Gıda fiyatlarının küresel düzeyde düşmesine rağmen Türkiye’de hız kesmeden artması, halkı ucuz yemek arayışına yöneltiyor.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir adayı Murat Kurum tarafından eleştiri konusu olan belediyenin işlettiği ve ucuz yemek sunduğu lokantalar, halktan rağbet görmeye devam ediyor. İlk olarak CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hayata geçirdiği kent lokantalarının bir benzeri de İzmir’in Buca ilçesinde hizmet veriyor.
Buca Belediyesi’ne ait lokantada her gün 11.30- 17.00 saatleri arasında, çorba, ana yemek, yardımcı yemek, salata ve suyun bulunduğu menü 45 liraya sunuluyor. Özellikle öğle saatlerinde kuyruğun oluştuğu lokantaya başta öğrenciler ve emekliler olmak üzere çalışanlar da yoğun ilgi gösteriyor.
“Burası olmasa lokantaya oturamıyoruz”
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı lokantaya gelenler, en temel ihtiyaç olan karnını doyurmayı en ucuz şekilde karşılamaya çalıştıklarını söylüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
75 yaşındaki emekli Hasan Çadırcı, lokantaya her gün gelen müdavimlerden. Yalnız yaşadığını söyleyen Çadırcı, “Öğlenleri buraya geliyorum. Sabah bir kahvaltı yapıyorum, akşam ne bulursam onu yiyorum. Burada zaten fazlaca karnımız doyuyor. Kuru fasulye pilav dışarıda 150 lira. Burada 45 lira dört çeşit. Doyuncaya kadar da veriyor. Burası olmasa lokantaya oturamıyoruz” dedi.
Aldığı 10 bin lira emekli maaşıyla geçim sıkıntısı çektiğini anlatan Çadırcı, “Şu son dört beş sene aşırı zor oldu. 10 (bin) liranın neresini yiyeceksin? Mesela otobüs bedava olmasa ben buraya gelemem. Şimdi bedava kart var, bedava kart olmasa gelemem. Çünkü otobüs git gel 26 lira” diye konuştu. Çadırcı, İzmir’de belediye lokantalarının yaygınlaşmasını istedi.
Pazardaki gıda fiyatlarından da yakınan Çadırcı, belediyelerin üreticilerden meyve-sebze tedarik ederek ve aracı maliyetini ortadan kaldırarak halka ucuza satmasını talep etti.
“Daha önceden hep dışarıda yerdik”
Emekli öğretim üyesi Suat Yağcı da belediye lokantasını ucuz ve güvenilir bulduğu için tercih ettiğini anlattı. Yağcı, “Ben emekli öğretim üyesi olduğum halde aldığım emekli maaşı artık nerede ucuz varsa, onu tercih etmeye yöneltiyor. Alım gücü çok değişti, market market dolaşıp fiyatlara bakıyoruz. Biz baktığımıza göre 10 bin lira emekli maaşı alanlar nasıl bakmasın” diye sordu.
2006 yılında emekli olduğunda geçim şartlarının çok iyi olduğunu dile getiren Yağcı, “Daha önceden hep dışarıda yerdik. Emekli olduğumuz zaman maddi durumumuz bayağı iyiydi. Şimdi vergi, elektrik, su, doğalgaz, internet ödemekten, dışarıda yemeğe para kalmıyor. Ancak ekonomik ve güvenilir olan yerlerde ya da daha çok evimizde yiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Dışarıda bir döner 100-150 lira”
İzmir’in en kalabalık ilçesi olan Buca, aynı zamanda ilçede bulunan üniversite sayesinde öğrenci nüfusunun da en yoğun olduğu yerlerden. Bu yüzden belediye lokantasının müdavimleri arasında çok sayıda öğrenci de bulunuyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Oğuzhan Şenol, “Neden burası? Çünkü fiyat olarak çok uygun. Dışarıda en basit bir döner 100-150 lira olmuşken, burada hem daha uygun hem de vitamini daha çeşitli şeyler yemiş oluyorum” dedi.
Üniversite yemekhanesinde yemek ücretinin 17 lira olduğunu kaydeden Şenol, yemekhanede yemek yenecek günün bir hafta öncesinden rezervasyon yapılması gerektiğini anlattı. Rezervasyon yapılmadan 60 liraya yemek yenebildiğini söyleyen Şenol, sistemin zorluğu nedeniyle belediye lokantasını tercih ettiklerini belirtti.
“Tutumlu olabildiğimiz kadar olmaya çalışıyoruz”
Öğrenci olmanın ekonomik olarak giderek zorlaştığını kaydeden Şenol, “Ben şimdi dördüncü sınıfım. En basitinden barınma sorunu olarak, şu an iki kişi kalıyoruz ve 12 bin lira para veriyoruz. Bunu, ek bir gelirimiz olmadan ailem karşılamak zorunda ve aslında her şeyi çok sıkarak hayatta kalmaya çalışıyoruz. En basitinden eskiden üç öğün yiyordum, şimdi iki öğüne düşürmek zorunda kaldım. Artık karın tokluğuna yaşıyoruz, ekstra bir sigaram, alkolüm yok, bir şeyim yok. Tutumlu olabildiğimiz kadar olmaya çalışıyoruz” dedi.
