Tam sekiz yıl önce bugün Hrant gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, gazetesinin önünde öldürüldü. Her 19 Ocak’ta olduğu gibi binlerce insan, onun anısına saygı göstermek ve cinayetin arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkmasını talep etmek için yine Agos gazetesinin önünde toplandı.
Gazetenin penceresinden üzerinde Hrant Dink’in fotoğrafının bulunduğu ‘Buradayız Ahparig’ (buradayız kardeşim) yazılı bir pankart asılıydı. Binanın önünde ise ‘Yüzleşin, Hrant’la, Soykırımla’ yazılı bir pankart bulunuyordu. Hrant öldürüldüğü kaldırımın üstünde ‘Hrant Dink 19 Ocak 2007 saat 15.05’te burada öldürüldü’ yazan bir döviz, etrafında ise mumlar ve karanfiller vardı.
Ermeni sivil insiyatifi Nor Zartonk (Yeni Uyanış) üyeleri, ‘ Hrant Dink, Ermeni soykırımında katledilenlerin çığlığıdır’ pankartını açarken, kalabalıkta çok sayıda ‘hepimiz Hrantız hepimiz Ermeniyiz’ ve ‘hepimiz Hrantız, hepimiz tefferuatız’ dövizleri dikkat çekiyordu.
Kalabalık sık sık ‘ faşizme inat, kardeşimsin Hrant’, yaşasın hakların kardeşliği’, ‘Hrant için adalet için’ sloganları atıldı.
Polis, geçen yıla kıyasla bu kez daha uzakta görev yaptı. Ancak Harbiye, Elmadağ ve Taksim civarında çok sayıda polisin varlığı göze çarpıyordu.
Agos gazetesinin penceresinden bu yıl kalabalığa seslenen isim şair-yazar Murathan Mungan oldu.
Mungan: Baskıcı iktidarlar korkunun bulaşıcı olduğunu bilir
Mungan, ‘dilsizliğin her çeşidinin yaşandığı bu ülkede ölenler, öldürülenler, katledilenler biz onlardan sonra birkaç kelime daha fazla söyleyebilelim, diye öldüler. Dilimizdeki kilitler çözülsün diye, dilsizi olduğumuz hakikatler içimizi daha fazla kavurup yakmasın diye... Onca zaman, bunca kayıp, bunca ölümle hem tarih içinde kilitli kalmış, hem zaman içinde yol almış o fazladan birkaç kelimeyi bugün en azından onlara, onların hatırasına borçluyuz. Baskıcı iktidarlar korkunun bulaşıcı olduğunu bilir, bu yüzden toplumun korkularını sürekli diri tutmaya çalışırlar; onların bilmediği cesaretin de bulaşıcı olduğudur. Bu yüzden hayatın ve dünyanın gözlerinin içine bakarak cesaretle konuşmalıyız. O kelimelerin bizden başka sahibi yok! Bunu hiç unutmamalıyız’ dedi.
Mungan: 12 yıldır iktidarda aynı parti var ama adalet gelmiyor
Hrant Dink’in ölüsünün ‘gerçek hikâyesi aydınlatılmamış bir cinayetin kurbanı olarak hâlâ bu kaldırımda’ yattığını söyleyen Mungan, Agos’un önünde toplanan kalabalığın ‘Hrant’ın ölüsünü unutkanlığın zalim ellerine teslim etmeyeceğini haykırdığını söyledi.
1938’te Dersim kıyımını, 1978’te Maraş katliamını , 6-7 Eylül olaylarını gerçekleştirenlerle 1993’te Madımak Oteli’ne sığınan canları yakanlar ve 2011’de Roboski’yi bombalayanla aynı zihniyete sahip olduğunu belirten Mungan, ‘adında “adalet” sözcüğünü taşıyan bir partinin on iki yıldır iktidarda olduğu bir ülkede yıllardır adalet bekliyoruz. Gelmiyor’ dedi.
Mungan: Ermeni soykırımının inkarı Türkiye’nin yüzyıllık yalnızlığıdır
‘Je suis Charlie Hebdo’ (Ben Charlie Hebdo’yum) diye kalabalığa seslenen ünlü şair, acilen demokrasi ve koşulsuz ifade özgürlüğü istedi. Mungan, ‘Hrant Dink’in öldürülüşünün sekizinci yılı, gene bildiğiniz gibi aynı zamanda 1915 Ermeni soykırımının yüzüncü yılıdır. Ermeni soykırımının reddi, inkârı Türkiye’nin yüzyıllık yalnızlığıdır. Tarihte, hafızada, akılda, vicdanda ve dünyadaki yalnızlığıdır. Türkiye’nin bu yüzyıllık yalnızlığı artık son bulmalıdır. Bu ülke geçmişin hayaletlerinden korkmayarak tarihiyle yüzleşmeli, geçmişte yaşananlara ilişkin sorumluluklarını üstlenmeli ve bu karanlık mirasın kahredici ağırlığından kurtulmalıdır’ dedi.
Tören öncesi eşi Hrant Dink’in öldürüldüğü yere beyaz bir çiçek bırakan eşi Rakel Dink, Mungan’ın konuşmasının ardından Gezi olayları sırasında yaralandıktan 269 gün sonra hastanede ölen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan’la birlikte kalabalığı selamladı.