Agos gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink, katledilmesinin 13’üncü yıldönümünde anıldı.
Gazetenin o dönem bulunduğu Halaskargazi Caddesi’ndeki Sebat Apartmanı’na üzerinde ‘utanmak için geç değil’ yazılı bir Hrant Dink posteriyle birlikte ‘adalet istiyoruz’ ve ‘vazgeçmiyoruz ahparig’ (kardeşim) pankartları açıldı.
Halaskargazi Caddesi’nin bir bölümü anma töreni nedeniyle trafiğe kapatılırken polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı görüldü.
Serhat Ekinci: ‘‘Hrant Dink, bu ülkenin en çok ihtiyacı olan kardeşliğin sembolüydü’’
Yaklaşık iki bin kişi katıldığı anma töreninde konuşmayı 25 Şubat 1994’te Ankara’da öldürülen Liceli avukat Yusuf Ekinci’nin yine avukat olan oğlu Toplumsal Bellek Platformu üyesi Serhat Ekinci yaptı.
Ekinci, ‘‘Hrant Dink, bu ülkenin en çok ihtiyacı olan kardeşliğin sembolüydü. Bizden alınışının en büyük nedeni de buydu. Çünkü, bu ülkenin karanlık kalplilerinin ağızlarından düşürmedikleri birlikten çok, bölünmüşlüğe ihtiyaçları var. Türkiye halklarının, ezilenlerinin bir araya gelmesi, en büyük korkularıdır.
Oysa Dink bize birbirimizi tekrar sevmeyi ve Anadolu'yu baştan öğretiyordu. Musa Anter, Uğur Mumcu, İlhan Erdost ve Tahir Elçi ve nicesi böldükleri için değil, tam tersine bu ülkenin ezilenlerini bir araya getirdikleri için öldürüldüler. Affedilmez suçları buradadır. Tam da bu nedenle hiçbirisinin katilleri ve onları azmettirenler gerçek bir yargılamaya tabii olmadılar. Bu yargılamaların son halkası olan babam Avukat Yusuf Ekinci'nin de aralarında bulunduğu bir dizi Kürt aydınının 90'lı yıllarda öldürülmesine ilişkin dava geçtiğimiz ay sonuçlandı. davada yargılanan tüm sanıklar beraat etti’’ dedi.
Odabaşı: ‘‘Belki 13 yıl daha bekleyeceğiz ama toplumsal vicdanın rahatlayacağı bir adalet çıkacak’’
Alanda bulunan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da 13 yıldır Hrant Dink davasının aydınlatılması için her 19 Ocak’ta Agos gazetesinin önüne gelenlerin tek amacının adaletin tecellisi olduğunu söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Odabaşı, ‘‘Bir belediye başkanı değil; bir avukat, bir hukukçu olarak söylüyorum. Kanunda yazılanın yerine getirilmesi adaletin yerine geldiği anlamına gelmiyor. Kamuoyunun, vicdanların gerçekten bu kararlara inanması gerekiyor. O zaman adalet yerini gelir. Serhat Ekinci’nin dediği gibi babasını ve diğer faili meçhulleri öldürenlerle ilgili beraat çıktı, biz o davada beraat edenlerin gerçekten o suçu işlemediklerine ve gerçekten masum olduklarına inanıyor muyuz? Adalet bu. Vicdanlar rahatlamadığı taktirde mahkemeler hangi kararı verirse versin adalet arayışı devam edecek. Bugün 13’üncü yıl. Belki bir 13 yıl daha bekleyeceğiz. Ama ben toplumsal vicdanın rahatlayacağı bir kararın çıkacağına eminim’’ dedi.
Bakırcıoğlu: ‘‘Etkin soruşturma yapılmadığı için hala sonuç veren bilgilere ulaşılmış değil’’
Hrant Dink Davası avukatı Hakan Bakırcıoğlu ise yıllardır süren davalara rağmen Dink cinayetinde karar vericileri ortaya çıkaracak soruşturmanın hala yapılmadığını söyledi.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Bakırcıoğlu, ‘‘2007 yılında yapılan soruşturmalarda Dink cinayetine iştirak eden ya da sorumlu olan devlet görevlilerinin cinayetteki sorumlulukları noktasında çok fazla delile ulaşılmıştı. Fakat tam da devlet görevlileri olmaları sebebiyle haklarında iddianame düzenlenmedi. Bu ancak 2014 yılında ifadelerin alınması ve delillerin toplanması sonucu mümkün hale geldi. İstanbul Valiliği görevlileri, İstanbul ve Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileri, Trabzon Emniyeti’nin, Trabzon Jandarması’nın, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın bir kısım görevlisi hakkında iddianame düzenlenmedi. Bunlar bu davadaki en büyük eksikliklerdir. Ve bunun yanı sıra bizim bildiklerimizin ötesinde bu cinayetin karar alıcılarının kimler olduğu, ve cinayetin nasıl organize edildiğine dair etkin soruşturma yapılmadığı için hala sonuç alıcı bilgilere ulaşılmış değil’’ dedi.
Paylan: ‘‘Ermeni halkı ve bu topraklarda kendini öteki hisseden birçok kesim hala güvercin tedirginliğinde yaşıyor’’
HDP milletvekili Garo Paylan ise Hrant Dink davasının siyasi saiklerle yürütüldüğünü önce ‘Ergenekoncular’ın şimdi de ‘Fetullahçılar’ın hedefe konduğunu ancak o dönemin siyasi ve bürokratik sorumlularının yargılanmadığını söyledi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Paylan, ‘‘Geldiğimiz aşamada Ermeni halkı ve bu topraklarda kendini öteki hisseden birçok kesim hala güvercin tedirginliğinde yaşıyor maalesef. Aynı 2007’deki Hrant Dink’i öldürten karanlığın yarattığı iklim gibi, belki ondan da karanlık iklimde yaşıyoruz. Büyük bir baskı rejimi ve karanlık bir rejimle karşı karşıyayız. Bu açıdan Hrant’a 13’üncü yılında iyi haberler getiremedik. İlk başta ‘Ergenekoncular’ denilerek dava bir kanala sokulmak istendi ve herhangi bir ilerleme sağlanmadı. Hedef, belli insanlara hedefe koymaktı. Şimdi de Fethullahçı denilenlerle ilgili davayı oraya kanalize etmeye çalışıyorlar. Ama dava oradan da yürümüyor. Biz topyekun devletin bu cinayetten sorumlu olduğunu söylüyoruz. Dönemin hem siyasi hem bürokratik birçok sorumlusunun yargı önüne çıkması gerektiğini söylüyoruz ve etkin soruşturma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu olmadığı sürece de davada bir arpa boyu yol kat edilemeyecek’’ dedi.