“Bir yerde gidip bir kahve içmek bile lüks”
Üniversite öğrencisi Tuğçe Çayır da belediye lokantasına son dönemlerde daha sık gelmeye başladığını söyleyerek, “Okulun yemekleri kalabalık ortamda yeniliyor. Çok sıra oluyor. Buradaki ortam daha ferah, geniş ve temiz. Tabii ki okulun yemekhanesine göre daha pahalı. Ama yemeklerin lezzetli olduğunu düşünüyorum. O yüzden burayı tercih ediyoruz” dedi.
Belediye lokantasındaki fiyatın da cebini sarstığını söyleyen Çayır, “Günlük olarak hesapladığımızda bütçemize uymuyor. Çünkü 2 bin TL civarında bir bursum var. Zaten 2 bin TL genel itibariyle hiçbir şeye yetmiyor, sadece yemek değil. Kendi ailemizden destek alarak, çoğu arkadaşım çalışarak bu yemeğin ücretini karşılamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Belediye lokantası haricinde dışarıda yemek yemediğini kaydeden Çayır, sosyal hayat yaşayamamaktan da yakındı. Çayır, “Ben İzmir’e dışarıdan geldim. Benim açımdan İzmir gibi büyükşehirler sosyal faaliyetlerin daha fazla olduğu, hayatın tadına varılan yerler. Ama ben şu anki üniversite yaşantımda bunu deneyimleyemiyorum. En azından bir Çeşme’dir, Alaçatı’dır, bunlara hiç gitmedim ve ben üçüncü senemdeyim, artık üniversitem bitiyor. Zaten bir yerde gidip bir kahve içmek bile bizim için lüksken biz nasıl gezelim buraları? Nasıl sosyal faaliyetlere gidelim” diye sordu.
“Belediye lokantalarının sayısı artacak”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Buca Belediye Başkanı Görkem Duman da Ocak ayında açılan lokantaya ilginin giderek arttığını kaydetti.
Lokantaların sayısını arttıracaklarını ifade eden Duman, “Özellikle iki bölge seçtik; emeklilerimizin yoğun olduğu ve ekonomik gelirin biraz daha düşük olduğu bir bölge, diğeri de üniversiteye, Tınaztepe Kampüsü’ne yakın bölgede yeni lokantalar açmayı hedefliyoruz” dedi.
Duman, belediyenin mali koşulları karşısında bu kadar ucuz fiyatlarla lokantanın nasıl ayakta kalabildiği sorusuna ise, “Şu an için sübvanse edebiliyoruz. Fakat güzel gelişmeler de oluyor, hayırsever bir vatandaşımız 70 dönüm arazisini benim Buca Belediye Başkanlığı’na devam ettiğim sürece tarımsal faaliyetlerde kullanıp vatandaşa fayda sağlama noktasında bağışlayacak. Biz de kendi arazilerimizin yanısıra vatandaşlarımızın kullanım için bağışladığı arazilerde de tarımsal ürünlerimizi yetiştirip belediye lokantalarına sağlayacağız. Böylece maliyeti daha da aşağı çekip, vatandaşımıza hem daha sağlıklı hem organik hem de uygun fiyatlarla hizmet vermeye devam edeceğiz” yanıtını verdi. Duman, yakında belediye lokantalarında “askıda yemek” uygulamasına başlatacaklarını da aktardı.
Lokantacılar: “Belediyeyle rekabet edemiyoruz”
Lokantacı esnafı ise haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle belediyelerin lokanta açmasına tepkili.
VOA Türkçe’ye konuşan İzmir Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Kılıç, belediyelerin lokantacılık yapmasını doğru bulmadığını söyledi.
Kılıç, “Biz bir ay içinde 18 kalem vergi veren bir esnaf kesimiyiz. Bizden alınan vergilerle bizim karşımıza çıkılmasına, bizimle rekabet yapılmasına karşıyım. Sosyal belediyecilik yapmak isteniyorsa belediye, çevredeki lokantalarla anlaşarak ihtiyaç sahiplerine destek olabilir. Ama bizim karşımıza 45 liraya üç çeşit yemekle çıkmak, bize 'kapatın gidin’ demek. 45 liraya biz mercimek çorbasını mal edemiyoruz. Sigorta primi 7 bin 500 lira, dükkan kiralarına devamlı zam geliyor, bin lira yevmiyeden aşağı çalışan personel yok. Biz küçük esnaf olarak belediyeyle rekabet yapamayız. Belediyeler bize destek olmalı, bizden hizmet alarak garibana ulaştırmalı” dedi.
Buca Belediye Başkanı Duman ise lokantacıların gösterdiği tepkiye şöyle yanıt verdi: “Lokantaların yer tercihlerini yaparken çevredeki esnafı hiçbir şekilde üzmeden, onların işlerini hiçbir şekilde engellemeden, o çevreye en uzak noktadaki yerleri tercih ediyoruz. Bu anlamda esnaflarımızı mutlu ederek onların da işlerini bu ekonomik şartlarda daha fazla zorlaştırmadan ilerliyoruz.”