaşında bugün yeni bir safhaya girildi. ABD’nin Pennsylvania eyaletinde kaldığı evde ziyaretçilerini kabul eden Gülen, herkul.org sitesinde yayınlanan vaazında tepkisinin tonunu arttırdı ve beddua etti.
Fethullah Gülen, “Arınma adına dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar var ya! Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin” dedi. Vaazı sırasında kendinden geçtiği gözlenen Gülen, tahrik edildiği, Twitter’dan hakaret edildiği ve kendisine diş gösterildiği için bu sözleri sarf ettiğini söyledi.
Erdoğan: ‘İnlerine gireceğiz, devletin içindeki örgütleri didik edeceğiz’
Başbakan Erdoğan ise Ordu’da düzenlediği mitinglerde yargı ve emniyet mensuplarının yolsuzluk operasyonundaki tutumunu eleştirirken sözü Gülen hareketine atfedilen ‘paralel devlet’ yapılanmasına getirdi. Başbakan, “Hem dindarım diyeceksin hem de iftira atacaksın. Benim genel başkanım –Numan Kurtulmuş- ile ilgili ahlaksız filmden sahne alıp yerine onu koyuyorlar. Bu şerefsizliktir. Hem dindarım diyeceksin hem masum insanlara iftira atacaksın, yazıklar olsun. Devlette paralel bir yapı olamaz. Devletin içindeki bu örgütleri teşhir edeceğiz. İnlerine gireceğiz. Didik didik edeceğiz. Ajanlığın hesabını soracağız. Bu tezgahın kökü dışarıda ama içeride maşa olarak kullanılanlar var” dedi.
‘Bizim de bildiklerimiz var’ operasyonun işareti mi?
Yargının yürütmeyi tanımadığını söyleyen Erdoğan, yargıda görevli bazı kişilerin hükümete intikam hisleri beslediğini belirtti. Başbakan, “Birileri kalkıp 'intikam alacağım' hırsıyla beraber yürütmeye bir şeyler dikte etmeye kalkarsa, bunun bedelini er veya geç öder. Onun için de ben buradan yargıya sesleniyorum: Yargı olarak siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de pırlanta gibi temiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var” dedi.
Ahmet Şık: ‘Hükümet misilleme yapacak’
‘Bizim de bildiklerimiz var’, Erdoğan’ın konuşmasındaki en çarpıcı cümle. Kamuoyunda yürütmenin başı kapalı tehdit etmez yorumları yapılsa da bu cümle cemaate karşı bir soruşturmanın sürmekte olduğunu söyleyen gazeteci Ahmet Şık’ı doğruluyor. Perşembe gecesi katıldığı 32. Gün programında bu iddiasını dillendiren Ahmet Şık, “Çok kısa sürede Fethullah Gülen cemaatine karşı misilleme yapacak. Ben kapsamlı bir örgüt davası bekliyorum. Sürmekte olan yolsuzluk soruşturması ise öncü operasyon. Arkası gelecek çünkü nihai hedef Başbakan Erdoğan” dedi.
Bilici: ’Gülen hareketine karşı cadı avı başlatıldı’
Gülen Hareketi’nin yayın organı konumundaki Zaman gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici ise dershane tartışmasıyla aylar önce başlatılan yolsuzluk soruşturması arasında bağ kurulmasını eleştirdi. Bilici, “Eskiden derin devletin sürekli yaptığı gibi Hizmet Hareketi’ni düşmanlaştırmaya dönük bir karalama kampanyası ve yargı, emniyet dışındaki kurumları da kapsayan bir cadı avı başlatıldı” yazdı.
Albayrak: ‘Gülenciler devletin stratejik noktalarından uzaklaştırılacak’
Son yazısında AK Parti’ye üye olacağını yazan aktivist-gazeteci Star gazetesi yazarı Hakan Albayrak ise Fethullan Gülen’in Başbakan Erdoğan’a ‘firavun, karun’ diyerek topyekun savaş başlattığını söyledi. Albayrak, “Gülen Hareketi’yle hükümet arasındaki İsrail adına kendi hükümetlerine başkaldıran, hükümete borçlu oldukları nüfuzlarını hükümete karşı tepe tepe kullanan, Erdoğan'ın altını oymaya kalkışan kadrolar, devletin stratejik noktalarından elbette uzaklaştırılacaktır” diye yazarak bir bakıma Abdülhamit Bilici’yi de doğrulamış oldu.
Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yıldırım hızıyla değişiklik yapıldı
Bu arada hükümet, yolsuzluk operasyonunun ardından hızla adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Değişiklikle emniyet ve jandarma görevlilerine, adli olayları yetkili mülki amirlere bildirme zorunluluğu getirdi. Adli kolluk olarak görev yapan güvenlik güçleri, adli olaylarda bugüne kadar yalnızca cumhuriyet savcısını bilgilendiriyorlardı. Daha doğrusu onlar adına yetki kullanıyorlardı.
Yönetmelikteki ikinci değişiklik cumhuriyet savcılarını ilgilendiriyor. Değişiklikle, cumhuriyet savcıları Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinin 6. fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan araştırmaların her aşamasını, Cumhuriyet Başsavcısını yazılı olarak iletmesi zorunluluk haline getirildi. Dinleme ve kayda almayı düzenleyen CMK 135. maddesinin 6. fıkrasında sayılan suçlar arasında ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerleri aklama da yer alıyor.
Basında son yolsuzluk soruşturması sırasında başsavcının cumhuriyet savcısı tarafından bilgilendirilmediği iddia edilmişti.