Suriye’de 2011 yılında başlayan iç karışıklık ve çatışmalar milyonlarca insanın yurtlarını bırakarak yabancısı olduğu ülkelere sığınmasına neden oldu. Savaşın en büyük mağdurları olan kadın, çocuk ve yaşlıların yanı sıra o ülkenin sanatçıları, yazarları, şairleri de bir anda mülteci durumuna düştü.
30 yıldır resim yapan ve dünyanın birçok bölgesinde zaman zaman uluslararası sergiler açan ressam Dılbaz Berazi de, ülkesindeki savaş sonrası mülteci durumuna düşerek yabancısı olduğu bir ülkeye sığınmak zorunda kalanlardan.
Suriyeli Kürt ressam Dılbaz Berazi 20 Haziran Dünya Mülteci Günü’nde VOA Türkçe’ye konuştu. Mülteci durumuna düşen sanatçıların kendi iç dünyalarında çeşitli renklere büründüğünü ifade eden Berazi, sanata kelepçe vurulamayacağına ve sanatçının her şartta eser üretmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
"Mültecilik hayatı başlayan bir insan eski hayatında ölür"
Mülteciliğin ölüm gibi bir şey olduğunu ifade eden Berazi “Mültecilik kötü bir şey. Her nerede olursa olsun, mültecilik varsa, orada perişanlık vardır. Çocuk, kadın ve yaşlılar mültecilerin en çok olumsuz etkilenen kesimidir. Ben de mülteciliği yaşadığım için, tadının nasıl acı olduğunu iyi bilirim. Mültecilik ölüm gibidir aslında. Mülteci insan kendi yurdundan ayrıldığı andan itibaren perişanlık başlar. Nereye giderse gitsin, dil ve kültür eksikliği de başta olmak üzere sorunlar başlar. Önceki hayatında ölür, başladığı yeni hayatına alışana kadar ise ömür biter’’ dedi.
"Mültecilik sanatçının sanatına dönüşür"
Mülteci olan sanatçıların kendi iç dünyalarında çeşitli renklere büründüğünü belirten Berazi, “Mültecilik sanatçının sanatı olur. Ben ülkemdeki savaştan önce bir tablo çizmeye hazırlanırken, farkındalık oluşturma adına araştırma yapar ve acıların yaşandığı coğrafyalara bakardım. Ama daha sonra savaş ülkemde başladı, şimdi nereye baksam ağlayan çocuklar, aç insanlar, ölen insanlar görüyorum. Sanatçılar yaşanan bu acıları eserlerine doğru bir biçimde yansıtırlarsa, bu tarihi bir belge niteliği de taşır, dolayısıyla sanatçı mülteciler için bir güç kaynağına da dönüşmüş olur. Resimlerimi çizerken genelde memleketimde yaşanan acıları göz önünde bulunduruyorum. Aynı zamanda çocukluğumun, gençliğimin geçtiği memleketime duyduğum özlemi de resimlerime döküyorum. Tüm yeryüzü güzeldir, ancak insanın doğup büyüdüğü toprakların insanın gönlündeki yeri bambaşkadır. Ait olduğum topraklarda yaşanan bu savaş, acı, zulüm ve insanlık dışı muameleler beni derinden etkiliyor. Bu olayları tablolarıma yansıtmamın nedeni de, dediğim gibi tarihe bir not düşmek ve aynı zamanda kendini bilmeyen yurttaşlarım için de farkındalık oluşturmak’’ diye konuştu.
"Sanatçı eserleriyle zulümden de bahsedebilir zalimden de"
Sanatçıların olaylara bencil bir tutumla yaklaşmadıklarını vurgulayan Berazi, “Sanatçıların olaylara topluma bakışı bencil bir bakış açısı değil tamamen birlikte yaşadığı halk içindir. Bir coğrafyada savaş, deprem ya da benzer acılar yaşandığı zaman, herkes etkilenir ama herkes o acıdan nasıl etkilendiğini anlatamaz. Sanatçılar ise bu acıları gerek şiirler, gerek türküler gerekse resimlerle en yalın şekilde anlatabilme yeteneğine sahip kimselerdir. Resimleri çizdiğimiz fırçalar bizim için silah gibidir. Yeri gelir o fırça ile zulümden de bahsedebiliriz, zalimden de. Eserde anlattığımız olayın üzerinden 100 yıl da geçse birileri gelip o eseri gördüğünde orada ne gibi acılar yaşandığını bilecek ve kendisine hayattan ders çıkaracak’’ şeklinde konuştu.
Your browser doesn’t support HTML5
"Ben ellerim kelepçeli de resim yapabilirim"
Gerçek sanatçıların her koşulda üretmeye devam edebileceğine dikkat çeken Berazi “Siz sanatçıyı ne kadar dar ve karanlık bir yere koysanız da sanatçının içerisinde insanlık üzerine yetiştirdiği duyguları varsa, hiçbir kelepçe onu üretmekten alıkoyamaz. Ben ellerim kelepçeli de resim yapabilirim, bir şair elleri bağlı bir şekilde de şiir yazabilir. Çünkü sanatçı özgür bir kuştur ve kesinlikle alçaktan uçmaz. Yazarın kalemi kontrol altına alınamaz, kimse bir dengbejin dilini susturamaz. Eğer çok fazla baskı olursa oradan uzaklaşır ama yine de üretmekten geri durmaz. Eser üretmek her zaman devam eder, bugün yayınlamazsa bile üretmeye devam eder ve ilk fırsatta yayınlar. Mülteci durumuna gelmiş sanatçılara mesajım; uyuduğunuzda uyku saatleriniz çok uzun olmasın, ömür hızla geçer biter. Sürekli üret, toplumun yaşadığı acıları göz önünde bulundurarak, kendi içinden bir damla gözyaşı ortaya koyarsan, tarihe onu belge niteliğinde not düşmüş olursun. Hiç durmadan Allah’ın sana verdiği sanat yeteneğini kullan ve üretmeye devam et’’ ifadelerini kullandı.